Merhabalaaaar! :D bu bölümü (saat olarak) erken yayınladım sanırım. :D çünkü bunu söylemeliyim ki bu bölümü dün bitirdim. Ama yayınlayamadım. Bugün de sizi bekletmek istemiyorum. Yorumlarınız için sabırsızlanıyoruuum. Sizi seviyoruuuum. <3 Kucak dolusu sevgileeeeeer!!! Ayrıca multimedia erkek ama siz onu Mags'in çığlıklarından biri olarak şeedin. .s.s.s
@gizemOD : yorumunu her okuduğumda kahkaha atıyorum :D yaparken görmedim :Dd:Dd:D süpersiiin. yorumun için tekrar teşekkür ederiiiim. <3 <3 seni seviyoruuum <3 <3 <3
Öptüm çook.
Hatırlatma:
''O iyi olacak değil mi?'' dedi Alisa ve sesi titredi.
O ağlamaktan nefret ederdi. Ağlamanın güçsüzlerin işi olduğunu söylerdi.
''Evet, o çok daha iyi olacak Alisa. Olmak zorunda.'' dedi Katherine.
''Ne yapacağız peki?''
''Bilmiyorum, belki de onu kısa bir süreliğine rehabilitasyona göndermeliyiz.'' dedi Katherine zorlukla.
İşte bu - abartısız bir şekilde söylüyorum - kafama sert bir cisimle vurulmuş etkisi yarattı.
Hızla yataktan kalktım ve ani kalkışım yüzünden bir baş dönmesi yaşadım. Sonuç olarak birkaç dengesiz adım attım. Ama sonunda kapıya vardım. Elime geçen ilk bibloyu aldım ve duvara fırlattım. İrkildiler ve bana baktılar.
''Be deli değilim! Rehabilitasyona gitmeyeceğim! Oraya gidecek biri varsa o da sizsiniz! Beni hiçbir yere gönderemezsiniz!''
-------------------------------
Sırtımdan bıçaklanmış gibi hissediyorDum. Böyle bir şey yapmayı nasıl düşünebilirlerdi?! Beni rehabilitasyon merkezine göndermeyi nasıl düşünebilirlerdi?! Ben deli değildim! Sadece sevdiğim adam baba olacaktı ve nişanlısıyla evlenmek zorundaydı. Sadece artık yaşamamın bir anlamı yoktu. Sadece buydu. Ne kadar basit bir şeydi değil mi? Rehabilitasyon merkezine gitmeye gerek yoktu.
Elime aldığım küçük fili duvara fırlattım. Sebastian yanıma gelip kollarımdan tuttu. Çırpındım. Onun dokunduğu yerlere sanki bıçaklar batıyordu. Bunun sebebi de geçirdiğim krizdi!
''Bırak beni Sebastian! Bırak!'' diye gürledim.
''Maggie lütfen, sakin olmak zorundasın.''
Hayır, hayır sakin olmak zorunda değildim. Kriz geçirmem gayet normal bir şeydi. Buna hakkım vardı. Çünkü ağır problemler yaşıyordum.
''Hayır! Zorunda değilim! Sakin olmak zorunda değilim.''
Boğazıma o kadar çok ağrıyordu ki. Sesim artık çok ince çıkıyordu. Kesiliyordu. Buna rağmen sesimin çıkması için bağırıyordum.
Artık içimdeki ateş dışında bir şey hissedemiyordum. Canım çok yanıyordu. Bir daha mutlu olamayacaktım, bunu biliyordum. Hissedebiliyordum. Çok yanıyordu içim. Onun babası olması gereken çocuğun annesi ben olmalıydım. Eve geleceği zaman kapıyı açan kadın ben olmalıydım. Yatağını paylaşacağı kadın ben olmalıydım. İşten çıktığı zaman eve yorgun gelince benim yemeklerimi yemeliydi. Öpeceği kadın ben olmalıydım. Karım diyeceği kadın ben olmalıydım. Çocuğumuza birlikte elbiseler almalıydık. İsim konusunda tartışabilirdik bile. Bahçemize çocuklarımız için küçük bir oyun parkı kurabilirdik. Onları izlerdik ve birbirimize bakıp gülümserdik daha sonra kolunu omzuma dolayıp beni kendine çekerdi ve alnıma uzun bir öpücük kondururdu. Daha sonra başım onun huzurlu omuzundaki yerini alırdı. Biz çok güzel bir aile olurduk.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
They Don't Know About Us
FanfictionOna sahip olmak dünyanın en güzel duygusuydu. Evleneceğim adamdı o. Beni benden alan bir sesi vardı bir de. Benim hayalim onunla evlenmekti, onun hayali ünlü olmak... Başardı. Artık çok ünlü bir grubun üyesi. Ama bana verdiği söz? Hani geri dönecekt...