9.Bölüm

111 23 17
                                    

Alper buradaydı.

O gece yaşanan felaket aklıma gelince ürperdim.

Okuldaki en güzel kızlarından birine aşıktı. Sanem... Lisenin ilk günü başlayan bu aşk, dört yıl içinde bir saplantıya dönüşmüştü. Öyle ki, Alper'in yaptığı bazı şeyler bizi korkutuyordu. Psikolojisi günden güne kötüye gidiyor; bazen bilincini kaybetmiş gibi davranıyordu.

Seneler önce...
Koyu bir muhabbet almış başını gidiyordu. Esin sürekli üniversite hayallerinden bahsediyor, Alper ağzında kürdanla Sanem'i seyrediyor, bense ağacın tepesine oturmuş vaziyette boş boş etrafa bakıyordum.

Gözüm okulun kapısının önünde, adının Yiğit olduğunu bildiğim çocukla konuşan Sanem'e takıldı. Çocuk birkaç saniye bizim oturduğumuz yere -aslında doğrudan Alper'e- bakarak konuştu ve arkasına bile bakmadan öfkeyle okula girdi.

Sanem sinirle arkasını döndü ve bize doğru ilerlemeye başladı. Aramızda yaklaşık on metrelik bir uzaklık olsa da gözlerinden ateş fışkırdığını görebiliyordum. Esin, kızın bize doğru geldiğini fark edince konuşmasını durdurup Alper'e baktı.

"Sanem değil mi şu gelen?"

Alper bakışlarını hızla Sanem'e çevirip ayağa kalktı. Onun sakinliğine karşın Sanem sinirden kıpkırmızıydı. Bir anda Alper'i omuzlarından itti.

"Ya sen ne sanıyorsun kendini? Sen kim oluyorsun da benim arkadaşlarımı tehdit ediyorsun? Aptal!"

Bahçedeki sesler kesilmişti. Okulda karanlık ve ürpertici bir sessizlik peyda olmuştu. Penceredeki öğrenciler meraklı gözlerle bize bakıyordu. Zorlukla yutkunup etrafıma göz gezdirdim. Bakışlarım tek bir kişide, Alper'de takılı kaldı.

Suratı, nefes alamıyor oluşunu her haliyle haykırıyordu. Ellerini o kadar çok sıkıyordu ki eklem yerleri kar beyazıydı.

O sırada Esin kulağıma fısıldadı.
"Sanem'i buradan uzaklaştırmamız lazım, Alper'in bir şey yapmasından korkuyorum."

Korkuyla, bir yandan da Alper'in böyle bir şeyi yapabileceğine ihtimal verdiği için öfkeyle suratına baktım.

Sanem'e doğru bir adım atacağım esnada o cümle beni olduğum yere çiviledi.

"Seni seviyorum."

Biri boğazını sıkıyormuş gibiydi bu cümleyi sevdiği insana söylerken.

O an gidip ona sarılmayı o kadar istedim ki... Yıllarca arzuladığı bu ilanıaşkı böyle söylemeyi hayal etmediğine o kadar emindim ki...

"Ben seni sevmiyorum ama! Anla artık, bırak peşimi! Seni sevmiyorum anlıyor musun? Hatta nefret ediyorum senden!"

Gözlerini Alper'in yüzüne dikti ve alayla gülümseyerek,
"Boş hayaller kurarak kendini daha fazla kandırma!" dedi ve arkasındaki kalabalığı yararak gözden kayboldu.

Gözlerimi Sanem'in kaybolan silüetinden ayırıp bakışlarımı Alper'e çevirmeye delicesine korkuyordum. Bunu başardığımda korkuma telaş da eklendi.

Kaskatı kesilmişti. Yüzü, gözleri kana bulanmışçasına kıpkırmızıydı.

On yedi yıllık hayatım süresince sayısız bedende sayısız hayal kırıklığı görmüştüm. Bunun birçoğuna da aynalarda rastlamıştım. Fakat böylesine dehşete sebebiyet veren bir öfkeyle harmanlandığını ilk kez okulumun bahçesinde, en yakın arkadaşımın her bir hücresinde şahitlik ediyordum.

Esin, ellerini yumruk yaptığını fark edince onlara uzanmak istedi ama Alper o an cesetten farksızdı. Hareket etmiyor, gözlerini kırpmıyor, hatta nefes bile almıyordu.

ARABAMDAKİ YABANCIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin