Bende ona duvarda asılı gitarını gösterdim.
"Çalıyor musun.'' Bana bakan koyu gözleri gitara kaydı.
"Çok fazla değil.'' İnanmıyorum gibi kaşlarımı kaldırdım.
"Çok iyi çalmadığın bir aleti yanında bulundurmazsın.'' Bu seni tanıyor havalarımda nerden çıkmıştı.
"Oradakiler resim malzemeleri değil mi? Resimde mi yapıyorsun?'' Çok soru sordun diyecek şimdi.
"O konuda gitardan daha iddialıyım.'' Kesin iddialıdır. Yapmadığı bir şey var mı acaba? Gözlerimi devirmemek için kendimi zor tuttum.
"Hiç yaptığın bir resmin var mı? bakabilir miyim?''
"Var ama evde, burada yok.'' Dedi. Bu cümlesi benden bir şeyler almıştı. İçimin yandığını eksildiğimi hissettim. Boğazımda oluşan yumruyu yutkunarak göndermeye çalıştım.
"Ne oldu iyi misin?'' hayır gibi başımı salladım. Nefes almada zorluk yaşıyordum. Kendime o kadar kızgındım ki ağlamamak için direniyordum. Avuç içlerime batan tırnaklarımın verdiği acıyla gözyaşlarım akmaya başladı.
"Yoruldun mu? Ayakta fazla mı durdun? Uzan biraz.'' Kucağına alıp beni yatağa yatırdı.
"İyiyim, tamam iyiyim'' Yanımda oturmuş gözümden akan yaşları siliyordu. O bunu yaparken daha çok ağlamak, bağırarak ağlamak, hıçkırarak ağlamak geliyordu içimden. -Var ama evde, burada yok- Onun evi burasıydı. Başka bir yerde başkalarının olduğu evi vardı. Neden böyle düşünüyorum? Kendime anlatamıyorum. Yaman'ı başka evde istemiyorum, onun evi burası başka ev yok.
"İyiysen neden ağlıyorsun? Bir şey mi?'' hatırladın kelimesini söyletmeden başımı hayır anlamında salladım.
"Derin Allah aşkına, neden durmuyor o zaman bu yaşlar?'' Bu sözlerinde üzüntü vardı. Benim için üzülen Yaman'ı daha fazla üzmek istemedim.
"Yanıma uzanır mısın?'' Saçımı yüzümden çekti. Kollarını bana dolayarak yanıma uzandı. Başımı göğsüne çekti. Onun kokusu ve kolları arasında ağlamam durmuştu ama iç çekmelerim durmuyordu.
"Sen baş belasısın, bunu biliyorsun değil mi?'' başımı biliyorum gibi salladım.
"Kabul ediyorsun yani'' dediğinde tekrar başımı evet anlamında salladım. Kendini geri çekip yüzüme baktı. Bende başımı göğsünden kaldırarak iyi olduğumu anlasın diye hafif gülümseyerek,
"Senin baş belan'' dedim. Oda bana gülümseyerek,
"Evet benim baş belam'' dedi. Biraz daha göğsüne bastırarak daha sıkı sarıldı. Benim ihtiyacımın bu olduğunu biliyordu. Daha sıkı sarılıyordu. Minnetle gözlerimi kapayıp içimden teşekkür ettim.
"Benim güzel şarkı söyleyen baş belam. Benim Çok ağlayan baş belam. Benim güzel gözlü baş belam. Benim kızaran baş belam. Daha sayayım mı?'' Huzur veren bu mırıldanmaları çok hoşuma gitti.
"Senin güzel gözlü baş belan, bu hepsinden güzeldi'' dedim. Başım tam çenesinin altında duruyordu, öpmesini hissettim.
"Benim güzel gözlü baş belam'' bu sözleri tekrar söylediğinde daha çok sokuldum göğsüne doğru. O da beni daha sıkı sardı. Benim... diyordu her cümlesinin başında, o bilmiyordu ama ben zaten onundum, oda benim...
Uzun süre öylece yattık. Ben uyumadım ama Yaman uyuyordu. Nefesi düzenliydi. Uyanmasın diye kafamı kaldırmadım. Bu halimizi, benim diye başlayan her cümlesini unutulmazlar listeme kazıdım. Ömrümün sonuna kadar unutmayacaktım. Burada yaşadığım hiçbir anıyı unutmayacaktım. Hatta daha fazla anı biriktirmek, dışarda birlikte yapacağımız mangal anısını da yaşamak istiyordum. Birlikte çok anımız olsun istiyordum. Hastanede ya da hatırlayacağım hayatımda bunları hep hatırlayacaktım. Yaman hala uyuyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DERİN
Misteri / ThrillerKatran karası kuyu diplerinden kaçarken, büyük bir okyanusun azgın soğuk sularına düşünmeden dalmıştım. Zamanda yolculuğu hatırlatan, boyut değiştiren hayatımdaki tek fark; çalıp oynamayı öğrenmiştim ama yüzme bilmiyordum... Yüreklere dokunan bir ya...