1. Gün: "Telefondaki Ses"

3.7K 256 200
  • İtfaf edildi Elif Toptaş
                                    

Merhabalar. Bu benim ilk hikayemdi, yayınladığım zamanlar ise 2014-2015 civarı idi. 2018 yılında, kurguyu tamamen değiştirerek tekrar yayınladım. 2020 yılında ise ufak değişiklikler yaptım ve taslaktaki yayınlayacağım diğer kitap ile birleştirerek kendime ait bir evren yarattım. Önceki yorumlar ilk versiyondan kalma olduğu için kafanız karışmasın. Bu versiyonu çok fazla severek yazdım, yazıyorum. Size de iyi okumalar diliyorum!

Bu konuyu seçmemin sebebi, fiziksel şiddet gören insanlara ve yaşadıklarına dikkat çekmekti. Seçil'in geçirdiği travma ve dört yıldır konuşamaması da bunun en güzel örneğiydi. Seçil'in Temmuz gibi bir arkadaşı olduğu için çevresinde kimse dalga geçmiyor olabilir ama bu durum, diğerleri için geçerli değil. Etrafında dalga konusu olan bir sürü genç var. Umarım, ne demek istediğimi anlamışsınızdır ve umarım anlatımımla hissettirebilmişimdir.

Telefonda konuştukları süreyi göstermek amacıyla bölümleri bir süreliğine gün sayısı olarak paylaşacağım. ❣️

Başlama tarihinizi buraya bırakabilirsiniz!

"Hayallerin parçalanmış, her parçası ruhuna saplanmış. Dikmeye çalışmışsın her birini ruhundan söke söke. Bu bir veda değil, sakın pes etme. Zaten hayaller bu yüzden ölürmüş Peri Kızı, kırılanların yerine yenilerini koyabilelim diye."

•

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

SESİNE AŞIK OLDUM

1. Gün: TELEFONDAKİ SES

〰️

"Bana en büyük hayalinizi anlatın."

Psikoloji öğretmenimiz Burcu Yaman hayal kurmakla ilgili bir şeyler anlatıyordu ben de dinliyormuş gibi yapıyordum.

Neydi ki hayal kurmak? Niye gerçekleşmeyen hayaller kurardık ki zaten? Küçüklüğümden beri kurduğum her hayali avuçlayıp parçalayan, kırıntıları saklamama bile izin vermeden çöpe atan bir babam vardı benim. Hayal kurmam için izin bile verilmiyordu bana.

Olmayacak şeyler için çırpınmayı uzun süre önce bırakmıştım ben. Her hayalim kolumdaki bir morluğa tekabül ediyordu. Gittikçe daha çok acı veriyordu bu yüzden bir süre sonra vazgeçiyordum.

"Sen ve o pespaye hayallerin, buradan defolup gideceksiniz!" derdi babam eve içkili geldiği her gece. Pespaye kelimesinin anlamını öğrenmiştim daha on dört yaşındayken. Ona hayallerimi anlatmayı bırakmıştım ilk söylediği zaman. O günden beri konuşmuyordum kimseyle, hatta annemle bile. Babam soru soruyordu, ben ses çıkarmıyordum. Ben konuşmayınca babam daha çok vuruyordu bana. Ağlamaktan başka hiçbir şey yapmıyordum. Yine dayak yiyordum.

Suskun KalplerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin