Herkesin yatakları hazırlanmıştı. Len ve Seji tek yatıyorlardı. Lavey ,Hisa ile Alan ise Elena'yla birlikte.
Seji, Elena'yı odasına yerleştirdikten sonra kendi odasına çıktı. Odası ön taraftaki havuza bakıyordu. Üstünüdeki T_shrt'ü çıkarttı, at kuyruğu topladığı saçındaki siyah tokatı çıkarttıp saçlarını geriye attırdı.
Biraz nefes almak için balkona çıktı. Balkon yeterince büyüktü, yıldızlar ve ay tam ihtişamı ile gözüküyordu, bu güzel manzara içini ferahlaştırmıştı.
Derin bir nefes aldıktan sonra dirseklerini balkonun parmaklarına yasladı.
"Bu işi kabul etmekte iyi mi yaptım?" diye düşündü kendi kendine. Temiz havayı içine çekti. İçeriye girmek için haraketlenmişti ki, havuzun başında yerde biri olduğunu fark etti. Balkon'un parmaklıklarına biraz daha yaklaşıp hafifce sarktı. Gördüğü şey ise, pek te şaşırtıcı değildi, yatan kişi'nin Hisa olduğunu gördü. Yine aynı kıyafetleriyle buz gibi betonun üstünde yatıyordu.
Seji kaşlarını çattı, cidden bu kız'a uyuz olmuştu. Elinden gelse onu şu an öldürürdü. Bu kız'ın yanında güvende olmadıkları tartışılmaz bir gerçekti.*****
"Günaydın millet!" diye bağırarak içeriye girdi Robert. Seji, çoktan sabah kahvesini hazırlamış içiyordu. Elena, Alan ile ilgilenirken bir yandan Lavey'e bakıyordu.
"Biraz geç kalmadın mı?" dedi Lavey. Ardından dolaptan çıkardığı gazozu, kafasına dikti.
"Evet, evet kusurumu maruz görün. Eee anlaştınız mı?" diye sordu, ardından masaya oturdu. Bir kaç saniye sonra, kendilerine hızla yaklaşan ayak sesleri bir ordu gibi odaya girdi. Bu gelenler Robert'ın korumalarıydı.
Girdikleri gibi Patronlar'ının yanına gittiler.
Robert onları hiç aldırmadan etrafına bakındı,
Boğazını temizledi, kimse kendisini aldırmayınca konuya girmenin yapılacak en iyi şey olduğunu düşündü.
Tam ağzını açacakken, merdivenlerden aşağı uykulu bir şekilde inen Len ile göz göz geldiler. Len, gözlerini yumup tekrar açtı,
"Artık seni gördüğüme şaşırmıyorum Robert." dedi ve Elena'ın sabah'ın erken saatlerinde kendisi için hazırlamış olduğu kahveye doğru yürüdü. O her zaman kendisine yapılan kahveleri soğuturdu.
"Sana da günaydın Len. Tam konuya girecektim ki.....Hisa...Hisa nerde?"
Dedi, Gözleri etrafta Hisa'yı arıyordu.
"O deliden bize ne?" dedi Len, soğumuş kahvesini yudumlarken.
Lavey güldü, Hisa'nın nasıl biri olduğunu bilse bunu demeye korkardı. Bu tepkisi Len'i kızdırdı.
"Komik olan ne?" diye çıkıştı. Merdivenlerden aşağı neredeyse sürüne sürüne gelen Hisa, konuşmaları hiç aldırmadı.
Odaya geldikten sonra iki elini de havada çırptı.
"Günaydın tatlişler!!!" diye bağırarak güldü.
Robert, Hisa'yı görünce ister istemez gülümsedi.
Seji, Hisa'ya baktı. Üzerinde siyah sütyen vardı, kapşonluda giymişti ama önü tamamen açıktı, altında ise kısa siyah bir şort.
"Günaydın." dedi Lavey. Hisa, kendisine günaydın diyen tek kişinin yanına doğru gitti. Garip bir şekilde yürüyordu ve durmadan gülüyordu.
"O kıyafetlerin sence de biraz kısa değil mi?" diye sordu Elena, tabi ki bu kıza sorulacak en saçma soruydu.
Hisa güldü, elleriyle Elena'nın üstündekileri işaret etti.
"Bence....sen giyinişine dikkat etmelisin, Lavey'in bu tarz giyinişten hoşlandığını düşünmüyorum." dedi ve göz kırptı.
Elena kıpkırmızı olmuştu, kaşlarını çatarak yere baktı.
"Neyse, neyse. Gelelim konumuza değil mi?" diye araya girdi Robert, bir kaç dakika sonra çıkacak kavgayı önlemek İçin. Herkes Aynı anda Robert'a baktı.
Robert dosayları çıkarttı, tam beş tane dosaya vardı. Ellerini dosyanın üstünde gezdirip ilk dosyayı aldı ve havaya kaldırdı.
"İşiniz, dosyalarda yazan eşyayı alıp bana getirmek. " dosyanın ilk sayfasını açtı. Herkes Yavaşca Robert'ın yanına yaklaştı. Seji, korumanın çaprazına geçti, Elena ve Alan yan yana duruyordu. Lavey, Gülümseyerek Elena'nın yanına geçerken, Hisa Len ve Seji'nin ortasına girdi.
Dosaya'nın sağ üst köşesinde adamın resmi vardı. Alt kısmında ise bütün bilgileri.
"Dernakss şeker fabrikaları'nın sahibi, ayrıca Yan Holdinglerin mirascısı Mark DERNAKSS."
Seji Dosyayı eline aldı, adam 40 yaşlarında kumral, siyah gözlü biriydi. Hisa ayaklarının üstünde uzanarak Seji'nin elindeki dosyaya ardından Seji'ye baktı.
"Ne şeker adam demi?" dedi ve güldü. Seji Hisa'ya bakarak kaşlarını çattı.
"Tabi....bayağı şeker adamdır." diye araya girdi Robert. "Bu adamdan almanız gereken şey..." sözünü tamamlayamadan,
"Bir kolye. Çok değerli bir kolye olmalı."
Dedi Seji. Robert'ın sağında olan koruma onlara bakıp sinsice güldü.
"Evet çok değerli. Orada bütün bilgiler yazılı. Size bir bil...." Hisa, kapşonlusunun cebindeki silahı almasıyla, Robert'ın sağındaki korumayı tam anlından vurması bir oldu. Herkes olduğu yerde dona kalmıştı. Koruma kanlar içinde yere düştü.
Seji bile korkmuştu çünkü mermi tam önünden geçmişti, bir çok kez insan öldürmüştü ama Hisa'nın mermis'in onu teğet geçmemesi an meselesiydi.
Alan korkudan Elena'nın arkasına saklandı, Lavey bile şaşırmıştı. Robert kendini toparlayıp Hisa'ya baktı.
"Bu sefer....ne gibi bir sebebin var Hisa? Gerçekten merak ediyorum çünkü bu 7. Korumam." dedi, herkes Hisa'ya bakıyordu. Hisa güldü,
"Canım istedi." dedi ve silahı kapşonlusunun cebine tekrar koydu. Lavey, hiç etkilenmemişti çünkü bunlar onun için fazla 'doğal'dı.'
"Adamı öldürdün!" dedi Elena, endişheli bir şekilde. Hisa yüzünü buruşturdu hemen sonra alaycı bir ses tonuyla,
"Pardon, senin bir KATİL değilde bebek bakıcısı olduğunu unutmuşum tatlım." dedi ve güldü.
Len şu an Hisa'yı boğazlamak istiyordu.
"Diyecek birşey bulamıyorum Hisa. Bana bir koruma borçlusun." solundaki korumasının kulağına birşeyler fısıldadı. Adam, hemen Hisa'nın başından vurduğu korumayı yerden Kaldırdı ve sürükleyerek dışarıya çıkarttı. Hizmetliler korka korka ellerindeki bezlerle yeri kirleten kanları silmeye koyuldular. Robert derin bir nefes aldı,
"Bir bilgi demiştin Robert." diye araya girdi Seji, sonradan Hisa'nın bu davranışının nedenini anlamıştı.
"Huh...hatırlattığın iyi oldu. Mark, gerçekten fazla pinti. Parasını neredeyse hiç harcamaz. Ama her pazartesi gittiği bir bar vardır. Ki muhtemelen bu barın neresi olduğunu biliyorsunuz."
Lavey araya girdi, "Tank506"
"Evet." diye başıyla onayladı Robert. Bu bar, içkilerin ve fahişlerin en ucuz'a satıldığı yerdi. Pinti bir adam için bulunmaz bir iğmet gibi. Robert üstünü düzelttikten sonra ayağa kalktı.
"Yapacağınız tek şey o kolyeyi bana getirmek. Ha bu arada, Adamımız moskova tatilinde bir ay sonra geri dönecek, söyleyeyim dedim, İyi şanlar." dedi ve ayakkabı'nın mermer zeminde çıkarttığı ses eşliğinde odadan çıktı.
"Ana odaya geçelim. Orası daha geniş." dedi Elena, ve Alan'ın yardımıyla odadan çıktı. Herkes bu fikri mantıklı buldu. Lavey, Alan ve Elena'nın arkasından gitti. Len söylenerek odadan çıkarken Hisa tam arkasından gidecekti ki Seji Hisa'nın bileğini sıkıca tuttarak kendine çekti ve kaşlarını çattı,
"Bir daha, böyle birşeyi asla yapma." dedi gayet ciddi bir şekilde. Hisa güldü,
Seji'ye yaklaşarak kulağına doğru uzandı.
"Haklı olduğumu biliyordun." diye fısıldadı. Seji, Hisa'nın bileğini bıraktı ve Hızla odadan çıkacakken Hisa o sözleriyle onu durdurdu.
"Neden buradasınız? Bu sorunun cevabını biliyorsun demi tatlım. Bunu iyice düşündükten sonra böyle şeyler konuşalım olur mu?" dedi ve Seji'nin önünden yürüyerek odadan çıkarken ona göz kırptı. O gülüşü, odanın duvarlarında yankılanıyordu.
Seji durakladı, o haklıydı. Buraya gelmesinin bir nedeni vardı.....bu bir hataydı. Büyük bir hata, bir kaç dakika kendince düşündü. Herkesi....kardeşlerini koruyabilecek miydi? Bunu başaracak kadar güçlümüydü? Len için endişhelenmiyordu, ama Elena ve Alan. Alan'a söz vermişti. Onu koruyacağına dair....Elena, Elena ise tamamen korunmaya muhtaçtı. Robert'ın dediği gibi bu ikizler gerçekten Tehlikleliydi, ve her an kardeşlerinin öleceği düşüncesi beynini kasıp kavuruyordu. Güçlü olacaktı. Güçlü olmak zorundaydı.*****
"Bildiğiniz gibi adamımız pinti. Ve, bundan yola çıkarak pahalı bir bara gitmiş olma ihtimalini düşünemeyiz." dedi Lavey.
"Neden bar üzerinden yola çıkıyoruz?" diye sordu Elena. Lavey, Elena'ya baktı.
"Çünkü, elimizde olan en iyi bilgi bu." Hisa, dosyaya baktı, bir kaç dakika gözg gezdirdikten sonra hızla Lavey'in yanına gitti ve kulağına bir kaç şey fısıldayarak güldü, ardında hemen yerine oturdu.
"Çok harika bir plan'ınız var sanırım." dedi Len, alaycı bir şekilde. Lavey güldü.
"Evet, harika bir planımız var. Hisa, benim hiç görmediğim bir şeyi gözüne kestirdi." dedi ve dosyayı ortaya attı.
"Bu adamın 3 tane çok güvendiği koruması var." dedi sinsice gülerek. Len, şimdi anlamıştı,
"Ve o korumalar artık biziz." dedi, Hisa, gözlerini ayırmadan kendisine bakıyordu. Bunu fark edince göz kırptı, Len hemen kafasını çevirdi.
"3 koruma, Lavey, Len ve ben. Planınız bu değil mi?" dedi Seji, Lavey evet der gibi kafasını salladı.
"Elena, Alan ve Hisa'ya ne olacak?" dedi,
"Onu da düşündüm. Elena ve Alan bizim içerideki habercilerimiz olacak. Biz koruması olarak yanında olacağız ama içerideki en ufak kıpırtı bile bizim için önemli. O yüzden, onların büyük bir rolü var." dedi, Elena bu fikri Beğenmişti. İlk defa bir işe kendisi de katılıyordu. İster istemez sevinmişti, ama Seji'nin endişhesini gözlerinden okuyabiliyordu. Len, ise çok meraklı görünüyordu. Alan ablası gibi sevinmişti.
"Ya Elena ve Alan'ın kimliği ortaya çıkarsa?" diye Sordu Seji, iyice emin olmak istiyordu.
"Bu kadar endişhelenme Seji, biz orada olacağız. En ufak olayda....."
Gözleri garip bir şekilde açıldı ve gülümsedi. "Onları öldürürüz."
"Peki ya Hisa?" dedi Len, Hisa güldü.
"Benimkisi.........süpriz.....!" diye bağırdı. Seji kaşlarını çattı.
"Süpriz? Cidden mi?!" Dedi kızgınlıkla. "Biz burada," işaret parmağıyla dosayayı göstererek, "canlarımızı ortaya koyuyoruz ve sen bize süpriz diyorsun?! Ciddimisin?!" diye çıkıştı Len,
"Sizi...temin ederim ki şaşıracaksınız." dedi Lavey.
Seji araya girdi, sesi kızgın çıkıyordu,
"Size nasıl güvenebiliriz ki?"
"Güvenemezsin. O yüzden kendini korumaya bak."
Seji kızdı,
"Ben bu planı kabul etmiyorum." diyerek reddeti,
"Bence olur. Mantıklı bir plan ve kimsenin kimseye güvenmesi gerekmiyor. Sonuçta bu iş bitene kadar organize bir şekilde çalışmamız gerekecek."
Lavey, Elena'ya baktı,
"Hem güzel hem zeki," masaya dirseklerini dayadı, "insan daha ne isteyebilir ki?" diyerek Elena'ya göz kırptı, gülmsedi. Len, cidden sinirlenmeye başlamıştı. Lavey, kim oluyordu ki Plan'ı kendi kendine kararlaştırıyordu?!
"İyi o zaman, o haklı Seji. Endişhelenmemiz gerekmez." Seji, emin olamıyordu. İstemsizce geriye yaslanıp derin bir nefes aldı.
"O zaman yapacak tek bir şey kaldı, kurbanımızın Moskova tatilinden gelmesini beklmek."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Öl Yada Öldür
RandomAralık ayı'nın 16'sı bütün her yer kırmızıya boyanmış bir halde, hava soğuk ve üstümde sadece yırtık bir kumaş parçası var vücudum buz tutmak üzere..... gözlerim loş ışığa alışmışken ameliyat masasına sıkıca bağlanmış bileklerimi kurtarmak için can...