Onu bu soğukta beklemek zorunda bıraktığı için Taehyung'a küfrediyordu. Kütüphaneden her zaman çıktığı saatten itibaren 2 saat geçmişti ve Taehyung hala içerideydi. Üstelik hava çoktan kararmıştı ve kütüphanenin kapanmasına 20 dakika falan vardı.
Ne yapıyordu bu çocuk?
Karanlıktan nefret ederdi. Soğuktan da nefret ederdi. Bu ikisinin aynı anda olmasından daha da nefret ederdi!
Taehyung yanından geçip gittiğinde bir süre bun idrak edemedi. Taehyung onu fark etmemişti. Gerçi fark etse bile aynı şekilde gideceğini biliyordu. Ona git diyen kendi değil miydi zaten?
Peşinden koşturup koluna dokunduğunda Taehyung öfkeyle kolunu çekti. Jimin'in atağına şaşırmamıştı. Demek ki bunu yapacağını biliyordu. Demek ki az önce yanından geçerken Jimin'in onu beklediğini biliyordu. Öfkelendiğini hissetti.
"Şunu yapmayı kes!"
Taehyung onu umursamadan yürümeye devam ettiğinde Jimin dişlerini birbirine bastırdı. İşleri zorlaştırmaktan başka yaptığı bir şey olmadığını fark etti. Tamam, çoğu zaman kendisi de işleri zorlaştırıyordu ama bunun konuyla bir ilgisi yoktu!
"Seni pislik!"diye tısladı arkasından.
Bunu duymuştu. Taehyung ellerini iki yanına açıp ona döndüğünde yüzündeki kızgın ifade net bir şekilde görülebiliyordu. Ancak Jimin'in yüz ifadesinin onunkinden pek bir farkı yoktu.
"Pislik? Şimdi de pislik oldum demek!" Taehyung ellerini indirip ona baktı.
Jimin sırtındaki çantayı yere fırlatıp ona doğru ilerledi. "Bir şeyleri düzeltmeye çalışmama izin vermiyorsun!"
"Bir şeyleri bu şekilde mi düzeltebileceğini sanıyorsun Park Jimin?"
"Bunu yapmama izin vermiyorsun!" diye bağırdı Jimin.
"Ne? Suçlu ben miyim? Tek derdin her zaman haklı olmak değil mi zaten? Boş versene! Neden uğraşıyorsun? Bir şeyleri düzeltmekten çok mahvediyorsun Jimin!"
Jimin öfkeyle yüzünü sıvazladı. "Bana bunu söylemeyi kes! Ben bencil değilim! Eğer öyle olsaydım şuan burada olmazdım. Bana korkak diyorsun da, hislerine karşılık veremeyeceğim için korkmadın mı sen de? Bu yüzden beni suçladın! Şimdi bu yüzden bu noktadayız!"
Taehyung kahkaha attı. "Ben senden bir karşılık beklemedim! Benim hissettiklerim bana yetiyordu zaten-"
Bu kez kahkaha atma sırası Jimin'deydi. "Ya tabii. Senin hisler-"
Taehyung yumruğunu havaya kaldırıp Jimin'e doğru ilerledi. "Hissettiklerimle alakalı tek kelime etme sakın."
Jimin kendine doğrultulan yumruğa bakıp gülmeye devam etti. "Yine vuracaksın değil mi? Olmasını istemediğin şeyler olduğunda, duymayı korktuklarınla yüzleştiğinde insanlara bu şekilde müdahale ediyorsun Taehyung, değil mi?" Ona doğru yaklaştı ve Taehyung'u omzundan itti. "Vursana. Tekrar ve tekrar. Ne? Neden öyle bakıyorsun? Yapamayacaksın, değil mi? Bana değer verdiğini söylerken tek düşündüğün kendinsin! Sadece hissettiklerine önem veriyorsun! Asıl bencil olan sensin! Umurunda olduğum falan yok!" Taehyung elini indirirken Jimin onu bir kez daha itti. "Ne var biliyor musun? O boktan hislerin benim umuru-"
"Yeter!" diye bağırdı Taehyung yumruk şeklini alan eli yeniden Jimin'i hedef alırken. Ancak ona vurmamıştı. Bu vurmayacağı anlamına gelmiyordu elbet. Kendini kontrol etmekte zorlanıyordu.
Jimin ise... o kendini kontrol falan etmek istemedi.
Önce davranıp Taehyung'un suratına yumruğunu indirdi ve onun yere düşmesine neden oldu.
![](https://img.wattpad.com/cover/124004839-288-k654361.jpg)