20.Bölüm

108 19 59
                                    

"Of Ece ya, böyle bir planınız var ve sen bunu bana dün gece söylüyorsun!"

Evet, uyanalı daha yarım saat olmadı ve hiçbir saniyeyi boşa harcamaksızın azarlıyor.

Sık adımlarımla odama ilerleyen Esin'in peşine takıldım.

"Ya fırsatım mı oldu sanki?"
"Allah Allah! Her şeye fırsatın var, bir bana yok zaten!" diyerek dolabın içindeki büyük boy valizimi yatağın üzerine bıraktı.
"Esin saçmalama, o valiz çok büyük! En fazla iki gün kalırız zaten!" dedim ve valizin fermuarını kapatarak hızla dolaba tıktım.

"İki gün mü?!" dedi dudaklarını büzerken.
"Evet, iki gün. Hem tatile gitmiyoruz Esin, çekim yapmaya gidiyoruz."

Sırt çantamın içini boşaltıp dolabın kapağını açtım.
"Buradan bile soğuk olacağı için sandığın gibi şort falan almayacağım. Şu mavi kazağı alırım, siyah pantolonumu bir de kotumu alırım. Kırmızı gömleğim ya da beyaz sweatim, lacivert kapüşonl-"

"Ece, ne diyorsun sen?! Bunların hepsi sıradan!" Sondaki -dan ekini ellerini iki yana açıp vurgulayınca yanıma tuvalet alacağım zaten.

Sağ elimledağınık saçlarımı geri attım, bıkkınlıkla arkamı döndüm.

"Ne istiyorsun Esin?! Abiye mi alayım ya da bikinimi mi götüreyim?!"

'Ne kadar salaksın?!' bakışı attı ve tekrar söylenmeye başladı:

"Allah sana bir güzellik vermiş -hoş onu da kullanamıyorsun ya- gerisini koyvermiş! İnsan biraz fırsattan istifade etekler, şeker şeker bluzlar koyar şu çantaya! Sweat falan lisede, beden dersinde kaldı. Kime ne anlatıyorsam, sen git anca kazak giy!"

"Hıı, sonra kıçım donsun değil mi?! Esin, benim güzel arkadaşım. Ben. Oraya. Fotoğraf. Çekmeye. Gidiyorum! Ne fırsatı, ne istifadesi ya?!" dedim ve sinirle elindeki kazağımı alıp yeniden çantaya yerleştirdim.

"Evet, lacivert kapüşonlumu da koydum. Pijamalarımı ve hırkamı da alayım.Giderken beyaz pantolonumu ve kırmızı sweatimi giyeceğim. Üzerine de deri ceketimi alırım."

"Şu siyah çizmelerini de yanına al. Giderken converselerini giyersin. Bir de çantana kremini, fularını falan koy. Parfümü al bari! Yemin ediyorum, karşı cins seni kız olarak görmüyor Ece! Bence Ozan dünyanın en saf erkeği olarak tarihe geçmeli! Onun gibi taş -hatta bayağı bayağı kaya- bir çocuk neden seninle vakit geçirir, aklım ermiyor!" diye söylenerek odadan çıktı.

Valla ona benim de aklım ermiyor...

Çoraplarımla iç çamaşırlarımı kıyafetlerimin yanına koydum ve fermuarını kapattım. Siyah çantaya diş fırçamı, kulaklığımı ve şarj aletimi ekled-

"Aaaaa!"

Esin birden odaya girdi, salak, kapıda bekliyormuş!

"Ne oldu?!"

Of yaa, aklıma tüküreyim!

"Esin, ya biz çadırda kalacakmışız. Ozan bana söylemişti, ben saf gibi unuttum! Yani yanıma diş fırçası, şarj aleti falan alamam. Powerbankin şarji var mıydı?"

Av, bana öyle bakma.

"Kanka, sen, siz delirdiniz mi?! Çadır ne, kaçıncı yüzyılda yaşıyoruz?! Olmaz öyle şey, ara Ozan'ı pansiyon falan bulsun."

"Esin, onu ben de akıl ettim tabii ki! Ama sadece iki gün kalacağız, dedi. Ve, doğruyu söylemek gerekirse baya hevesli duruyordu. Anlayacağın çocuğu kıramadım. Ya, nasıl da mutluydu!"

Çenemi yasladığım elimi tutup çekince gerçek dünyaya dönebildim.

"Aptallık etme, sen Beste Ece Yüksel'sin. Bir gülüşe tav olamazsın! Sütümü helal etmem!"

ARABAMDAKİ YABANCIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin