V-Stigma
"Şuna bak!" dedi Jungkook heyecanla. Diğerleri de onu tanımışlardı. "Vay canına, sesi inanılmaz."
Diğerleri buna katıldıklarını belli eden şeyler söylerken, Jimin sadece arkadaşını izliyordu. Onun hakkında bilmediği sonsuz şeyden biriydi bu. Eğer tesadüfen burada olmasaydı, Taehyung'un söyleyeceğini sanmıyordu. Ama Jimin, ona bu konuyla ilgili bir çok şey söyleyebilirdi.
Çok güzeldi.
Sesi, kapalı gözleri ve tellerin üzerinde gezinen uzun ince parmakları. Bunu tahmin edemezdi ama hayatında ilk defa bir erkek bu kadar güzel görünmüştü gözüne. O an çoğu kızdan daha çekiciydi Taehyung. Neyi düşündüğünü fark ettiğinde kaşlarını çattı. Bu çok saçmaydı. Taehyung onun arkadaşıydı ve arkadaşının bu özelliğinin hoşuna gitmesi normaldi. Başka bir şey olamazdı. Sadece iyi göründüğünü kabul etmişti, bu kadar. Bunda ters bir şey yoktu.
Yoktu, değil mi?
"Hakkını yememek gerek. Basketbol oynadığı gibi söylemiyor," diye mırıldandı Yoongi. Haklıydı.
Jimin başını salladı ve ardından bütün dikkatini spot ışıkları altındaki çocuğa yöneltti. Umursamaz numarası yapan, herkesten nefret ettiğini söylediği halde sevgiye ve ilgiye muhtaç olan çocuğa. Belki de bu yüzden bu kadar çabalıyordu. Park Jimin'in birine yardımcı olmak istemesi hiç de yabancı değildi. Jimin böyleydi. Doğayı koruma, hayvanları koruma, kimsesiz çocuklar... Katılabileceği kadar yardım derneğine katılmıştı. Öldükten sonra organlarının bağışlanmasına izin vermişti. Bir şeyler için çaba harcamayı, birilerini mutlu etmeyi seviyordu.
Ama o an Kim Taehyung'u dünyadaki en mutlu insan yapmak istemişti. Taehyung'un söylediği gibi Jimin kendi hayatı için fazla uğraşmamıştı. Sorunlu bir anne dışında bir problemi yoktu ve artık annesi de yoktu. Bu bir eksiklikti elbette ama babası olabildiğince bu boşluğu doldurmaya çalışmıştı. Babası onu mutlu etmek için her şeyi yapardı. Asla Jimin'i sorgulamamıştı. Annesi belki şanssızlıktı ama babası hayatında sahip olabileceği en iyi insandı. Arkadaşları vardı. Zor duruma düştüğünde ona yardım edebilecek, onu mutlu edebilecek birileri vardı. Ama Taehyung'un yoktu. Jimin bu eksikleri tamamlamaya çalışıyordu ve tamamlayacaktı. Omzunda ağlanabilecek bir arkadaş olacaktı onun için. Onunlayken mutlu olabileceği...
Taehyung gözlerini açtı şarkı bittiğinde. Aldığı alkışlara karşılık gülümsedi ve ayağa kalkıp hafifçe eğildi. Tekrar doğrulduğunda, kalabalığın içinde parlayan turuncu saçlı çocuğu gördü. Onun... Burada ne işi vardı? Bu kadar birbirlerini görüyor olmalarından hoşlanmıyordu. Ona aciz görünmek istemiyordu ama Jimin her yerdeydi. Ondan kaçsa bile karşılaşıyorlardı.
Gitarını duvara yasladı ve birkaç basamakla sahneden aşağıya indi. Söylemesi gereken şarkılar vardı ama ara verebilirdi. Hem de o sırada Jimin'le konuşur, ona bu konu hakkında konuşmamasını söylerdi. Fakat yaklaştığında, oradaki tek tanıdığın Jimin olmadığını fark etti.
"Tebrikler, Taehyung hyung, harikaydın," dedi heyecanlı çocuk. Onu da diğerlerini tanıdığı gibi tanıyordu. Tavşana benzeyen şirin çocukla daha öncesinde basketbol oynamışlardı.
"Bir gösteriye gideceğini söylemiştin?" dedi Jimin'e, Jungkook'a teşekkür ettikten sonra.
"Gösterisi olan arkadaşım burada. Onu kutlamak için gelmiştik ama kutlamamız gereken tek gösteri o değilmiş."
Taehyung derin bir nefes aldı. "Bu konu hakkında-"
"Biliyorum, biliyorum," diye söylendi Jimin.