"Hyung, ben de seninle gelebilir miyim?"
Jimin yüzüne sahte bir gülümseme yerleştirip Hoseok'a baktı. Derse girmeyi canı hiç istemiyordu ve Hoseok'un yaptığı şey o an çok ilgisini çekmişti.
"Yani... Boş vaktin varsa demek istedim. Derse girmek istemiyorum ve hem belki bana bir iki hareket gösterebilirsin."
Okula tekrar gelmeye başlamasının üzerinden yaklaşık 1 hafta geçmişti. Bu süre zarfında etrafa gülümseyerek önceki gibi davranmaya çalışmıştı. Bu zordu. Bu konu hakkında hiç konuşmamış hatta düşünmemişti bile. Düşünmek de istemiyordu zaten. Kendine düşünmek için fırsat tanımamıştı ve derse girmeyip de bu tip şeylere yönelmemek için kafasını dolu tutmalıydı. Bir şeyler yapmalıydı ve dans etmek oldukça mantıklı görünmüştü gözüne.
"Eğer senin için de bir sorun yoksa... Bir yerin ağrımıyor mu?"
Bu sorunun üzerine Jimin'in yüzündeki gülümseme soldu. Ağrıyordu ve bu sadece bedeninde değildi.
"H-hayır," dedi tekrar gülümserken. Yüzü gerildiği için canı yanıyordu. "Hayır, bir yerim ağrımıyor. İyiyim ben, neden olmayayım ki?" dedi paranoyakça. Hoseok'un ona inanmadığı ne kadar belli olsa da, o da gülümsedi ve başını salladıktan sonra kolunu Jimin'in omzuna attı.
"Benim dolabımda yedek kıyafetler olacaktı. Sana temel birkaç hareket gösteririm."
Onlar büyük binanın koridorunda ilerlemeye başlarken, Taehyung onları gördü. Turuncu saçını hemen tanımıştı. Zaten bir haftadır o orada olsa da, olmasa da onu görüyordu zaten. Kendine engel olamayarak peşinden gitti.
Günlerdir düşünüyordu.
Ona sormak istiyordu. Yapıp yapmadığını değil. Yaptığından emindi. Neden yaptığını sormak istiyordu. Neden onca şey söylenmişken aralarında, Jimin böyle bir şey söylemişti?
Seni bırakmayacağım.
Teknik olarak o yapmasa bile, buna neden olmuştu. Sözünü tutamamıştı işte. Taehyung Jimin'e en başından beri güvenmemesi gerektiğinin bilincindeydi. Hep bu yüzden uzak durmuştu işte. İnsanları bu yüzden sevmiyordu. Bu yüzden ona göre hiç kimse sevgiyi hak etmiyordu. İnsanlar bir kez büyüdüklerinde masumiyetlerini ve iyi niyetlerini kaybederlerdi. Taehyung dahil.
Onlar dans pratik odalarına girdiklerinde Taehyung kendinin durmasına izin vermeden peşlerinden girdi. Kapıdan girince sol tarafta küçük bir oda vardı. Soyunma odasıydı. Biraz ilerleyince sağda ayna kaplı pratik odaları kalıyordu. Hoseok direkt pratik odasına girerken Jimin soyunma odasına girdi ve kapıyı aralık bırakıp bir dolabı açtı. Taehyung bunu görebiliyordu. Onu buraya kadar takip etmişti ama şimdi ne olacaktı?
Jimin'in arkası dönük olduğundan neyse ki yüzünü göremiyordu. Ancak daha sonra Jimin üzerindeki kazağı çıkardı. Taehyung onun üst vücudunu ilk defa görmüyordu ama sırtındaki kabuk bağlamış yaraları ve morlukları ilk kez görüyordu.
Bunlar...
Tae... Canımı yakıyorsun.
Jimin üzerini değiştirdiği için kollarını havaya kaldırmıştı ve acı dolu bir ses çıkardığında Taehyung yutkundu. Bir de Jimin'i yaralarını kapatmakla mı suçlamıştı?
Asıl Jimin, bu yaralar için Taehyung'u suçlamalıydı. Aynısını yapmalıydı. Daha fazlasını yapmalıydı. Üzerinde bir sandalye kırabilirdi, burnu kırılana kadar yumruk atabilirdi. Taehyung bir şey söylemezdi. Onu durdurmazdı bile. Ağlamıştı. Taehyung Jimin'i dövdüğünde, Jimin ağlamıştı. Bu elbette darbelerin sertliğinden falan değildi. Canı yandığı içindi ama fiziksel olarak değil. Taehyung tekrar düşündü.