9

211 56 6
                                        

Kapıyı açıyorum, "Becky, sana bir haberim var. Az önce arkadaşlarım aradı. Daha doğrusu arkadaşlarımız sayılırlar. Sen hatırlamazsın, sana daha sonra anlatırım. O yüzden bu gece seninle kalamayacağım. Sorun olmaz değil mi?" Ah! Janice çok şekersin ama sen gittiğinden beri Janice'in kendi evinde kalması için nasıl bir dolap döndürmeliyim diye düşünüyorum. Teşekkürler. Biraz mesafe koyayım ki diğer gecelerde de bende kalmayı istemesin. Eskiden nasıl dayanıyorsam acaba? "Ah. Hadi ya. Ben de tam senin için nereden yastık falan bulabilirim diye bakıyordum, keşke gitmeseydin." diyorum somurtarak. "Söz veriyorum iki gün sonra geleceğim Becky." "Tabii çok mutlu olurum. İyi geceler." Saate bakıyorum. Bire geliyor. Ve benim hiç uykum yok çünkü bir an önce bu büyük evi, evimi gezmek istiyorum. Janice'e karşı rol yapmak üzücü ama birilerinin bana yapışıp kalması hoşuma gitmiyor. Her neyse zaten ne zamandan beri alışveriş yapamıyorum. Yarın ilk işim oturduğum muhitin tüm mağazalarını boşaltmak olur herhalde. Nasıl olsa milyonerim. Harca harca bitmez. Ve evet gördüğünüz gibi artık kafamı John'a takmamaya çalışıyorum. Ne yaparsa yapsın. Belki de benim şu 3 yıllık hafıza olayımdan istifade edip benden kurtulmaya çalışıyordur? Olamaz mı? Olabilir. O zaman niçin ağlamıştı? Usulca, sanki evde uyuyan insanlar varmış gibi yavaş yavaş merdivenleri çıkmaya başlıyorum. Aman tanrım harika. Bunu hiç görmemiştim. Merdivenin bir tanesi camdan, içinde su var ve süs balıkları yüzüyor. Harika bir şey bu yahu. Hahaha. Ev büyük ve ıssız olunca korkudan bütün lambaları açmıştım ve pırıl pırıl parlayan bu balıklar da olağan üstü duruyordu. Ayrıca üst katın koridor zemini de camdan yapılma ve yere bakınca mutfakta bana resmen el sallayan yarısı dolu ananas suyu koyduğumuz bardak var. Gülümsüyorum. Ben demin ne yaptım öyle? Sağ tarafta önüme ilk gelen kapıyı açıyorum. Sanırım burası oturma odam ve en az alt kattaki salonum kadar muazzam döşenmiş. Her şey son moda. Vouge dergilerinden fırlamış gibi görünüyorlar. Kendimi buraya ait hissetmiyorum. Daha iki gün önce 2011'deydik ve benim 'ne alırsan 1 sterlin' dükkanından aldıklarımla döşenmeye çalışılmış bir oturma odam vardı. Buranın kapısını kapatıp diğer odalara bakıyorum. Bu ikisi boş. Sanırım ilerideki çocuklarım için boş bırakmışımdır. Zaten 2011 - 2014 yılları arası yaşayan Becky'nin neyin kafasını yaşadığı âşikar. Koridorun sonunda üzerinde dangerous ve Amy yazan bir kapı dikkatimi çekiyor. Ah, Amy için bir oda mı yapmışım? Hatırladığım fikirlerle bağdaşan tek bir şey. Amy doğduğundan beri ona ileride büyük bir ev alınca güzel bir oda döşeyecektim. Aferin bana, kendime olan sözümü tutmuşum. Kapıyı merakla açıyorum. İçerisi tam bir gencin hayalleriyle örtüşen odalardan. Sadece biraz fazla... uçuk mu desem? Rastalı kız posterleri çerçeve yapılarak asılmış, ve dolabının her yerinde AG ♡ BG yazılı, canım benim. Bu odanın da kapısını çekerek yukarı kata çıkıyorum. Basamakların duvarlarında benim John'la, annemle, Amy'yle, Janice'le, bizim kızlarla, Suze-Martin-Ernest'le, ve benim tek başıma olan foroğraflarım asılı. Sanırsam otuz çerçeve asılıdır. John'la olanlara bakıyorum da hep çok mutluyum. Ve Janice ile. Burayı hızlıca çıkıyorum. Çünkü şuanda Janice ve John'u düşünmek istemiyorum. 3. katın ilk kapısını açtığımda hafif dağınık bir yatak odası buluyorum. Sanırım benim odam. Buranın hepsinden bin kat güzel olduğunu söylememe gerek yoktur umarım... Yatağın kenarına atılmış Jimmy Choo'lar ilk gözdem oluyor. Deniyorum. Ah, süperler! Daha sonra yatağın üzerine çıkarılmış bir çift elmas küpe görüyorum. Ben bunları takmam ki. Ellerime alıyorum küpeyi. Aynanın alt tarafındaki geniş çekmeceyi açıyorum. Burada aksesuarlarımın olduğunu biliyor muydum? Neden küpeleri bir refleks gibi alıp çekmeceye götürdüm ki? Çekmeceyi çekmemle birlikte gerçekten kocaman ve düzenli bir küpe kolleksiyonu görüyorum. Küpeleri oraya düzgünce yerleştirdikten sonra makyaj malzemelerimi karıştırıyorum. Resmen kendi evimde keşfe çıktım, gez gez bitmiyor. Ve düşünüyorum, yani demin gerçekten olanlar bir refleks miydi? Ellerim ve ayaklarım beni kendiliğinden götürdüler oraya. Çok heyecan verici. Ve ve ve veveveve, heyecan verici olan bir başka şey daha, makyaj malzemelerimin hepsi Dior! Mükkemmel. Etrafıma bakındığımda bir dolabımın olmadığını yeni farkediyorum. O zaman yan odalardadır değil mi? Odamdan çıkıp yan odaya giriyorum, ıyk, çalışma odam mıymış... Sonra bakarım. Bir yan odanın da misafir odası olduğunu görüyorum. Dolaplar, çekmeceler boş. Sanki bir otel odası gibi. Koridorun sonundaki odada ise, banyo var. Aşağıdaki banyonun aynısı. Ne fazlası var ne eksiği. Tek düze bir insan olmuş çıkmışım. Evimin son katı olduğunu düşündüğüm yukarı kata çıktığımda buranın kapısının olmadığını görüyorum, tüm odalar birbiriyle birleştirilmiş. Her yer, aklınızın alabileceği her yer raf, askı ve bu raflarda benim hayallerim var. Evimin bu katı, hayallerimin katı. Ne dediğimi anlamışsınızdır umarım. Devasa bir mağaza büyüklüğünde. Düşüncelerimi bölen telefonumun sesiyle irkiliyorum. Ekranda JoJo♡ yazıyor ve direkt açıyorum. Ben daha 'alo' demeden John konuşuyor, "Kapıdayım."

AlışverişkolikHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin