"Babamla tanışmanı istiyorum."
Taehyung duyduğu bu cümle karşısında öksürük krizine girerken, Jimin elini onun sırtına koydu ve güldü. Onun bu kadar şaşıracağını bilemezdi.
"Ne-Kim-Ben-Tanışacak mıyım?"
Taehyung öksürükleri arasından kesik kesik sorduğunda, Jimin'in gülmesi daha da büyüdü. Onun bu şaşkın halini seviyordu. Önlerindeki kapıyı açtı ve Taehyung'un geçmesi için bekledi. Ders bitimine kadar onu beklemişti ve şimdi de babası ile bir akşam yemeği yiyecekti. Ona çoktan haber vermişti.
"Evet," dedi duraksamadan. Elindeki kitapları düzeltti ve ona baktı. "Eğer istemiyorsan-"
"Hayır, hayır!" dedi Taehyung bir anda. "Sadece birden bire söyleyince..."
Baba... Bu kelime onun zihninde iyi şeyleri çağrıştırmıyordu ve belki de bu yüzden, Jimin babası ile tanıştırmak istediğini söyleyince aklında binlerce kötü senaryo geçmişti. Jimin'in babası, Jimin'in hayatında önemli bir yerdeydi. Jimin babasını çok severdi. O yüzden bu konuda ona bir şey söyleyemezdi. Eğer Jimin istiyorsa... Ona uyabilirdi.
"İyi, hadi gidelim!" dedi Jimin neşeyle.
"NE? Şimdi mi?"
Jimin gülümsedikten sonra onu dirseğinden tuttu ve çekiştirdi. "Evet," dedi. "Babam evde şimdi. Seni görmek için sabırsızlanıyordu."
Taehyung yutkundu. En azından kendini hazırlasa iyi olurdu. Birden bire oluşu hiç hoşuna gitmemişti. O kadar cesur değildi.
Belki de biraz korkuyordu...
"Her şey güzel olacak," dedi Jimin kocaman bir gülümseme ile.
"Ben yanındayım."
Bu, Taehyung'un ona inanmak için ölüp bittiği sayısız andan birisiydi sadece. Her şey güzel olacak. Her şey hiçbir zaman güzel olmayacaktı ama o an Jimin'in dudakları arasından çıkan bu cümleye sıkıca tutundu.
*
"Baba~ Biz geldik!"
Jimin anahtarla kapıyı açtıktan sonra, eşi benzeri olmayan bir gülümsemeyle içeriye girdi. Taehyung kalp atışını boynunda hissedebiliyordu. Çok gergindi ve çığlık çığlığa kaçma isteğini zar zor bastırıyordu.
Sen öldün, Park Jimin.
"Babam dışarıda yemek yemeyi sevmez de," dedi Jimin ve kitaplarını rastgele bir yerlere attı. "Muhtemelen kendisi bir şeyler yapıyor şimdi."
Taehyung içeri girdi ve kapıyı arkasından kapattı. Jimin neden hiç gerilmiyordu? Bir eşcinsel olduğunu babasına söylemiş miydi? Söylemediyse de nasıl bu kadar rahattı? Nasıl kendinden bu kadar emin olabilirdi?
"Jimin! Biraz daha geç gelmeliydin!"
Mutfaktan fırın eldivenleriyle çıkan gözlüklü, orta yaşlı adam bir babadan çok anneye benziyordu. Fazla... Sevecen duruyordu ama adam Taehyung'a baktığında kaşlarını çattı.
"Sevgilinle geleceğini söylemiştin?"
Jimin gülümsedi ve biraz gerisinde kalan Taehyung'un elini tuttu sıkıca. Taehyung o sırada kapının önünden geçen biriymiş gibi ortalıktan kaybolmayı planlıyordu ama Jimin bu planları bozdu.
"Geldim. Sevgilimle tanış baba, Kim Taehyung."
Taehyung çekingen bir şekilde gülümsedi. Adamın gözlerine bakmak için çok uğraşıyordu ama dizleri titrerken ve kalbi ritmini kaybetmişken, odaklanamıyordu.