-1 ay sonra-
Lavey, Seji ve Len koruma kıyafetlerini giydikten sonra arbaya bindiler, Len kulağındaki cihazı düzenledi. Herkes'in içinde az da olsa endişhe vardı. Özellikle de Seji'nin Elena ve Alan'ın o lanet barda tek başlarına olması biraz da kendisini suçlu hissetmesine neden oluyordu. Ama o deli kız haklıydı, buraya iş için gelmişlerdi. Ve herkes bunu kabullenmişti, rahatlamaya çalıştı her nerden bakarsan bak Elena zeki bir kızdı.
"Herşey hazır değil mi?" diye sordu Len, Lavey'e bakarak. Lavey kafasını salladı. Şu bir ayda Lavey'ye bayağı alışmıştı. Ama Hisa bazen onu delirtiyordu, bazen ise....herneyse. Günleri oldukça eğlenceli geçiyordu. Hele ki o akşam Hisa'nın balkondan havuza atlaması. Ödü kopmuştu, hem de o zaman havuzun tam başında duruyordu. Gerçekten'de akıl kârı değildi. Ama, ondan nefret ettiğini söyleyemezdi. Yaklaştıklarını fark edince kafasındaki düşünceleri temizledi, ilk operasyon'un iyi olmasını umuyordu. Bir de Hisa'nın sözde 'süpriz''ini.
Lavey, bara yaklaştıkca rahatlıyordu. Umarım Hisa'ya birşey olmazdı. Hoş onun için endişheleri yersizdi ama o lanet günü hatırladıkça endişhe onu ölmekten beter yapıyordu. Hatırladıkça, o pişmanlık tekrar tekrar kalbinde, beyninde tekrarlandıkça içinde kalan son yaşam kırıntılarıda onu terk ediyordu....yok oluyordu.
Ama Hisa, bu zamana kadar herşeyin hakkından gelmeyi başarmıştı. Evet, tam anlamıyla herşeyin. Arbanın hafif tıkırtısı bir kaç metreye kadar yavaşladı.
Seji bir metre sonra arabayı durdurdu.
"Hepimiz nasıl davrancağımızı biliyoruz değil mi?" diye sordu Seji, Ardından elini kulağına götürdü ve cihazın dügmesine bastı,
"Elena? Beni duyuyormusun?" diye sordu. Herkes, olabildiğince sakindi. Elena'nın sesi kısık geliyordu. Kimseye belli etmeden konuşmak zordu, hele ki öyle iğrenç bir barda bulunuyorsan.
"Evet, evet Duyuyorum Seji."
Elena'nın sesini duymak Seji'yi rahtalatmıştı.
"İçerisi nasıl?" diye sordu.
"İyi, Admamımız geldi. Korumalar birazdan dışarıya çıkmak üzere." dedi. Seji, Lavey ve Len'e işaret verdikten sonra arabadan çıktılar. Hava, hafif soğuktu. Dolunay her yeri aydınlatırken burunlarına dolan şarap kokusu miğdelerini bulandırmıştı. Barın önünde durdular. Etraf fahişelerle doluydu. Her biri kendini satmaya çalışıyordu. Ne kadar da acınası bir pislik. Korumlar barın yanındaki duvara yaslanmış sigara içiyorlardı. Lavey gülümsedi, Etraf tenhaydı, aslında tenha değilde, etraftaki fahişeler onları pek aldırmazdı. Şu da bir gerçekti ki, burası pek tekin bir bar değildi. Hoş, bir bar ne kadar tekin olabilirdi ki? Kimin ne halt yediği pek umurlarında olmuyordu. Len ve Seji barın arkasından adamların yanlarına dogru gittiler. Lavey, gülümseyerek adamlara doğru yaklaştı.
"Hey, iyi akşamlar beyler." dedi Lavey, üç korumada birden ona döndü.
"Ne?" korumalar bir anda neye uğradığını şaşırdı. Lavey, önde duran korumaya kafasıyla vurduğu gibi koruma kendini yerde buldu, diğer ikisi tam Lavey'e saldıracakken Len ve Seji arkadan gelip iksine de yumruk patlattılar. Korumlar acı içinde yerde kıvrılırken, Lavey belinden çıkarttığı iğnelerdeki uyuşturucuları korumalara hızla enjekte etti. Onlar daha ne olduğunu anlamadan takım elbiselerindeki yaka kartlarını alıp kendi yakalarına taktılar. Bir kaç saniye sonra korumlar tamamen bayıldı, İki üç kişi, bir an onlara baksa da korkularından tekrar işlerini'in başlarına döndüler. Çünkü biliyorlardı ki polis buraya gelse hiç birşey yapamayacaktı.
"İyi işti." dedi Lavey üstünü düzelterek.
"Umarım, Hisa'nın süprizi işimize yarar." Dedi Len, 'süpriz' kısmını vurgulayarak. Takım elbisesi'nin yakasını düzeltikten sonra içeriye doğru yürümeye başladılar.****
Elena ve Alan, gördükleri ilk boş masaya oturdular. Heryer sarhoş ve Fahişe doluydu. İçeri'nin kokusu pek iç açıcı değildi, ölmüş karga leşi gibi kokuyordu. Elena bundan iğrendi, ama yapacak birşey yoktu. Hem ilk defa bir operasyonda bulunuyorlardı, Lavey'in yüzünü kara çıkartmazdı. Alan, ablası'nın yanında gayet özgüvenli duruyordu. Girerken, Garson'un zoruyla sipariş verdirtiği sade sodası gelmişti. Bu bardaktan soda içmek İstemiyordu bile. Bir an önce işmiz son bulsa da buradan gitsek diye Düşündü. Alan, herkesin kör noktasında duruyordu. Tabiki korkuyordu ama yıllarca, abilerine ve ablasına yük olmaktan başla bir işe yaramamıştı. Sakin olması gerekiyordu. Lavey, Seji ve Len koruma kılığında içeriye girmişti. Seji her zaman ki gibi karizmatik ve yakışıklı gözüküyordu. Len ise heyecanlı gibi duruyordu ama bu takım elbise ona çok yakışmıştı. Elena, bir an Lavey ile göz göze geldi, o An sanki kalbi bir atak yapmıştı, tüm hüclerleri Lavey'e odaklanmıştı.
Tanrı her kulunu özenle yaratmıştı ama az önce kapıdan içeriye bir rüzgar etkisi yaratıp giren mavi gözlü canlıya ap ayrı bir işcilik sarf etmişti. Aferin tanrıya, bu sefer hakikaten muazzam bir işcilik çıkartmıştı. Git gide ona alıştığını fark etti, hiçbir alışkanlık bu kadar güzel olamazdı.
"Abla?" diye araya girdi Alan, bir an dünyanın toz pembesi tekrar o pis bara dönüştü.
Elena hemen kardeşine döndü,
"Efendim Alan?" dedi
Alan, bay Mark'ın yanına geçen abilerini izledikten sonra ablasına döndü.
"Yok birşey, sadece dikkatini dağıtmak istemiştim." dedi imalı bir ses tonuyla.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Öl Yada Öldür
RandomAralık ayı'nın 16'sı bütün her yer kırmızıya boyanmış bir halde, hava soğuk ve üstümde sadece yırtık bir kumaş parçası var vücudum buz tutmak üzere..... gözlerim loş ışığa alışmışken ameliyat masasına sıkıca bağlanmış bileklerimi kurtarmak için can...