Not: Kitabın "Vampir Grupları Hakkında" isimli bölümünü düzenleyip orayı Alex'in ağzından aktardım. Gruplarda hiçbir değişiklik yok ancak isterseniz tekrardan göz atabilirsiniz. Bu aralar yeterli ilham gelmiyor gibi hissediyorum, yazdıklarım içime sinmiyor bir türlü. Umarım kısa zamanda düzelir.
Bölüm Şarkısı: Lena Fayre- This World
Geçmişi değiştiremezsin, geleceği ise bilemezsin. Ancak şimdiye hükmedebilirsin. Yine de umutlu olmakta fayda var, yarın her şey güzel olacak.
Hep böyle demezler mi? Fakat bugün de dünün yarını değil miydi? Eğer öyleyse bu sözün kocaman bir yalan olduğunu söyleyebilirdim.
Çünkü hiçbir şeyin güzel olduğu yoktu.
Alex'in umut konusunda çektiği nutuklara katılmaya başlıyordum. "Umut, duymayan birine şarkının güzel olup olmadığını sormak gibi, aciz bir çaba." demişti bir keresinde. Aklıma Alex Laurent'e hak vereceğim gelmezdi ancak sanırım bu konuda ona katılabilirdim.
Anastasia'yı kurtardığımda eski mutluluğuma kavuşacağımı düşünüyordum. Ancak böyle bir şey olduğu yoktu. Çünkü Vera onu geri istiyordu, aynı zamanda beni de. Dahası Alex'i öldürmek için elinden geleni yapacağını bilmek sürekli huzursuz olmama neden oluyordu. Çünkü onları korumak için elimden gelenler sınırlıydı. Ve bunlar asla yeterli olmuyordu. Aynı zamanda onları korumak için yaptıklarım birileri tarafından sürekli eleştiriliyordu.
Önce Percy şimdi ise Teo.
Teo'nun iyi biri olduğunu biliyordum. Fakat onun bakışlarındaki çaresizliğin sebebi olduğumu bilmek kalbime sancılar girmesine neden oluyordu. Onu sevmeme rağmen bu onun için asla yeterli değildi. Ona, onun bana duyduğu gibi bir sevgi beslememi istiyordu. Bunu yapamazdım fakat yine de kendimi suçlu hissetmeme engel olamıyordum.
Düşüncelerimle boğuşurken yatağımda dönüp duruyordum. Gözlerim karşı tarafımda, yatağında uyuyan bir bebeği andıran kardeşime takıldı. Anastasia uyurken çok daha güzel ve masum görünüyordu. Her ne kadar kendi bedeninde olmasada ruhu oydu. Bu yüzden de gözüme, eskiden nasılsa öyle görünüyordu. Tıpkı küçücük bir kız çocuğu olduğu zamanlardaki gibi...Yanımda olması güzeldi fakat her an yok olabileceğini bilmek bunun mutluluğunu yaşamamı engelliyordu.
Üzerimdeki ince yorganı kenara itip kalktım ve ayaklarımı soğuk zemine temas ettirdim. Taşın soğukluğu az da olsa ferahlamamı sağlamıştı. Yavaşça kalkıp ufak adımlarla odadan çıktım. Anastasia'yı uyandırmamaya özen göstermiştim. Aksi halde beni sorguya çekerdi ve bu, şu anda uğraşmak istediğim son şey bile değildi.
Koridordaki tüm odaların kapıları kapalıydı. Ayrıca ortalık da oldukça karanlıktı. Ancak koridorda fazla ilerlemeden merdivenlere yöneldiğim için bunu dert etmedim. Merdivenleri takip edip aşağıya indiğimde seslerini duydum. Ses evin içinden gelmiyordu, muhtemelen bahçedeydiler. Adım seslerimi duyabileceklerini biliyordum. Bu yüzden benim bile duymakta zorlanacağım yavaşlıkta adımlar atarak giriş kapısına yaklaştım. Şimdiyse seslerini daha iyi duyabiliyordum.
"Kendini toplamalısın." Konuşan Alex'ti. Teo ile konuştuğunu anlamam bir saniye bile sürmemişti.
"Bu böyle devam edemez." diye devam etti Alex fısıltıyla. Kurduğu cümleler benimle ilgili konuşuyor olduklarını düşündürmüştü. Göğüs kafesimi tarif edemediğim bir ağırlık kaplarken kapıya biraz daha yaklaştım.
"Bunu bir kadın için canavara dönüşmeyi kabul eden Alex mi söylüyor?" dedi Teo alaycı bir tavırla. Alaycı tavrına karşın sesindeki hırs hissedilebilir düzeydeydi. Duyduklarım dudaklarımın hafifçe aralanmasına neden olmuştu. Teo, Alex'in vampir oluşundan bahsediyor olmalıydı. Buna neden olan bir kadın mıydı?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İçgüdü
VampireHayatınız elinizden alınıp yerine sonsuzluk bahşedilseydi, bunu ödül olarak mı görürdünüz? Yoksa olabilecek en kötü ceza mı? Peki ya cevap bir camın gerisinde olsaydı, yaralanmak pahasına camı kırar mıydınız? Alexandra kırardı. Ve Alex Laurent... On...