Bradford - 2010
''Maggie, konuşmamız gereken bir konu var. Buluşabilir miyiz? –Zayn.''
Zayn Malik, hayatımın anlamı olarak adlandırabileceğim erkek... Onunla bir senedir beraberdik.
Bugün de buluşmak istiyordu. Onu çok bekletmemek için hızlıca giyinip evden çıktım. Zayn ile o kadar güzel bir ilişkimiz vardı ki. Bizi yakıştırmayanlar, eleştirenler de yok değildi tabi. Hatta çevremizdeki birçok insan bunu yapıyordu ama bunu ikimizde umursamıyorduk. Tamam, çoğunlukla o umursamıyordu.
Bizim bir parkımız vardı ve biz genellikle o parkta buluşuyorduk.
Evet, oradaydı. Bankta oturmuştu. Yanına gittim ve oturdum.
''Selam.'' dedim ve yanağına öpücük kondurdum.
''Selam.'' dedi.
''Neymiş bakalım konuşmamız gereken konu?''
''Mags, X Factor'e kabul edildim.'' suratı düşüktü.
Evet, X Factor'e başvuru yapmıştı ve kabul edilmeyi çok istiyordu. Ben de çok istiyordum. Ben her zaman onun fark edilmeye değen bir sesinin olduğunu düşünürdüm.
''Ciddi misin?! Bu çok güzel bir haber! Neden suratın düşük ki?''
''Mags, X Factor'de sevgili kabul etmiyorlar. Eğer X Factor'e katılırsam ayrılmak zorunda kalacağız.''
Tamam, işte bu kötü olan haberdi. Hadi ama Mags, sırf ayrılacaksınız diye hayallerinden vazgeçmesine izin mi vereceksin, dedim kendi kendime. Hayır, hayır. Bunu kabul edemezdim. Zain Malik o yarışmaya katılacakti.
''Zayn... sen ve sesin fark edilmeyi hak ediyorsunuz. Git, biliyorum geri geleceksin.''
''Gitmeyeceğim Mags, seni bırakamam.''
Ellerimi tuttu.
''Zayn benim yüzümden böyle bir şansı kaçırmana izin veremem.''
''Ben kararımı verdim, gitmeyeceğim.''
Elimi yanağına götürdüm ve gülümsedim.
''Gideceksin, X Factor'ı kazanacaksın ve bana geri geleceksin. Sana inanıyorum.'' dedim.
''1 yıl Mags, gelecek yıl bugün yine burada olacağız. Geri geleceğim.''
X Factor'e katılmak onun hayaliydi. İçten içe gitmek istiyordu. Bende onaylayınca ikna olmuştu zaten.
Bradford - 2013
''Maggie kalksan iyi olur!'' bu ses Alisa'nın sesiydi.
Dün gece ağladığım için gözlerimdeki rimeller birbirlerine yapışmıştı. Gözlerimi zor da olsa açabilmiştim.
''Ne oldu Alisa?''
''Az önce ablan aradı. Annenle konuştu! Londra'ya gidiyorsun!''
''Ne?! Neden?''
Hayır hayır hayır ne Londra'sı? Ben Londra'ya falan gitmeyecektim. Hem neden gidecektim ki?
''Ablan bir müzik okulu bulmuş. Piyano eğitimine orada devam edeceksin ve istersen ikinci bir enstrüman seçebilirmişsin!'' Alisa benden daha heyecanlıydı. Aslında ben hiç heyecanlı değildim bile.
Müzik okulu mu? Bu beni biraz düşündürmüştü doğrusu. Piyano çalmak benim için her şey demekti. Ama Londra olmak zorunda mıydı?! Londra ne demekti?! One Direction demekti! One Direction ne demekti?! Zayn demekti! Şimdi diyeceksiniz ki Londra küçük bir yer değil, Zayn'le karşılaşma ihtimalin ne kadar olabilir ki? İşte orada benim şansım giriyordu devreye. Oraya gider gitmez havaalanında Zayn'le çarpışacabileceğime bile inanıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
They Don't Know About Us
أدب الهواةOna sahip olmak dünyanın en güzel duygusuydu. Evleneceğim adamdı o. Beni benden alan bir sesi vardı bir de. Benim hayalim onunla evlenmekti, onun hayali ünlü olmak... Başardı. Artık çok ünlü bir grubun üyesi. Ama bana verdiği söz? Hani geri dönecekt...