12| Jimin yok

3.9K 444 69
                                    

Bu olaydan bir sonraki gün, aslında yapmak istediği tek şey yatağının içinde kıvrılıp boş bir şekilde duvarı izlemekken, sorumluluklarından dolayı okula gitmek zorundaydı. Okul hayatında bir ilki yaparak derslere girmedi. İş hayatında da bir ilk olarak çalışmak adına hiçbir şey yapmadı ve görevliden saklanarak kütüphanede oturdu. Sadece... Oturdu ve kitapları izledi.

Tae... Canımı yakıyorsun.

Jimin yoktu. Bunu biliyordu çünkü normalde topluluk halinde gezinmeseler bile, o beşi hep bir aradaydı ve Taehyung minik ama öfkeli olanla göz göze geldiğinde onların Jimin için birlikte olduklarını anlamıştı. Jimin'e olanlar yüzünden birlikteydiler. Taehyung'un Jimin'e yaptıkları yüzünden. Muhtemelen birbirleri ile bu sorunun çözümü için takılıyorlardı. Jungkook onu ne zaman görse yolunu değiştirmişti. Taehyung'un o öfkeden sonra, ki hala bu konu hakkında sinirliydi, yapması gereken omuz silkip umursamamaktı. Ama kendini de şaşırtarak umursamıştı.

O gün, tek iletişime geçtiği kişi Seokjin'di. Diğerlerinin aksine, en başta çekinerek de olsa onunla konuşmuştu. Ona düşünmesi gerektiğini, Jimin'in kötü olabilecek hiçbir şey yapmadığını söylemişti. Taehyung umursamadı.

Olayın üzerinden iki gün geçtiğinde, yapmadığı şeyleri yapmamaya devam etti. Derslere girmedi, çalışmadı, sadece çalışıyormuş gibi göründü. Sadece... Boş boş raflara bakarken, cebinden telefonunu çıkardı ve gelen kutusuna girdi. Daha birkaç gün önce mesajlaşmışlardı. En tepeden aşağıya, bütün mesajları okudu ve gözleri birinin üzerinde sabitlendi.

Seni bırakmayacağım.

Jungkook onu gördüğünde yolunu değiştirmeye, Yoongi onu gördüğünde kaşlarını çatmaya devam etti. Bu konu hakkında yapabileceği bir şey yoktu. Böyle bir şeyin olmasını elbette istemezdi ama o an için yaptığından pişman değildi.

Tae... Canımı yakıyorsun.

Jimin yoktu. Arabasını her zaman park ettiği yerde başka bir araba vardı. O gün bunu ondan anlamıştı. Ve yine o gün, onunla konuşan tek kişi Namjoon'du. Aşağı yukarı Seokjin gibi konuşmuştu. Doğru düşünmesi gerektiğini.. Jimin'den özür dilemesi gerektiğini... Hayır, Taehyung pişman değildi.

Olayın üzerinden üç gün geçtiğinde, iki derse girdi. Okulu birinci bitirmesi gerektiğini düşünerek yaptı bunu ama derslerde başını masaya koyup pencereyi izledi sadece. Hiçbir şey hissedemiyordu. Sadece... Seokjin'in söylediğini yapmayı hiç istememişti ama kendini durduramamıştı işte. Düşünüyordu.

Tae... Canımı yakıyorsun.

Jimin hala yoktu. Neden gelmediğini bilmiyordu. Başını kaldırdı ve soyulmuş ellerine baktı. Eklemleri yaralanmıştı ve onun eklemleri böyleyse Jimin... Derste telefonunu çıkardı ve tekrar mesajlara baktı. Kendini durduramıyordu.

Huzurlu ^-^

Aslında ilk gün olmasını beklediği şey o gün oldu. Yoongi öfkeli bakışlarının gücünü yumruğunda toplayıp, yumruğunun kesinlikle bir şakası yoktu, suratına geçirdi. Bu onu yere düşürdü ama üzerine kahve dökülmemişti. Altında bir sandalye kırılmamıştı veya... Sadece bir yumruktu işte. Acıtıyordu ama yüzü kan içinde de kalmamıştı.

Hayır, pişman değildi.

Olaydan sonraki dördüncü gün, dersi boş verdi. Girse de, girmese de hiçbir şey anladığı yoktu zaten. İş saati olmadığı için kampüste gezinmeye karar verdi. Yüzündeki kocaman morlukla birlikte. Bunu gizleme gereği duymuyordu. Yaptığından pişman değildi belki ama Yoongi bunu yaptığı için onu suçlamıyordu. Sonuçta o adam Taehyung'un yanına ilk geldiğinde Taehyung o Jimin'e bir şey diyecek diye onu dövmeye hazırlanmışken Yoongi'yi suçlayamazdı.

Tae... Canımı yakıyorsun.

Jimin okuldaydı.

Taehyung'un elindeki yaralar gittikçe göze görünürken, yüzünde kocaman bir morluk varken, Jimin'in yüzü pürüzsüzdü. Hiçbir morluk veya yara olmadan, sadece.. çok güzeldi. Taehyung eğer onun kaşının üzerindeki yara bandını fark etmeseydi, o günün elindeki yaranın ve sızlayan yanağının hayal ürünü olduğunu düşünecekti. Ama olmuştu.

Taehyung hatasından veya sonuçlarından çekinmezken, Jimin bunu gizliyordu.

Park Jimin o çok sevdiği çimlerde oturuyordu. Soğuk havadan asla hoşlanmayan çocuğun üzerinde yalnızca bir kazak vardı ve bulutların güneşi örtüyor olmasına rağmen turuncu saçları parlıyordu. Çevresindekilere gülümserken acıyla gerilen dudaklarını görebiliyordu Taehyung. Görünmese bile yarası vardı. Saklamaya çalışmasının bir anlamı yoktu, mantıklı değildi.

Taehyung taştan yolun ortasında yine gizleme gereği duymadan ona gözlerini dikmişken, çekinmiyordu. En başından beri çekinmemişti zaten. Ona bakmaktan hiçbir zaman çekinmemişti. Yaptıklarından ve sonuçlarından pişman olmazdı genelde. Hala değildi. Eğer onları gerçekten Jimin söylediyse, bu kadar aşağılık biriyse, pişman da olmayacaktı zaten.

Çok da küçük olmayan küçük Jungkook Jimin'i gördüğünde koşarak yanına gitmiş ve aynen küçük bir çocuğun bir süper kahramana olan hayranlığı gibi, ona hayran hayran gülümseyip sarılmıştı. Bunu izledi. Hoseok ve Namjoon zaten Jimin'in yanında oturuyorlardı. Ardından Seokjin ve Yoongi'yi gördü. Seokjin çevresine bakmadan ilerledi ve çimlere, Jimin'in yanına oturdu ancak Yoongi yolun yarısında durdu ve Taehyung'a baktı. Taehyung gözlerini çekmedi. Ondan korkmuyordu veya yaptığından utanç duymuyordu. Ama diğerleri Yoongi'yi ve onun baktığı kişiyi fark ettiklerinde Taehyung tekrar Jimin'e baktı. Saçına veya yüzüne değil. Gözlerinin içine baktı.

Jimin başını eğdi ve güldü.

Bu Taehyung'un kaşlarını çatmasına ve ceplerine koyduğu ellerini yumuk haline getirmesine neden oldu. Jimin neden gülüyordu? Nasıl gülebilirdi? Alay eder gibi... Taehyung öfkelendiğini hissetti. Zaten bütün bunların sebebi Jimin'in alay etmiş olması değil miydi? Taehyung'la alay etmesi değil miydi?

Ayaklarını zorlukla hareket ettirdi Taehyung. Öyle sinirlenmişti ki... Ama bu defa farkındaydı. Bu öfke Jimin'e değildi. Bu defa kendisine öfkelenmişti. Onu bu kadar umursadığı için kendisine öfkelendi. Nefret ediyordu tekrar. Her şeyden. Herkesten.

Kendisinden.

*

*

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Wings of Freedom |vmin| ✓  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin