4| kırmızı çizgiler

4.8K 498 180
                                    

Baekhyun, K.Will - The Day

Yavaşça gıcırdayan kapıyı açtı. Herkes uyuyor olsun diye dua ediyordu. Kimseyle yüz yüze gelmek istemiyordu. Ayakkabısını çıkarıp parmak uçlarında kardeşiyle paylaştığı odaya gitti. Çok yorgun hissediyordu. Yatağına uzandığında odadaki abajur yandı.

"Abi?" dedi karşı yatakta yatan kız kardeşi. "Geldin mi?"

"Uyumadın mı?" dedi Taehyung yorgun bir sesle. "Uyumazsan büyüyemezsin. Büyüyemezsen de bu cehennemden kurtulamayız."

Kız gözlerini kırpıştırdı. "Üzgünüm," dedi ağlamaklı bir sesle. "Ben... seni merak etmiştim. Ayrıca korktum."

Taehyung gözlerini kapadı ve mırıldandı. "Korktun mu?"

"Evet. Yatağımın altındaki canavarlardan korktum."

Taehyung güldü. Onu sakinleştirmeliydi ama yapabilecek miydi bilmiyordu. "İnsanlardan kork. Canavarlar sana bir şey yapamaz."

Ellerini ensesinde birleştirdi ve kaşlarını çattı. İkisi de uyumalıydı. Sabah okulları vardı ikisinin de ve kız kardeşi henüz 12 yaşındaydı. Bu saate kadar uyanık kalması onun için zararlıydı. "İyi geceler," diye mırıldandı Taehyung. Abajur söndüğünde derin bir nefes aldı. Onu bu cehennemden çıkarmalıydı. Bu yüzden çalışmaydı. Bu yüzden para biriktirmeliydi. Bu yüzden okulunu başarıyla bitirmeliydi.

Bu yüzden mücadele etmeliydi.

*

Jimin elindeki mısırı ağzına doldurdu ve dikkatle televizyona bakmaya devam etti. Neden insanların drama izlediğini şimdi daha iyi anlayabiliyordu. Yaklaşık yedi saattir o televizyonun karşısında oturuyordu ve öğlene geliyordu. Uykusu gelmişti ama o uyumaktan korkuyordu. Muhtemelen bir şey olmayacaktı ama yine de... Üstelik başı ağrıdığında hemen amansız bir hastalığı olduğunu düşünüp soluğu hastanede alan biriydi Jimin. Kanser olmadığını kimse bilemezdi, bir hastalığı olmadığı ne belliydi ki? Belki de henüz röntgenler bu hastalığı tespit edecek kadar gelişmemişti? Birkaç dakika boyunca bilincini kaybettiren bir kavgadan sonra elbette ölmekten korkuyor olması normaldi. Kimse ondan olgun olup soğukkanlı kalmasını bekleyemezdi.

Zil çaldığında oturduğu koltuktan görünen kapıya baktı bıkkınca. Dizinin en heyecanlı yerinde olacak iş değildi. Koltuktan kalkmaya çalışırken ayağı dizlerine örttüğü battaniyeye takıldı ve sendeledi. "Lanet!" diye inledi ayağını sehpaya çarptığında. Herhangi bir kemiğinin kırılmamış olmasını dilerdi. Kapının arkasında gerçekten kim varsa iyi bir küfrü hak ediyordu. Bu saatte kim onun kapısına gelirdi ki?

Taehyung.

Kapıyı açtığında onun asık suratıyla karşılaşmak elbette gününe neşe katmadı. Şimdi bağırıp çağıracak, ortaya tehditler savuracaktı muhtemelen. "Beni mi özledin?" dedi Jimin alayla.

Taehyung gözlerini kıstı. "Telefonum," dedi. "Montumun cebinde. Telefonumu ver."

"Geç," dedi Jimin kapının önünden çekildikten sonra. "Sen otur, ben getiriyorum."

Yatağının üzerine attığı montun ceplerine daha önceden bakması gerektiğini hatırlattı kendine. Taehyung'dan zorla almış sayılırdı ve onu kontrol etmeliydi. Taehyung'u zor durumda bırakmak istemezdi. Karıştırdığı ceplerde bir telefon bulduğunda zaferle gülümsedi ama onu Taehyung'a vermeden önce yapması gereken bir şeyler vardı. Kendi numarasını kaydetti ve ardından kendini de arayıp onun numarasını almış oldu. Eh, onunla uğraşmayı seviyordu.

"Buldum!" dedi neşeyle, salona giderken. Taehyung ayaktaydı ve muhtemelen yerdeki mısır parçalarına bakıyordu. Durumdan rahatsız gibi bir hali vardı. "Bugün kütüphanenin temizlik günü, değil mi?" dedi Jimin telefonu ona uzatırken. Taehyung başını salladı. "Benimle kalabilirsin. Beni uyanık tutacak birilerine ihtiyacım var."

Wings of Freedom |vmin| ✓  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin