İtiraf

26 3 0
                                    

                                                                                         ***

      Yasemin kendi kendine gülerek arkadaşlarının yanından ayrıldı. Selim toplantıyı bitirdikten sonra birkaç arkadaş biraraya gelmişler, az önce bir iş anlaşması yaptıkları tuhaf ve komik görünümlü kel adamdan bahsediyorlardı. Adam kısacık boyuyla bile sonu gelmez kibriyle onlara tepeden bakarak ergenlik çağındaki bir çocuk gibi laf yetiştirmeye çalışmıştı. 

      Yasemin son bir ayda yaşadığı duygu karmaşasına rağmen çok sevdiği arkadaşlarının yanında olduğu için mutluydu. Burası işe ilk başladığı yerdi ve tam bir terfi alacağı sıralarda işten ayrılıp, her şeye yeniden başlamak zorunda kalmıştı. O başlangıç da fazla dayanamamıştı da neyse, şimdi burada tanıdığı ve sevdiği bir sürü arkadaşı arasında bir aydır tanıdığı ve hakkında ne düşünmesi gerektiğine karar veremediği bir adamla ilgili tuhaf bir şekilde acı çekmekten kurtuluyordu. 

     Eşyalarını toparlarken o ilginç izlenme hissini yaşadı. Hızla etrafında göz gezdirdiğinde çevredeki bazı arkadaşlarının arkasındaki bir noktada gözlerinin kilitlendiğini gördü. Kafası karışmış halde arkasına baktığında nedenini anladı.

      Tayfun gelmişti. Oradaydı, tam karşısındaydı. Yüzünde içten ve kendine güvenen bir gülümseme vardı. Yasemin'in kalbi bir takla attı. 

                                                                                                                         ***

       Tayfun, Yasemin'in yüzündeki şaşkın ifadeye rağmen dikkatli bir adam olarak gözlerindeki ışıltıyı görmüştü ve bunun iyiye işaret olduğuna karar verdi. Diğer yandan onu ne kadar özlediğini de farketmişti. Uzun uzun şu an bembeyaz olmuş güzel yüzünü, beline dökülen dalgalı saçlarını, incecik vücudunu ve hala parlayan gözlerini seyretti. Yasemin onu geri getirmeseydi buna devam edebilirdi de..

-Tayfun Bey, ne yapıyorsunuz burada?

-Gayet açık değil mi?

-Ne?

-Seni almaya geldim. Yanlış anlama seni yeni işinden kaçırmaya falan çalışmıyorum. İki saattir aşağıda mesai saatinin bitmesini bekliyordum. Sırf sen niyetimi yanlış anlama diye. Beni yanlış anlamak konusunda üstüne yok da. Neyse, böyle ayak üstü konuşmayalım. Seni en sevdiğim mekana götüreceğim,bayılacaksın.

       Tayfun bir çırpıda ve aynı kendinden emin gülümsemeyle konuşmasını yapmıştı. Yasemin'e cevap verme hakkı bile tanımadan onun tembelce toparlamaya çalıştığı eşyalarını bir çırpıda çantasına koydu, çantayı kızın eline tutuşturdu ve diğer elini de kendi iri avucunun içinde hapsetti.  

      Yasemin rezil olmayı falan unutup adama bunları yaptıran sebebi düşünüyordu. Aklına gelen düşüncelerle gülümsemesine engel olamadı. Onlara uzaktan bakan herkes rahatlıkla birbirine aşık, sabırsız bir çift olduklarını sanabilirdi. Tayfun'un isteği de bu yöndeydi ama Yasemin'den bir türlü emin olamıyordu. Kızın duygusal ve değişken bir ruh hali vardı. Bu yüzden bu sefer o itiraf ya da bahane sunmadan önce ona kendini açmak istiyordu. İçinden, tüm kalbiyle kendisini reddetmemesini diledi.   

        Tam asansöre bineceklerken Selim'in sert sesiyle durakladılar. Birkaç adım ötelerinde, elleri ceplerinde, kısılmış gözlerle onlara bakıyorlardı.  Yasemin irkilince Tayfun bundan hoşlanmadı. 

-Yasemin, bir sorun mu var?

-Hayır, Selim Bey, sorun yok. Tayfun Bey beni almaya gelmiş sadece.

ANSIZINHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin