"DÜĞÜN"

13.5K 291 166
                                    

Ne zamandan beri kendi mutluluğumu düşünmeyecek kadar umursamaz oldum?

Ya da ne zamandan beri gülümsemelerim sahteden oldu?

7 yıl... 8 yıl...

Hayır, tam 10 yıl oldu.

10 yıl içinde o kadar çok şey değişiyor ki.

İnsanlar, duygular, davranışlar...

Ama belki de en çok ben değiştim şu 10 yılda.

Peki, şimdi ne yapıyorum?

Annemin yerini alacak yeni cici annemi bekliyorum bir de onun benim yaşarımda olduğunu bildiğim sevgili oğlunu.

Ah! Kimin umurunda. Yarım saattir şu iğrenç şarkıların çaldığı kafe de oturmaktan sıkıldım ama buna rağmen hala ortalıklar da kimse yok. Sonunda dayanamadım ve kulaklıklarımı takıp telefonumdan en sevdiğim şarkılarımdan birini açtım. Giydiğim hırkanın şapkasını da kafama örtünce babama gerekli mesajı verdim. Rahatsız edilmek istemiyordum.

Çok geçmeden kulağımdan kulaklığımın çekilmesiyle kaşlarımı çatıp babama baktım. Eliyle karşıyı gösterirken "Tanıştırayım bu Mine, bu da oğlu Alaz."

Oturduğum yerden kalkıp babamın beni tanıtmasını izledim "Bu da kızım Doğa."

Oldukça bakımlı gözüken esmer saçlı kadın elini uzatıp "Tanıştığıma memnun oldum" diyince istemesem de mecbur olduğum için bende elimi uzattım ama konuşma gereği duymadığımdan yerime oturdum.
Oğlu denen çocuğa bakmamıştım umurumda da değildi zaten.

Kulaklığımı geri takacakken babamın ikaz dolu öksürmesi ile ne demek istediğini anladım ve telefonumu kapatıp cebime soktum ama ne olursa olsun onlarla ilgilenmeye hiç niyetim yoktu. Bu yüzden de ellerimle ilgileniyormuş gibi yapıp tırnaklarımla oynadım. Bir kaç konuşmanın ardından babamın beni dürtmesiyle ona baktım. Dinlemediğimi belli edercesine kafamı sallarken babam "Diyoruz ki okullar açılmadan düğünü yapalım. Siz ne düşünüyorsunuz?" diye sorduğunda omuz silkip "Fark etmez" dedim. Babamın bakışları benden ayrılıp Mine denen kadının yanında bir yere sabitlenince baktığı yerden kalın ve tok bir erkek sesi geldi "Bence de" diyen kişiye baktığımda az önce bakmaya tenezzül etmediğim abim olacak kişiye baktım.

Mükemmel bir yüze ve duruşa sahip olduğu etraftaki ona bakan kızlardan bile anlaşılıyordu. Çene yapısı o kadar güzeldi ki kıskanabilirdim.

Bakışlarımı ondan çekmeme sebep olan onun da bana bakması olurken ani bir refleksle önüme döndüm. Son gördüğüm ise sırıtan yakışıklı bir yüzdü.

2 Hafta Sonra...

Tertemiz bir hayatın hayallerinde saklı olan beyaz şimdi benim üzerimde cansız ve uyumsuz bir şekilde duruyordu. Evet o gün bugündü.

Düğün Günü.

Beyaz ince tülleri ve bel kısmında dantel işlemeleri olan elbise üzerimde emanet gibi duruyordu. Kulağıma taktığım siyah kulaklıklar da her ne kadar konsepte uymasa da kulaklarımda yer alıyordu. Ne olursa olsun onlardan asla vazgeçmem.

Oturduğum koltuğa yayılırken elbisemin kırışabilme olasılığını umursamıyordum. Kolumdan dürtülmem ile kapalı gözlerimin tekini açıp bunu yapan kişiye ölümcül bakışlarımı yolladım.

"Tören başlıyor kalk hadi." diyen Alaz'a karşı göz devirdim. Aman ne tören!

O odadan çıkarken bende kır düğünü olduğu için başıma müzik dinlerken çıkarttığım papatya tacını geri taktım. Kapıdan çıkıp heyecan içinde bekleyen Mine ve babamın beni süzen bakışlarıyla karşılaştım. Babam beni görür görmez sarılınca ilk başta şaşkınlıktan karşılık vermesem de sonradan ürkekçe sarıldım. Heyecan içinde gelen halama karşın dikkat kesildik. "Hadi, müstakbel gelin ve damat tören başladı" dediğinde ben babamın koluna Aras da annesinin koluna girince bahçeye doğru yürüdük. Gelin ve damat'ı gören insanlar alkış yağmuruna başlayınca babama baktım. Her ne kadar istemesem de babamın mutlu olmaya hakkı var ve ben buna karşı gelemezdim ama ne olursa olsun ona sormak istediğim şeyleri soracaktım bugün.

ÜVEY ABİM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin