II. SEZON- BÖLÜM 4

41 5 2
                                    

"Tamam anne, anladım."
"..."
"Evet, biliyorum.
"..."
"Ben de sizi, kendinize iyi bakın."

Bu gereksiz telefon görüşmesi güya bana teselli olacaktı, pöh! Daha çok askere gidiyormuşum da geri dönemeyecekmişim gibi hissettirdi!

Kalbim, anne baba sevgisini zamanla seyrekleştirirken aynı zamanda nasıl oluyordu da bu kadar aç oluyordu iki çift nasihate, kolunda hissedilecek bir baba eline ve hayatta kalmak için en büyük sebep olacak anne kokusuna? Anlayamıyordum.

Daha kapatamadan, Esin'in annesi Melda teyze telefonu elimden çekti ve telefonu kulağına götürerek Selma teyze ile koridorun ortasına ilerledi.

Bugün ameliyat günüm olduğu için herkes gelmişti. İnanması güç ama, Yıldız teyze bile burada bekliyordu. (Her ne kadar Selma teyze ve çocukları dışında kimse ile muhatap olmasa da.)

Simge, Ozan, Aytaç, Danilya, Lâl, Alper, Esin, yüce anneler koalisyonu... Takım tamamiyle buradaydı!

"Takım tam değil Ece. Annen, baban, anneannen, babaannen, halanlar, teyzenler... Bu insanlar burada yoklar, sen onları yalnızca kalbinde hissediyorsun."

Evet,bu bir gerçekti ve gerçekler acı olurdu. Fakat sülaleye haber vermemeye kendi irademle karar vermiştim. Halamlara söylesem hemen babaanneme yetiştirirlerdi. Kadının kalbi var, bir şey olsa, Allah muhafaza! Teyzemlere söylesem onlar da anneanneme söyler, sonra hep birlikte annemlere yüklenirlerdi. Benim açımdan bu kadar kargaşaya hiç hacet yoktu.

Doktorun başka bir doktorla konuşa konuşa yanımıza geldiğini görünce vedalaşma vaktinin geldiğini anlamış oldum.

Ağlamayacaksın, ağlamayacaksın, ağlamayacaksın. Unutma, kendine bir söz verdin.

Derin bir nefes aldım ve kimseyle fazla göz teması kurmamaya gayret ettim. Ağlamamak için dişlerimi patlarcasına sıkıyordum. İlk ameliyata girmeden önce çok ağlamıştım, onlar da çok ağlamışlardı. Bu sebeple bu sefer -kimse dile getirmese de- herkes kendine bir söz vermişti. Bu ameliyattan evvel yanaklar göz yaşı ile ıslanmayacaktı.

Lâl geldi ve sıkı sıkı sardı kollarını.

"O ameliyattan hiç olmadığın kadar sağlam çıkacaksın. Sen orada uyurken, biz sadece bir duvar ötende olacağız." diye fısıldadı. Zorlukla yutkunup başımı aşağı yukarı salladım. Kendimi ağzına kadar dolu bir bardak gibi hissediyordum. Sanki minicik bir hareket yapacak olsam, içimdeki acıdan beslenen tuzlu damlalar gözlerimden firar edecekti.

Sıra Simge ile anneler koalisyonuna gelmişti. Melda teyze başımı okşayıp saçlarımı öptü.

"Güzel kızım benim, güçlü kızım. Ameliyat senden korksun, sen niye ondan korkacakmışsın?!" Güçlükle kafamı kaldırdım ve dolu gözlerine minnetle baktım. Ne garipti. Annem değildi ama annemden daha çok anneydi.

Selma teyze de gelip yanaklarıma birer adet sulu öpücük kondurdu.

"Kıvırcığım benim," diye fısıldadı ardından.

Anneler koalisyonu tamamlandığında -Ozan'ın annesi pek gelecek gibi durmuyor- geriye dört kişi kalmıştı. Alper gelip ellerimi tuttu.

"Anestezist ondan geriye doğru sayarken bizi ve musmutlu geleceğini düşün. Ameliyattan çıktığın an, her şey hepimiz için çok mükemmel olacak." Ardından alnımı öptü ve gözlerini yumarak iki adım geriledi.

Tabii ki sizi düşüneceğim, benim hayatım sizsiniz, diyemedim ona. Boğazıma bir ağırlık çöktü. Kelimeler dilime varamadan o ağırlığa çarpıp her bir zerreme sıçradı.

ARABAMDAKİ YABANCIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin