Kim Jongin bey neden bize acımıyorsunuz böyle selfie mi olur 😭
****Yaklaşık on dakikadır ben yemek yerken beni izleyen Jongin'e döndüm. "Bana bakmaya devam edersen nasıl yiyebilirim ki?!"
"Burada senden başka bakabileceğim bir şey yok, benim suçum ne?!" Dediği şeye güldüm. Haklıydı.
"Ah, bu arada," diye söze girdim tekrar. "Siz çıkış yapmak üzeresiniz, bu kariyerini kötü etkileyebilir. Bizimkiler dışında kimse bilmesin, tamam mı?""Neyi bizimkiler dışında kimse bilmesin?" Gözlerimi devirdim. "Sevgili olduğumuzu işte!" Sırıttı. "Biliyordum, sadece duymak istedim. Ve haklısın. Kimseye söylemeyelim."
Neredeyse tamamı bitmiş olan tepsimi masaya bırakarak kalktım. "Biraz daha çadırda kalırsam öleceğim, dışarı çıkalım mı?" O da bunu dememi bekliyormuş gibi ayaklandı.
Dışarı çıktığımızda bizimkilerin bir masada toplanmış sohbet ettiğini gördüm. Kaynaşmaları beni mutlu etmişti. Yanlarına ilerlerken aniden önümde beliren Tae'yle adımlarımı durdurdum. Durduğumu fark etmeyen Jongin ise bana çarptı.
"Selam!" dedi neşeyle. Tae'nin en iyi özelliği buydu sanırım, onu sürekli gülerken görüyordunuz.
Karşılık vermek için ağzımı açmıştım ki Jongin benden önce konuştu. Konuşmadan hemen önce ise elimi tutumuştu. "Selam, biz sevgiliyiz."
-
"Gerçekten mi Jongin? Gerçekten bunu yaptın mı? Saklayacağız demiştik!" Tae'yle olan kısa konuşmamızın bitiminden itibaren onu azarlamaya başlamış, arkadaşlarımızın anlamsız bakışlarını umursamadan devam etmiştim.
"Bir şeyleri anlamamak tarzım değil, neden bahsediyorsunuz siz?" Kris'in bıkmış bir tavırla söylediklerine Suho cevap verdi. "Senin tarzın olan bir şey var mı ki?" "Sen," diyerek göz kırpan Kris hepimizi kahkahalara boğdu.
"Konu kaynamasın! Cidden ne konuşuyorsunuz siz deminden beri?" diyen Soo Min'e olanları anlatmak için ağzımı açmıştım ki bu seferde Xiumin yanıtladı.
Herkes benden önce konuşuyordu yahu!
"Anlasınıza işte. Sevgili olmuşlar, gizli tutalım demişler ama Jongin birilerine söylemiş."
Xiumin'in son derece havalı olan ses tonu hepimizi hayret içinde ona döndürürken birkaç saniye ona bakakaldık. Şoktan ilk çıkan Soo Min olmuştu, bunu çığlık atmasından anlayabilirdiniz."Bunu nasıl bana söylemezsin?!" Jung Hwa ve ben hariç herkes kulağını tıkadı, biz bağışıklık kazanmıştık. "Yarım saat bile olmadı be!" Soo Min hala mızmızlanırken Jongin bana döndü.
Gözlerini büyüttü, masum bir şekilde konuştu. "Sanırım sağır oldum, beni böyle kabul edecek misin?" Gülmeye başladım. "Alış bunlara Jongin, yakında sen de bağışıklık kazanacaksın."
"Gençler!" Ahn hocanın bağırmasına rağmen nazik çıkan sesiyle susarak ona döndük. Ses dersleri dışında neredeyse hiç görmüyordum onu. "Baloya bir hafta kaldığını hepiniz biliyorsunuz," dediğinde Jongin'e kaçamak bir bakış attım. Sehun'a bakıyordu. "Bu nedenle bugün sizi alışveriş merkezine götüreceğiz!"
-
"Yani Eun hoca Hye Jin ve benim partner olmamı mı istiyor?" diye sordu Sehun, Jongin sinirli bir şekilde bugün konuşulanları anlatırken. "Deminden beri bunu anlatıyorum Sehun!"
"İstemediğini söyle." Sehun'un bakışları beni bulduğunda iç çektim. "Öyle bir hakkım yokmuş." Omuz silkti. "Benim var. Seninle gitmeyeceğim. Şu kızla gideceğim ben," diyerek yanında arkadaşıyla koridorun sonuna doğru ilerleyen kızı işaret etti. "O kim?" dedi Chanyeol merakla. Sehun sırıttı. "İsmi Yeo Rin, onu davet edeceğim baloya." Erkeklerin hepsinden 'Küçük Sehunnie'mize bak sen!' gibi nidalar yükselirken gülmeden edemedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Stajyer Kampı || Kai
FanficGülümsedi. ❝Sanırım yanılmışım, seninle arkadaş olmak güzel olacak gibi.❞ Elini uzattı. ❝Park Hye Ji, benim adım Kim Jong In.❞ Ben de elini sıkarak karşılık verdim. ❝Memnun oldum, Kim Jong In. ❞ • Kai & You