37| kelebek

2.5K 330 106
                                    

Bts- Butterfly

"Çikolatamı nasıl yersin?!"

Kapının dışından dahi gelen kızın sesi Jimin'i güldürdü. En azından o Taehyung gibi şok içinde değildi. Atlatmış ya da görmezden gelmiş gibi duruyordu. Zile bastıklarında, kapıyı Jungkook açtı. Taehyung'u görünce de önce gülümsedi ve ardından ona sarıldı.

Taehyung buna şaşırdı çünkü pek sarılma insanı sayılmazdı. Çok insana sarıldığı da söylenemezdi. Baştan aşağıya kanla kaplı olmasına rağmen bu küçük çocuk ona sarılabiliyordu. Ellerini onun sırtına doladı onu gerçekten hissettiğinde. Arkadaşlıkları gözlerinin yanmasına neden olacak kadar güzeldi.

İçeri geçtiklerinde gürültünün nedenini anladılar.

Hoseok'un karnına oturan kız, onun yakalarından tutmuş, onu sarsıyordu.

"Çikolatamı yedin, onu benim için Kurabiye almıştı!"

"Hey, hey, onu öldürürsen sana kim penguen dansı yapacak?" Yoongi kızı koltukaltlarından tutarak kaldırdığında, Iseul ona direnmedi.

"Çok lezzetli görinüyordu," diyerek kendini savundu Hoseok. "Çikolatanı herkesin ulaşacağı bir yerlere koymamalıydın."

Iseul ona kaşlarını çatarak bakarken, içeri girenleri gördü. "TaeTae! Geldin!"

Kız koştu ve onun karnına sarıldı. Taehyung'sa donakaldı çünkü ondan bunu beklemiyordu. Suçlanmayı, daha kötüsü nefret edilmeyi bekliyordu. Iseul'ün gözleri önünde... Yıkadığı ellerinde kanı hissediyordu. Kanın kokusunu hissediyordu. Midesi bulanmaya, gözleri yanmaya başlamıştı.

"Iseul, hadi Tahyung hyungu bırak da temizlensin. Gel birlikte aşağıdaki markete gidip daha çok sevdiğin bir şeyi alalım ve Hobie hyungun gözleri önünde ye."

Jungkook'un önerisine karşılık Iseul ona doğru sekerek gitti. Jimin de bu fırsatla Taehyung'u yatak odasına çekti ve kapıyı da kapattı.

"Gördün mü?" dedi fısıltıyla. "Senden nefret etmiyor. Hadi, Tae. Biraz gülümse."

Taehyung ruhsuzca yerinde dururken, o bu duruma üzülmekten başka bir şey yapamıyordu. Onu mutlu edemiyordu. En kötüsü de buydu zaten.

Onun elini tuttu tekrar ve banyoya sürükledi. Taehyung yapacak gibi görünmüyordu çünkü. Kapıyı kilitlediğinden emin olduktan sonra ona döndü ve onun ceketinin fermuarını açtı.

"Belki de bu bir başlangıçtır," dedi Taehyung. "Belki de böyle olması gerekiyordu. İpler bir gün zaten kopacaktı."

"Evet," diyerek ona hak verdi Jimin, ceketin kollarını sıyırırken. Bu kan kaplı her şeyi atacaktı. Taehyung'un bunlara ihtiyacı yoktu. "Ancak senin düşündüğünün aksine, her şey güzel olacak. Babamla ilgili kesin olarak bildiğim en net şey, her şeye çözüm bulduğudur. Ona güveniyorum ve bu yüzden içim rahat Tae. Senin de öyle olmalı." Onun tişörtünün eteklerinden tuttu ve yukarıya kaldırdı. Taehyung da yardımcı olmak için kollarını hareket ettirince, tişörtü tamamen çıkardı.

"Bilmiyorum, Jimin. Bir düğümle bağlanmışım gibi bu hayata, aksini düşünemiyorum. Karışık kablolu kulaklıklar gibi. Çözüyorsun ama her zaman karışmaya devam ediyor."

Jimin, ellerini onun kemerine götürdüğünde gülmeye başladı. "Nasıl bir benzetmeydi o öyle?"

Taehyung da cılız bir şekilde onun gülüşüne eşlik etti. "Bilmem. Karışan kulaklıklardan nefret ederim de."

"Ah, ben de." Onun kemerini ve pantolonunun düğmesini açtığında, Taehyung  ellerini onunkilerin üzerine koydu.

"Sen istersen içeriye geç," dedi Taehyung. Jimin'se yalnızca omuz silkti. Onun daha fazlasına karışılmasını istemediğini düşünerek küvetin suyunu ayarladı ve tıpayı takıp dolmasına izin verdi.

Wings of Freedom |vmin| ✓  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin