Robert;
Bu iyi olmadı. Bu hiç iyi olmadı. Kötü haber tez yayılır derler ya...bu kadarını beklemiyordum. Sadece iki günde, Hisa'nın ölümünü ben hariç bütün dallamaların duyduğuna inanamıyorum.
Derin derin nefes aldım.
Ölmesi gereken son kişi Hisa iken, bu adam neden onu öldürdü ki?! İşlerim de aksayacak.
Hızlı adımlarla villaya girdim.
Sessizlik sağır edermişcesine etrafa yayılmıştı.
Koca villanın duvarlarında, yankılanan tek şey benim ayak seslerimdi.
Geniş holden, salona girdim. Girdiğimde, pek de şaşırtıcı olmayan bir manzarayla karşılaştım. Her yer yerle bir olmuştu. Cam kırıkları, kanepeler hep yerdeydi.
Alan, Elena'nın kucağında öylece duruyordu. Elena, ise olanlardan pek memnun gibi değildi.
Len, dağılan eşyaları toplamaya Çalışıyordu ama bir an ne yaptığını biliyormuş gibi boş boş duvara baktı.
Seji ve Lavey salonda yoktu.
Ben odaya girince herkes bana döndü.
Hafiften gülmeye çalıştım
"Benim, değerli çalışanlarım nasılmış bakalım?" bu, sorduğum en saçma soru olarak tarihe bile geçebilirdi.
Len bana ters ters baktı. Elena cevap vermedi bile,
"Defol şuradan moruk." dedi en sonunda Len.
"Hadi ama olanları ben de biliyorum....ve inanın çok üzgünüm." diye yalan söyledim.
Cidden o deli için üzülecek vaktim yok Ama, baya işime yarıyordu....bu benim için zaman ve para kaybı...
Kimse cevaplamadı, Len yerdekileri toplamaya Elena ise Alan'ın başını okşamaya devam etti.
Ben mi bunları anlamakta zorluk çekiyorum bilmiyorum ama.....
Onları ben tanıştırdım. 18 yıl sonra birbirlerini tekrar görebilsinler diye. Ve şimdiden bu kadar bağlandırlar mı?
Neyse neyse, benim Seji ve Lavey'i bulmam lazım.
Olabilcekleri en mantıklı yere doğru adım adım yaklaşmaya başladım.
Kırık camdan dışarıya dikkatli bir şekilde çıktım.
Lavey ve Seji tam yan duvara sırtlarını dayamış oturuyorlardı.
Lavey'in etrafında bir sürü bira şişesi vardı. Beni gördükleri zaman, hiçbirşey yokmuş gibi bakınmaya devam ettiler.
Onların yanlarına gittim ve yere oturdum,
"Ne var? Ne istiyorsun?" diye sordu Seji. Duygusuz ve soğuk bir ses tonuyla.
Boğazımı temizledim.
"Hisa'nın ölü-"
"Kapa çeneni." dedi Lavey.
Şu velet.....anlaması lazım. Ne kardeş sevgisiymiş be?!
Katilsin sen! Yüzlerce insanı öldürürken canın yanmadı da şimdi mi üzülüyorsun?!
Neyse ki şu an sakin olmalıyım.
"Tamam tamam, adamlarımı...Hisa'nın cesedeni aramaları için görevlendirdim."
Tabiki öyle birşey yapnadım. Zaten ölmüş, cesedine ne gerek var.
Bir kaç dakika sessizlik oluştu,
"Aslında onu aramalardan sonra yeni işin-"
"Diyeceklerin bittiyse bizi yanlız bırak."
Diyerek sözümü kesti Seji.
Cidden bunları anlamıyorum. Habire habire o burunlarını böyle saçma işlere sokarlar.
Ellerimi birbirlerine birleştirip yavaşca ayağa kalktım.
"Eee, iyi o zaman. Ben gideyim."
Onlar benin aldırmazken olabildiğimce hızlı bir şekilde oradan ayrıldım.
Tam koridordayken telefonumu çıkarttım Ve "adam"'ı aradım.
Bu sefer fazla ileri gitmişti?! Amacı neydi bunun! Ben bu görevlerde onların işlerini zaten bitirecektim. Cidden, bu adam beni öldürüyor.
18 yıl önce de aynı hataları yaptı, 18 sonra da hala aynı hataları yapıyor.....artık akıllanması gerektiğini düşünmüyor değilim.****
Erika;
Şu iki gündür. Onda değişik birşeyler olduğunu sezebilsemde tam olarak ne olduğunu saplayamıyorum. Ama..ama artık herşeyi anladım. Bu olayların hepsini anladım, onun amacını anladım....ama bu....çok zalimce...o ve öbür adam....çok zalimce davranıyor.
"Bunun bir nedeni vardı değil mi?!"
Bana baktı. Bakışları buz gibi soğuktu. Sanki, benim konuşmamı bekliyor gibiydi...
"Neden bahsediyorsun?"
"Onlardan, hepsinin bir amacı vardı!" dedim, geriye kalan son cesaretimi toplayarak yutkundum, " Asıl...asıl plan onları kaçırmak ve ya öldürmek değildi demi?!"
Adama bana döndü. Biraz fazla ileri gittiğimi düşünüyordum ama geri dönüş yapmayacaktım. Ben....ben onlara zarar gelmesine izin veremem.
18 yıl boyunca onları hep izledim. Elimden geldiğince onlar için çabaladım. Onlar beni fark etmese bile....ben hep onları izliyordum.
Onlar bilmese de bile, benim en iyi arkadaşlarımdılar.
"Bak canım, Böyle saçma saçma konuştuğun zamanlar seni hiç anlamıyorum. Açıkça söyle."
Dedi ve biraz da olsa bana yaklaştı.
Yutkundum, şu dakikadan sonra söyleyeceğim şeyler onu kızdıracaktı.
"H-hepsi bir oyundu..asıl amaç ne Hisa'yı öldürmek ya da Alan'ı kaçırmak değildi. Baştan beri tek...tek plan'ın Carla'yı işin içine sokmaktı...."
Güldü. Tam aksi tepkiler veriyordu.
Gülmekten öte...kahkahalar atıyordu.
"Sen...sen ne akıllı kızsın öyle."
Korkuyordum.
Bilmiyorum, bu adamın hislerini saplamak imkansız....
"Neyi planlıyorsun?"
Dedim bütün cesaretimi toplayarak.
Gözlerimden korku akıyordu ama, yine öğrenmeliydim!
"Bu...sadece bir oyunun başlangıcıydı Erika. Benim tek yaptığım, bütün oyuncuları oyuna sokmak oldu."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Öl Yada Öldür
RandomAralık ayı'nın 16'sı bütün her yer kırmızıya boyanmış bir halde, hava soğuk ve üstümde sadece yırtık bir kumaş parçası var vücudum buz tutmak üzere..... gözlerim loş ışığa alışmışken ameliyat masasına sıkıca bağlanmış bileklerimi kurtarmak için can...