"Ah, belki de kitaplar benden daha çekici geldiği için böyle oldu. Demek ki aklını yeterince çelememişim."
Jimin'in huysuz çıkan sesini duyduğunda gözlerinin önüne tuttuğu kitabı indirdi ve masaya kollarını uzatmış, kolunun birine de başını yaslamış somurtan Jimin'e baktı. Gülümseyerek uzandı ve onun burnuna fıske attı.
"Senin muhteşem çekiciliğine hiçbir kitap gölge düşüremez Park Jimin. Ancak ödevimi bitirmem gerekiyor."
Jimin gözlerini kaldırıp garip bir açıyla ona baktıktan sonra oflayarak yeniden kafeteryanın içini izlemeye başladı. "Pekala. Sen ödevini hallet, sorun yok. Ben sadece birazcık hastayım. İlgiye ihtiyacı olan hasta ve hala muhteşem olan Park Jimin bir süre bekleyebilir."
Taaehyung gülmeye devam etti. Jimin'in bu egoist ve şımarık tavırlarını şirin bulmaya başlamıştı. Ancak... cidden, ödevini teslim etmesi gerekiyordu. Okulunu başarıyla bitirmesi ve dilediği hayata gerçekten sahip olabilmesi gerekiyordu. Şimdilik bir şeyler iyi gidiyor olabilirdi ama geleceği garantiye almalıydı.
"Sıcak bir şeyler içmelisin. Ayrıca önündekileri de yememişsin Jimin. Beni deli etme, ye şunları."
Jimin elini 'boş ver' dercesine salladıktan sonra burnunu çekti. "Canım hiçbir şey istemiyor."
Taehyung uzandı ve onun kafasına vurdu. "Ye şunları dedim sana. Yoksa zorla yediririm."
"Pekala. Sen işine bak."
Taehyung fıkrini değiştirdi; Park Jimin gerçekten sinir bozucuydu. Kaşlarını çatarak kitabına döndü ve önemli gördüğü yerlerin altını çizmeye başladı. Bu kitapla ilgili bir sunum yapması gerekiyordu ve sunumunu yaparken kitaptan alıntılar vermek ona artı puan kazandıracaktı, bunu biliyordu. "Hey! Jiminnie~ Hasta görünüyorsun! Bu yüzden sana çay getirdim. Kabul et lütfen."
Taehyung duyduğu sesle birlikte gözlerini kısarak iki eliyle tuttuğu kitabı yüzünün hizasından indirdi ve Jimin'in yanına oturan kıza baktı. Jimin masadan başını kaldırmış, kıza mahcup bir gülümsemeyle bakıyordu,
"Teşekkür ederim, noona. Burada ne arıyorsun?"
Kız gülümsediğinde Taehyung onun gerçekten güzel olduğunu düşündü. Doğrudan Jimin'in gözlerinin içine bakması sinir bozucu olan kısımdı tabii.
"Birkaç arkadaşı görmeye geldim. Bekle, senin çok ateşin var. Kendine bakmıyor musun sen?" Kız elini Jimin'in alnında tutmaya devam ederken dudaklarını büzdü. "Ne yapsak ki?"
Jimin'in gülümsemesi gittikçe garip bir ifadeye bürünürken kısa bir süreliğine Taehyung'a baktı ve onun delici bakışlarını fark ettiğinde kızın alnındaki elini tutup kibar bir şekilde alnından çekti. Taehyung gözlerinin seğirdiğini hissetmeye başlamıştı. Ve hey, bu çok nadir zamanlarda olurdu!
"Şey," dedi dişleri arasından gülümsemeye benzer bir şeyler yapmaya çalışırken. Kızın eli hala avuçlarında duruyordu. Taehyung'a kaçamak bir bakış attıktan sonra kızın elini pat patladı ve ellerini çekti. "Ben iyiyim. Gerçekten, benim için endişelenme. Taehyung ödevini bitirdikten sonra doktora görüneceğim. Merak etme."
Kız bunun üzerine Taehyung'a döndü ve ona gülümsedi. "Oh, merhaba! Ben Kim Hyori, geçen yılın mezunlarından."
Taehyung gülümsemeye çalışarak başını salladı ve kızın uzattığı eli hafifçe sıktı. "Kim Taehyung-"
"Hey! Sen Taehyung musun?" Kız gözlerini büyüterek Jimin'e döndü. "Geçen seni aradığımda bir sevgilin olduğundan bahsetmiştin ve adının Taehyung olduğundan eminim!"
![](https://img.wattpad.com/cover/124004839-288-k654361.jpg)