14 - Gökyüzü

222 18 13
                                    


14 - Gökyüzü

Ben gökyüzü olmak için fazla küçüktüm o ise deniz olmak için fazla kırılgan..
Ben sevmek için fazla yaralıydım, o ise gitmek için fazla korkak.
Ben katil olmak için fazla cesurdum o ise fazla vicdanlıydı..
O fazla maviydi, ben fazla karanlık..

Yollarımız bir parti de kesişti, benim kaçmak istediğim, benim değişmek istediğim gün kesişti..
O ise, o gün kötü bir adam olmak için çıkmıştı yola, vicdanını susturmak isteyip, omzuna hep bambaşka yükler yükledi..

Şimdi ikimizde karşı karşıya oturmuş birbirimize bakıyoruz, ikimizin de elleri bacakların üzerinde, gözleri gözlerimde, karşı sandalyeden bana bakıyor.

Gözleri güven mi veriyordu, yoksa hala sorguluyor muydu ?

Etraf sessiz değildi aslında, arkadaki polis telsizleri, bağıran anneler, kafaları bir milyon gençler, tuhaf olan o ya, onun gözlerine bakınca sanki etraftaki bütün sesler yok oluyordu, herkes görünmez oluyordu gözümde.

Emre en son benimle görüldüğü için, beni sorguya almışlardı, Emre'nin ölü bedeni hala bulunamamıştı, Emir'in gözleri hala bendeydi, sorguya çekilmiştik..
Onlara saçma sapan bir hikaye anlatıp çıkmıştık, içerdeki avukatın çıkmasını bekliyorduk..

''Yorgun görünüyorsun..'', dedi yorgun ses tonuyla, içerden biri çıktı, gözleri adamı buldu, sonra tekrar bana baktı

''Güzel birşey söylesene'' dedi

Biz bu kadar farklıydık işte, genelde böyle durumlarda kız kendini kötü hisseder ve erkek ona güzel şeyler söylerdi, sorun şuydu ki, bu hikayede kötü ve acımasız olan bendim

Ben bunun için eğitilmiştim, 'polislere yakalanma, yakalanıyorsan, ifadesiz ve masum görün'

''Birazdan evde olursun'' dedim ifadesizce

''Ben evde olmak istemiyorum'' dedi düz bir sesle, gözleri yine bir başka bakıyordu

Gözleri güven mi veriyordu, yoksa hala sorguluyor muydu ?

''Artık evine dönmelisin Sarkın, kendi evine, ailene'' dedim hala ifadesiz bir sekilde

''İnsanın ailesi, kan bağı olan mıdır ?'', diye sorduğunda, ona dikkatle baktım, ''Belki de bir avuç topraktır senin ailen, bir kaç yağmur damlasıdır, bir kaç rüzgar uğultusudur.''

''Belki de sadece bir çift gözdür'' dedim

Gülümser gibi oldu, sonra kendini toparladı, içerden avukat çıktı, ikimiz de ayağa kalktık.

''Ne oldu ?'', diye sordum hemen, avukat önce Emir'e sonra bana baktı, ''Serbestsiniz'' dedi gülümseyerek

''Iyi eyvallah'' dedim ve kapıya doğru ilerledim, ''Sarkın gel, seni ailene götüreyim o zaman", Emir sessizce peşime takılırken, cep telefonumu çıkartıp bir mesaj attım, Emir'in arabasına bindim, yolcu koltuğuna oturup önüme baktım, Emir de yavaşça beni takip edip sürücü koltuğuna oturdu.

Kemerini taktı, kemerimi taktım, anahtarı ona uzattım, anahtarı elimden alıp, arabayı çalıştırdı, "O anahtarı hangi ara aldın cebimden" dedi el frenini indirerek

"Çocuk oyuncağı" dedim omuzlarımı silkerek, göz göze bile gelmeden, gaza bastı, "Yolculuk nereye ?" Dedi, sesinde alaycı bir hava vardı

"Sen ilerle, ben sana söyleyeceğim" dedim

"Bak gece uyuyamadım zaten, sabah sabah nereye gidiyoruz ?" Dedi

Bütün geceyi karakolda geçirince gece uyuyamaması çok normaldi

Boşluk (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin