Son altı gün...
"Carl şu mutfaktan çıkar mısın artık? Yemediğimiz bir şey kalmadı. Midem almayacak."
"Ya keyif yapıyoruz şurada Rose, bozma lütfen."
"Ciddiyim, midem bulamaya başladı. Hem sen bu kadar hazırlığı neden yaptın?"
"Senin için."
"Gerçekten mi?"
Carl elindeki soslu patlamış mısırları tabağa doldururken birkaç tanesini ağzına attı ve o şekilde konuşmaya başladı. Geleli birkaç saat olmuştu ve biz hala bir şeyler yemeye devam ediyorduk.
"Kendini aşka kaptırdığın günden beri farkında mısın bilmiyorum ama beslenme düzenin bile bozuldu ve aynada kendine bakmasan da gözaltlarındaki morluklar dikkat çekiyor. Yeterli uyumuyorsun."
Gözlerimi çevirdiğimde iyice yaklaştı ve karşı sehpaya oturarak ellerini yüzüme doğrulttu ve dikkatimi çekmeye çalıştı. Ciddi bir tutum takındığında kimin hakkında bahsedeceğini anlayarak gerilmiştim. Bugün için sözleşmiştik, ondan bahsetmeyecektik ama yine dayanamayacaktı.
"Belki o gün için bir planı vardır ve..."
"Hayır, lütfen ondan bahsetme."
"Rose..."
Birden ayağa kalktım ve ellerimi havaya kaldırarak geldiğim gün ona söylediğim cümleleri tekrar ettim.
"Benimle iletişim kurmamaya karar verdiği gün ona karşı olan tutumum değişti ve şimdi harekete geçene kadar hakkında tek kelime etmeyeceğim, etmeyeceğiz."
Carl söylediklerim ile köşeye sıkıştığında ağzına fermuar çekerek elindekilerden ağzına attı ve bir süre konuşmamayı tercih etti. Kırılmış gibi davranıyordu ama benim ne kadar üzgün olduğumu bildiği için buna takılmayacağını zaten biliyordum.
Aradan geçen saatler boyunca iki çift laf edip elimizdeki telefonlarla karşılıklı koltuklarda uzanmıştık. Önce film izlemeyi düşünmüştük ama bir türlü ne izleyeceğimize karar veremediğimiz için bir türlü izlemeyi başaramamıştık. Sıkıntıdan patlamak üzereydim ki çalan kapı sesi ile ikimiz de yerimizden kalkıp birbirimize baktık.
"Kim olabilir?" diyerek Carl'a döndüm. Annesi ve babasının aile ziyaretinde olduğunu biliyordum. Onlar gelmiş olamazdı. Carl'ın arkadaşlarından biri olsaydı da bundan haberimiz olurdu. O da benim gibi şaşkın bir halde bilmiyorum dercesine baktı ve yerinden kalkarak kapıya yöneldi. Saat çoktan gece yarısına yaklaşmıştı ve gelen her kim ise davetsiz olduğu kesindi.
Onu salonun kapısının gerisinde bekledim ve kapıya ulaştığında birkaç adım daha attım. Şimdi Carl'ı görebiliyordum. Kapıyı açtığında merak ile ona baktım ancak ses çıkmamıştı. Birkaç saniye konuşmasını beklediğimde Carl eğildi ve daha sonra kapıyı kapatarak arkasını döndü. O an gözlerimiz buluştuğunda elindeki küçük kutu dikkatimi çekmişti. Küçük kare siyah bir kutuydu. Avucunun içindeydi. Bana doğru yürürken onun da gözleri ondaydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rosemary | Texting
Teen FictionSıradan geçen hayatım, bir gün yanlış bir numaradan gelen bir mesaj ile değişecekti. Bir mesaj, iki sevgili, bilinmeyen numara ve ben, belki de oldukça basit bir denklemdeydik. Ancak hiç bir şey umduğum veya düşündüğüm gibi olmadı. Yaşadığım her şe...