«13»

3.6K 291 95
                                    

"Ah, rezil oldum." dedim sandalyeden sarkan ayaklarımı sallayarak. Soo Min halime güldü. "Seni görmezden gelmeyeceğini söylemiş, hala rezil oldum diyorsun!"

"O ter kokusunu kimse görmezden gelemezdi, inan bana!" Abim söylenmeme ofladı. "Abinin yanında eski sevgilin hakkında nasıl böyle rahat konuşabiliyorsun, anlamıyorum hiç."

"Tavsiyene ihtiyacım var çünkü. Bana ne yapmam gerektiğini söyle ki onu yapmayayım," dediğimde karşılıklı olarak birbirimize dil çıkarttık.

"Aklıma gelmişken," diye araya girdi Jung Hwa. Deminden beri abimin hazırladığı yemekleri yemekle meşgul olduğundan konuşmamıştı.

Abimin en yetenekli olduğu konu yemek yapmaktı. Gerçi başka yeteneği yoktu bence.

"Eun Kyung noonayla neden kavga ettiniz?" Abim, Jung Hwa'nın sorusu üzerine bana döndü. "İyi hatırlattın! Kızım bana neden Eun Kyung'un seni kovduğunu söylemedin?!"

Soo Min ve Jung Hwa şaşkınlıkla bana döndü. "Bize, bizi özlediği için döndüğünü söylemişti!" Mahçupça gülümsedim. "Özlemiştim zaten, ama gelmemin sebebi Eun Kyung unninin beni istememesiydi."

"Bana önceden söylemeliydin!" diyen abimin masadaki koluna dokundum. "Ben onu anlıyorum, eviniz zaten küçük. Eğer bu yüzden kavga ettiyseniz özür dile, geri dön ve barışın."

O kadını sevmiyordum, evet. Ama abim seviyordu. Önemli olan da buydu. Kafasını kaşıdı. "Geri döneceğimi sanmıyorum, boşanacağız."

Hepimizden şaşkınlık dolu sesler yükselirken ilk konuşan Soo Min oldu. "Eun Kyung unniyi sevmiyorum ama bu biraz ani bir karar olmamış mı?" Abim omuz silkti. "Onu tanıyamıyorum artık. Hye Ji'yi nasıl kovabilir?! O olay daha yeni olmuştu ve benimle olmaya ihtiyacı vardı!"

O olay dediği annemin ölümüydü. Bunu düşünmemek için kafamı hızla salladım. "Bunların bir önemi yok, artık hepsi geride kaldı. Birbirinizi seviyorsunuz siz."

"Artık onu sevdiğimi düşünmüyorum," diye mırıldandı. "Bana Leo'yu birilerine vermemi ya da sana geri göndermemi söyledi. Karşı çıktığımda da bütün sevdiklerimi bir evde mi toplayacağımı söyleyip kızdı. Seni kovduğunu da o arada ağzından kaçırdı." "Böyle birine aşık olduğuna inanamıyorum hyung," dedi Jung Hwa kocaman gözlerle.

"Hayır, yani ondan daha güzelim! Daha anlayışlı ve daha yetenekliyim! Neden yine de onunla evlendin ki?!" Soo Min'in şakayla karışık kızarak söylediği bu sözler ortamın gerginliğini atarak hepimizi kahkahaya boğdu.

"Üzgünüm, Soo Min. Bir liseliyle çıkamazdım. Ama artık liseli değilsin, değil mi?" Abim ona bakıp göz kırptığında Jung Hwa'yla birbirimize bakarak öğürmeye başladık.

-

"Neymiş bu kadar bomba olan haber?" dedim telefonun diğer ucundaki Chanyeol'a. "Henüz şirkete gitmemiş olmalısın. Gitseydin haberin olurdu," dedi heyecanla.

"Ya! Oppa merak ettirme de söyle artık!" Telefondan uzak bir iç çekiş duyuldu. "Film çekmiyoruz, Chanyeol! Hye Ji, beni dinle." Baekhyun'un sesini duyunca kaşlarımı çattım. "Hoparlör mü açık?" "Evet," diye bir ses yükseldi Chen'den.

"Haberi söylemeyecekseniz şirkete gireceğim. Bahçede dikiliyorum on dakikadır!" "Hayır!" diye bağırdı Chanyeol. "Ben söyleyeceğim!" Ofladım. "Söyle o zaman!"

"Sizin şirketinizden bir idol ile bizim şirketimizden bir idol çıkıyormuş!" Baekhyun'un haberi söylemesi üzere Chanyeol'dan duyulan sinirli bir çığlık ile belli belirsiz gürültüler duyuldu. "Chanyeol, Baekhyun'u kovalamaya başladı. Ben devam edeceğim," dedi Chen rahatça. Merakla sordum. "Kim oldukları belli mi oppa?"

Stajyer Kampı || KaiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin