ASANSÖR

539 52 3
                                    

şarkı~Skylar Grey °I know you

Koşmaktan yorulmuştum ve soğuk hava nefes alışımı zorlaştırıyordu. Durup arkama baktım. Farklı yolda olduğum için kaza yapan aracı göremiyordum. Kafamı eğip avucumun içindeki künyeye gözlerimi diktim. Bu künye için iki insanın hayatından çalıyordum. Ya da çalmıştım ve korkuma yenilip kaçmıştım.

Kazadan sonra arabaya koşup baktım. Koşarken ölmemeleri için dua ediyordum. Soluğum karanlığa beyaz bir sis gibi çıkıyordu.Arabaya varıp onları gördüğüm zaman içimde korku birikmeye başladı.Araçta iki adam vardı. Yolcu koltuğunda oturan takım elbiseli adamın yüzünü göremedim. Çünkü yüzünün neredeyde tamamını kaplayacak şekilde koyu kan bulunuyordu.
Gözlerimi direksiyon başında oturan adama çevirdim. Birkaç metre uzağından çatık kaşlarının altındaki koyu mavi gözlerini seçebiliyordum. Boynundan kollarına kadar kanlar içinde olan bu adamın öfkeli hali , içimde ki korkunun taşmasına neden oldu. Gözlerindeki nefretle bana bakıyordu.
Ne yapacağımı bilmeden onlara yardım etmek istedim fakat aklım kaçmamı emretti. Karşı gelemedim. Neyse ki kaçarken 112 yi aramayı akıl etmiştim.

Şuan ise bir kaldırım taşına oturmuş, ne yapacağımı bilmeden bekliyordum.
Tepemde parıldayan ve gecenin güzelliğini kanıtlayan ay, yaptığım hatanın tek şahitçisiydi.
Kahverengi gözlerime yansıyan ayın görüntüsünü bozmak için bakışlarımı ayağımın altında ki yola sabitledim.
Kenarlarında soğuk küçük taşların ve çürümekte olan yaprakların bulunduğu bu yol, zihnime daha yeni kazımış olan anıyı bir darbe misali tekrar aklıma yerleştiriyordu.
Eve gitmek istedim. Sonra bu isteğimi geri bastırmaya çalışıp vazgeçtim. Eğer gidersem, bu korkumun sonucu olan telaşlı halimle annem ve babamı uyandırabilirdim.
Sadece biraz sakinleşmek için, arkamda rüzgarla dans eden ağacın altında ki karanlık ve soğuk kaldırıma oturup, içimde ki endişe ve korkunun gitmesini ümit ettim.
Bu gecenin sessizliği içinde, rüzgarın ağaç yapraklarına vurup çıkardığı nahoş sesi dinlemeye çalıştım. Bu ses beni sakinleştiriyordu.
Bir süre sonra yaprak seslerinin üzerine farklı bir ses gölge düşürdü. Bu, ambulansın siren sesiydi ve bu ses, kalbimde vicdan azabının yeşermesine yol açıyordu.
Ölmemelerini umut ettim...

Bu gece hava, içimin titremesine sebep olacak kadar soğuktu. Dışarıya sadece zihnimde ki kötü düşünceleri boşaltmak için çıkmıştım.
Bu kötü düşüncelerin sebebi, birkaç gün sonra açıklanacak olan üniversite sonuçlarıydı.İstediğim hayale kavuşamayacağıma dair içimde şüphe vardı. Bu şüpheyi ve içimi kasıp kavuran stresten kurtulmak için dışarı hava almaya çıkmıştım.
Düşünmek istemediğim fakat yinede aklımın en ücra köşesinden çıkan bir şüphe daha vardı. Belki de kuşku...
Bu, üniversite yıllarımın nasıl geçeceği hakkında bir kuşkuydu.
Fazlasıyla silik biriydim ve bu da insanların gözünde yapay biri gibi olmamı sağlıyordu. Yeni bir ortamda da böyle biri olmak istemiyordum.

Kafamın içinde bocalayan bu düşüncelerden kurtulmak istedim. Bu düşünceler uykumun gelmesine karşı çıkıyor gibiydiler. Bu yüzden annem ve babam uyurken gizlice evden çıktım. Gecenin karanlığında dışarıya savunmasızca çıkmam aptallıktı.
Dışarıya adımımı atmadan önce aklımdan birinin bana zarar verme düşüncesi geçmişti fakat umursamamıştım.
Keşke umursuyor olsaydım. Biri bana zarar vermemişti fakat ben vermiştim.
Hem de fazlasıyla...

Evim, anayola bakan bir yerdeydi. Altımda geceye yakışacak siyah bir kot pantolon, tişört ve bir hırka vardı. Hırka beni ısıtmıyordu. Dışarı çıkmadan önce havanın bu kadar soğuk olacağını tahmin etmemiştim. Saçlarım ise fazlasıyla özensiz bir toplamaydı.
Apartman kapısını aralık bırakıp, kaldırım taşlarına adımlarımı basmaya başladım. Anayol, birkaç dakikada bir-iki arabanın geçmesi dışında bomboştu.
Araçta ki şoförler lambaların sadece sarı ışık yanmasından istifade hızla yolları geçiyorlardı.
Yürümeye devam etmiştim. Aklımı istilâ eden şüphe ve sitres hâlâ etkisini gösteriyordu.
Durdum. Anayolun kenarındaydım. Hemen yanı başımda ara sokakların olduğu yolların karanlık gölgesi, oraya girmemem gerektiğinini söylüyor gibiydi.
Bu yüzden karşıma ne çıkacağını bilmediğim karanlık sokaklara girmeyi tercih etmek yerine, anayolun ortasında ki büyük kaldırıma doğru yol aldım. Kaldırımın orta yerindeki uzun direkte ki ışık, hemen dibindeki özenle dizilmiş olan çiçeklerin zarâfetini kanıtlıyordu.

GECENİN AVCISI #Wattys2023Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin