26. Bölüm

94 15 4
                                    

Her sabah 10.00'da çalmak üzere ayarladığım çalar saat, çalıştığım şirketin küle döndüğünden habersiz olacak ki; dünden kalma beni tiz sesiyle yataktan fırlattı.

"Günaydın evren, günaydın günlerdir doğmayan güneş, günaydın tek kişilik saklambaç oynayan şans!.."

Telefonumun yeşil ışığı yanıp yanıp sönüyordu. Ağrıyan başımı zoraki yana çevirdim ve telefonun ekranını sağa kaydırdım.

3 cevapsız çağrı
Anam

2 cevapsız çağrı
Babam

2 cevapsız çağrı
Bay Gereksiz

"Offff! Şimdi işin yoksa geri dön bu çağrılara..."

Telefonu yastığa fırlatıp yalınayak banyoya koştum. Halıları yıkamaya, perdeleri de kuru temizlemeye verdiğim için dolap kapağının gıcırtısı bile evde yankı yapıyordu.

Gözümdeki rimel akmış, böğürtlenli dudak kremim yanaklarıma doğru kaymıştı.
"Bu ne be?! Ben, ben olmaktan çıkmışım resmen! Acilen fabrika ayarlarıma dönmem gerek!"

Hızlıca kıyafetlerimi kirli sepetine attım. Dün gece eve kadar Alper eşlik etmiş olmalıydı, şahsen ben Esin'in bara geldiği andan sonrasını hatırlamıyordum.
Suyun sıcaklığını ayarladıktan sonra saçlarımı yıkadım, lif ile tüm vücudumu temizledikten sonra kısa duşum sona ermiş oldu.

Saçlarımı havluya sarıp bornozumu giydim. Komodinin çekmecesinden ayıcıklı polar altımı ve kolları uzun gelen pembe pijama üstümü çıkarttım. Son olarak ayağıma çizgili çoraplarımı ve panduflarımı giydiğimde güncellemelerden arınmış, fabrika ayarlarıma geri dönmüştüm.

Ve bugün büyük gün, ve bugün temizlik günü, ve bugün stres atma günü...

Ama önce çağrılara cevap vermem gerekiyordu.
Anneme sinirli olduğum için geri dönüş yapmadım, yalnızca iyi olduğumu belirten bir mesaj yazmakla yetindim. Babamın ise hasta torpili vardı, bu yüzden onu arayacaktım.

Kısa bir çalıştan sonra açtı.
"Kızım, neredesin sen? Dün geceden beri açmıyorsun telefonunu, başına bir şey geldi sandık!"

Babam yerinde ve yeterince içmeme kızmazdı. Dün gece her ne kadar yerinde içsem de, yeterince içtiğim söylenemezdi.
"Dün gece eve gelince uyudum hemen baba, telefon sessizde kalmış. Ayrıca koskoca kız oldum ben, ne gelecek başıma!"

Yalan söylemekten çarpılacağım yakında!..
"Ben de toplanacağım!"
Ayyy, espri yaptı kelek, buna gülmek gerek! Ha, hahaha, ha!

"Bir daha aç o telefonunun sesini," dedi alaycı ve tehditkar ses tonu ile.

Hafifçe güldüm.

"Tamam, açarım. Beni sormak için mi aradın, yoksa?.."

Nefesini hafifçe dışarı verdi.
"Ece, bugün bize uğrayabilir misin kızım? Konuşmamız gereken bir konu var."

Kaşlarım hayal kırıklığı ile yukarı kalktı. Tahmin ettiğim gibi, dün benden bir şeyler saklamışlardı.
"Bu konu, dün söylemediğiniz şeyle mi ilgili ?"
"Gelince konuşalım kızım."
"..."
"Peki, yarım saate oradayım."

Dudağımı dişleyerek telefonu kapattım. Söyleyecekleri şey her neyse deli gibi merak ediyordum. Bu yüzden kahvaltı etmeden dolabıma yöneldim. Düz bir kot pantolon ve gri bir kazağı üzerime giyip, askıdan montumu aldım. Vestiyerin minik çekmecesinden arabanın ve evin anahtarını kaparak hızla merdivenleri indim.

Arabam her zamanki yerinde duruyordu fakat uzun bir süre kullanmadığım için üzerine kuru yapraklar düşmüştü.
Aldırmadan koltuğa geçtim ve anahtarı kontağa yerleştirdim. İlk başta inat etse de, birkaç denemenin ardından çalıştı.

ARABAMDAKİ YABANCIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin