4

222 59 2
                                    

-Genellikle benim ismim kocaman bir evrimden geçer. Ailem ve arkadaşlarım Becky der. Genellikle Suze bana Bex derdi. Ama onunla konuşmayalı da yıllar oluyor.- Kaşlarımı kaldırıyorum, "Ah, gerçekten ımm, seni üzmek istemem. Bir trafik kazası geçirdim ve yaşamımın son 3 yılını hatırlamıyorum. Lütfen beni anla. Eminim bana kendini tanıtırsan seninle iyi arkadaş olabileceğ..." "Tanrı aşkına! Becky benim... Amy." Evet. Şu an tam anlamıyla hafızamı yitirdiğimi fark ediyorum. Tabii ki Amy. Şu boncuk boncuk gözlere bir bakın. Ben kendi kardeşimi tanıyamadım. Diyor beynimin bir tarafı. Diğer tarafıysa kesinlikle böyle düşünmemeliyim, nasıl olsa suç benim değil ki! Ayrıca Amy çok değişmiş, onu en son bıraktığımda on altı yaşındaydı, şimdi ise on dokuz yaşında, reşit ve özgür. Altın sarısı saçlarını kömür gibi siyaha boyatmış, boyu uzamış, sesi değişmiş ve daha çok makyaj yapmış tabii ki tanıyamazsın. Diyor. "Eh, hadi ama bir şey söylemeyecek misin? Doktorlar 3 yıl meselesinden söz etti. Büyümüş müyüm? Değişmiş miyim?" diyor sırıtarak. "Hmm, elbette büyümüşsün." diyorum. Ama sanki kendi kardeşim Amy ile değil de yabancı biriyle, Amy'ye çok benzeyen ama Amy olmayan biriyle sohbet ediyormuşum hissine kapılıyorum. Umarım ne demek istediğimi anlamışsınızdır. Söyleyecek bir şey bulamıyorum. Amy'den çekiniyor gibiyim. O da benden çekiniyor, gözlerini kaçırıyor. Bir şeyler konuşmuş olmak için annemi soruyorum. "Şimdi gelir, Janice'le konuşuyor." diyor. "Janice kim?" diyorum. Amy bir şey söyleyecekmiş gibi heyecanlanıyor, ağzını kocaman açıyor, sonra kapatıyor ve sonra da diyor ki "Hayatın hakkında hiçbir şey bilmiyorsun..." "Janice kim?" diyorum onu duymamış gibi yaparak. "Senin dostun. Neredeyse benden bile çok seviyorsun onu." "Yok artık." diyorum. Amy devam ediyor, "Janice eve geldiğinde çalan kapıları bile açmazsın, onunlayken telefonunu rahatsız edilmemek için kapatırsın. Sanki Janice sana altın tepside sunulmuş bir melek gibi hissettirirsin hepimize. Onu 'meleğim' diye çağırırsın, birlikte yogaya ve jimnastiğe gidersiniz, tenis oynarsınız hatta yükseklik korkunu yendiren kişi Janice'ti." "İnanamıyorum, yükseklik korkumu yendim mi? Ayrıca ben yoga ve jimnastik yapamam, tenisin t'sini bilmem." "Sakın hastane çıkışında muhabirlere böyle deme olur mu? Dünya gündemine oturursun. Sen hatırlamazsın ben sana hatırlatayım; neredeyse her gün muhabirler peşinden koşturur, tv ve Twitter gündeminde hep sen olursun ve bu pek hoşuna gitmez, boğulduğunu ve seni çok sıktıklarını söylersin." "Amy, ben çok mu ünlüyüm?" "Deminden beri beni dinlemiyor musun aptal?" Telefonumu elime alıp Google'a Rebecca Brandon yazıp kendimi taratacaktım. Daha 'Re' yazdım ve ismim çıktı. Amy'ye bakıyorum. Kocaman bir gülümsemeyle "Hadi, görsellere tıkla. 2011'deki hâlinle kıyasla kendini." diyor. Dediğini yapıyorum ve şoka giriyorum. Eğer bu bensem... Tanrım... Estetik ameliyatı olmuşum. Adriana Lima'dan bile güzelim. "Amy aynaya bakmak istiyorum. Hemen!" diye emrediyorum. Amy benden bile heyecanlı. Zor olsada yere basıyorum. Bacaklarımdan çıt cıt sesler geliyor. Ne de olsa beş gündür uyuyorum. Yavaş yavaş lavabonun aynasına bakıyorum. Resmen başka biri olmuşum. Başka birisinin içine benim ruhum girmiş. "Janice ile bir estetik kampına girdiniz. Bundan sadece annemin, benim ve Janice'in haberi var sakın ağzından kaçırma. 2011'deki ve 2011'den önceki fotoğraflarının hepsini yaktın. Ve Janice de öyle yaptı sonra ise Luke ile evlendin." diyor. Çok güzelim. Çok çok çok güzelim. Ama çok güzelim. Her kimsen Janice, hayatıma girdiğin için gerçekten teşekkürler. "Peki bizim kızlara ne oldu?" diyorum. Amy gerçekten anlamıyor, "Sizin kızlar?" "Jess, Minnie, Libby, Bonnie." "Gerçekten neler olduğunu hatırlamıyorsun?" diyor. Gözlerini mi kaçırıyor? "Hayır." diyorum sabırsızlanarak. "Imm, yani pek, ımm. Yani şey... Amma da sordun Becky. Bu kadar bilgi yüklemesi yeter. Janice arkadaşın işte, ben anneme bakayım." Kaçıyor, kaçıyor bas bayağı kaçıyor işte. Kesin bir şey olmuş, küsmüşüz biz. Amy'nin çıkmasından yaklaşık bir dakika sonra annem ve bir adam içeri giriyor. Annem... Hiç değişmemiş. Biraz kaz ayakları dışında. Evet. "Nasıl hissediyorsun?" diyor ikiside aynı anda. "İyiyim." diyorum. Adam konuşmaya başlıyor birden, "Doktor hafızanın 3 yılını yitirdiğini anlattı Becky. Biz 2 yıl önce tanıştığımıza göre beni hiç hatırlamıyorsundur." diyor, sağ elini uzatıyor... "Ben Luke, eşin."

AlışverişkolikHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin