2.1

5.5K 378 38
                                    


Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Düşünceli bir halde okula yürüdüğümde her gün yaptığım gibi kulaklığımı kulağıma geçirdim ve Spotify'dan Ed'in yeni şarkısını açtım.

Günümün güzel geçmesini sağlayacağından emindim. Ancak bugün gözlerim etrafta tur atmaktan şarkıya odaklanamamıştım. Rutinim ilk defa bozuluyordu.

Etrafımda bir yerlerde belki de beni izliyordu ve ben onu göremiyor olabilirdim. Daha dikkatli olursam onu görebileceğimi düşündüm. Gördüğüm her yüzde istisnasız onu hayal ettim.

Yanımdan geçen sırt çantalı esmer çocuk, bir arkasından gelen kısa boylu, uzun saçlı ve bitkin yürüyüşlü ve asabi görünümündeki genç - ki onun olmasını istemezdim - ya da karşı kaldırımda yürüyen hafif kilolu, takım elbiseli ve gözlüklü orta yaşa yakın bir adam kıskaca aldığım adaylardan sadece birkaçıydı.

Seçenekler çok fazlaydı ve ben hangisi diye düşünürken okula gelmiştim. Ancak garip olan hiçbirini o olarak hayal edemiyordum.

O bambaşka biri olmalıydı. Hayallerimde onu mükemmel yarattığımı anladığım an bu andı.

Ben istemeden de olsa onu hayallerimde yarattığım kişiye benzetmeye uğraşıyordum ve bu oldukça kötüydü. Çünkü hiç kimse birbirinin hayalindeki kişi olamaz ve tüm ilişkiler ve aşklar aslında karşımızdakini olduğu gibi değil de olmasını istediğimiz gibi kabul ettiğimiz ve sonrasında yanıldığımız için biter.

Yanlış yolda ilerliyordum. Onu da diğer insanlarla aynı yere koymalıydım. Mantığımı asla devreden çıkarmamalıydım. Ben bir aşk insanı değildim, ya da hiç aşık olmadığım için bunu söylemek kolay geliyordu.

Okula girdiğimde bana seslenen kişiyi de bu düşünce balonundan çıkamadığım için fark edememiştim.

"Rosemary!"

Okulun kapısından gireceğim sırada bir anda karşıma çıkan Carl irkilmeme neden olmuştu. O an etraftaki sesler bir anda geri geldi ve aptal hayallerimden bir anlık çıkmayı başardım. Şaşkınlıkla Carl'a bakarken acaba en son ne dedi diye düşündüm.

"İyi misin Rose," dedi ve mavi gözlerini gözlerime dikti. Hipnotize olmuştum galiba, açılmam uzun sürmüştü.

"İyiyim, dalmışım. Bir şey mi söylemiştin?"

"Evet, aslında sadece merhaba demek istemiştim; ancak şu an gerçekten iyi misin merak ediyorum."

"Şarkıya takılmışım."

"Ne tür seviyorsun," dediğinde kulaklığımın birini ona uzattım. Tereddütsüz kulağına taktı. Dinlediği şarkı ile mutlu olmuş gibiydi.

"Ed'i severim, tarzın hoşmuş. Neden seni bu kadar geç tanıdım ki," dedi. Son sözlere doğru sesi alçalmıştı. Ancak ben yine de söylediklerini net bir şekilde duymuştum. Sonrasında birkaç saniye bekledikten sonra gözlerini kaçırarak sordu.

"Ders başlamadan sıcak bir şeyler içelim mi? Sen de açılmış olursun, hala uykulu görünüyorsun."

"Harika olur."

Kendime gelmek için iyi bir teklifti. Reddedemezdim. Kantine geçtiğimizde ilk defa içeri biriyle girdiğimi fark ettim. Normal olan benim tek gelmemdi. Tabi bu ayrıntıya tek dikkat eden de ben değildim.

Arkamdaki meraklı gözleri daha görmemiştim. Carl dumanı üstünde tüten iki kahveyi alıp geldiğinde ben masada oturuyordum. Onunla ilk defa bu kadar yakındık, yani evime geldiği günden sonrayı kastediyorum. Kahvemi yudumladığımda bana aslında unuttuğum bir şeyi hatırlattı.

"Şu mahallenize sürekli geldiği söylenen gizemli kapüşonlu kişi ortaya çıktı mı?"

"Bilmiyorum, hiç bir fikrim yok. Ancak önemli olduğunu düşünmemiştim."

"Yine de dikkat et Rose," dedi ve gözleri arkamıza döndü. Garip bir bakışma sonrası kendini toparladı ve eline telefonunu alıp bir şeyler yazdı. Nedense şüpheli gelmişti. Bu aralar insanlara daha dikkat eder olmuştum.

"Sakın arkana bakma, dikkat çekiyoruz galiba," dediğinde istemeden de olsa dönmüş bulundum. Vero ve diğerleri bizi göz hapsine  almışlar gibi gözlerini dikmişti.

"Sence sorunları ne?"

"Senin şu partiye sevgilinle gelme olayından sonra ilgilerini çektin ve şimdi de benimle görünce, galiba bu aralar popüler olma yolundasın."

"Bu saçma. Birileri ile sohbet ediyor olmam neden ilgilerini çekiyor ki?"

"Popüler kız kurallarını iyi bildiğimi söyleyemem; ancak kısa sürede farklı kişilerle görünmenden olabilir, istersen sınıfa geçelim," dediğinde yerimden kalktım ve yürümeye başladım. Gözlerim tekrar kızları buldu. Çok garip bir şekilde nefret dolulardı. Ürperdiğimi hissettim.

Derse girdiğimizde yerime oturdum. Birkaç dakikaya tarihçi gelmişti. Yanımdaki hareketlilik ile sağıma döndüm. Carl yanıma oturmuştu. Kulağıma fısıldadı.

"Tarih dersinde birlikte oturabiliriz diye düşündüm," dediğinde gülümsedim. Beni rahatsız etmemişti. Ancak rahatsız olan birileri daima olacaktı.

Telefonumu bacaklarımın arasına koydum ki titrediğinde duyabileyim diye, ancak yazmayacağını kabullenmeliydim. Onu kırmıştım. Acaba burada mı diye düşünerek sınıfa göz gezdirdim. Onu fark etmiyor olabilir miyim diye düşündüm.

"Fark ediliyorsun," diyerek kulağıma fısıldayan Carl'a baktığımda aklıma o olabilir mi diye bir şüphe düşmüştü. Olamazdı, mantıksız geliyordu.

"Neden bahsediyorsun?" diye sorduğumda yanıtını tarihçi vermişti.

"Sohbetinizi yarınki sunumunuzda da görmek istiyorum gençler. Yarın sıra sizin."

Carl gözlerime yapacak bir şey yok dercesine baktığında gülümsedim. Bu akşam uzun bir çalışma maratonu bizi bekliyordu. Önce şu daveti atlatmalıydım.


Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Rosemary | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin