12. Bölüm: "Yüreğe Düğümlenen İpler"

1.1K 80 397
                                    

Merhabalar, su gibi akıp giden bir bölüm yazdım. Ben yazarken de çok zevk aldım, umarım siz de okurken aynı zevki alırsınız. Başlamadan önce beğenmeyi ve bol bol yorum da yapmayı unutmayın lütfen.

Multimediaya, kitap için hazırladığım tanıtım videosunu bırakıyorum. İzleyip, bana destek olursanız da sevinirim.

İyi okumalar!

~

"Kırmızı ip mi, siyah ip mi? Hangisi daha çok acıtıyor yüreğini? Söyle bana Kupa Kızı, bu korkunç acıdan kurtarabilmem için seni, bana teslim edecek misin kendini?"

SESİNE AŞIK OLDUM | 12. BÖLÜM
"Yüreğe Düğümlenen İpler"

 BÖLÜM"Yüreğe Düğümlenen İpler"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

~

Ben başımı hiç belaya sokmamıştım. Küçük bir çocukken bile yaramazlık yapmaya iznim yoktu benim. Hep kurallara uymalı, hep terbiyeli olmalı ve asla ailemin sözünden çıkmamalıydım. Babam öyle tembih etmişti bana ben de öyle yaptım. Yapmazsam eğer, vücuduma izlerini bırakıyordu, öyle bir vuruyordu ki yaralarımı kanatıyordu, kabuk bağlayanları tekrar tekrar koparıyordu. Yaramazlık yapmamaya mecbur bırakılmıştım ben.

Fakat bir kere, çok kızdı babam bana. Sırf muzlu süt içebilmek için kuralları çiğnedim bir kere. Babam onaylamadan bir şey yaptım ve böylece babamı çok kızdırdım. Muzlu süt en sevdiğim şeydi, her gördüğümde beni kurtulmak istediğim geçmişe götüren şeye dönüştü şimdi.

Önümde bir çanta dolusu paketin içinde uyuşturu olması muhtemel tozlar dururken, tam anlamıyla sınırlarımın dışına çıkmıştım. Çantanın benimle bir ilgisi yoktu, bana bir şey olmayacaktı belki ama birilerinin kesinlikle başı belaya girecekti. İçimdeki ses Ege ya da Görkem olmamasını istiyordu çığlık çığlığa ancak onu benden başka kimse duyamıyordu.

Ben bu çantalarla ne yapacağımı bilemediğim sırada, mekanın boş olmasına şükrediyordum. Biri görüp de polisi arayabilirdi. Tıpkı normal bir zamanda olsaydık, benim de yapacağım gibi. Kafamı kollarımın arasında alıp kendimi sakinleştirmeye çalışırken şu an en son ihtiyacım olan sesi duydum. "Sen burada ne halt ediyorsun?"

Doruk, sinirlendiğinde koyu maviye dönüşen gözlerini gözlerimden ayırmıyordu. Üç adımda yanımda biterek tepemde dikilince, yerden kaldırıp masaya koyduğum spor çantasını fark etti. İçindekiler yaklaşılmadığı sürece görünmüyordu. Gözleri sonuna kadar açılırken çantayı bir hışımla eline aldı. "Bu neden burada lan? Seçil, sen ne yapıyorsun bu çantayla?"

Suskun KalplerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin