Sabah Seda'nın seslenmesiyle uyandım. Ayaklarımı topladım ve yatağa oturmasına izin verdim. Elindeki kahveyi bana uzattı. Ben de kahveyi aldım ve soğumaya bıraktım. Seda konuşmaya başladı :
- Daha rüya gördün mü?
-Hayır. Çok rahat uyudum.
- Diyorum sana hocaya gidelim diye. Ama beni dinlemiyorsun.
- Biliyorsun Seda ben öyle inmiş cinmiş inanmam. Cinci hocaya falan da gitmem.
- Çarpılmak mı istiyorsun?
-Ya tamam belki abarttım biraz ama hocaya gitmem ben.
-Ne yapmayı düşünüyorsun?
-Psikolog olabilir.
-Saçmalama. Deli diye tımarhaneye atarlar seni.
-Ya tamam. Alarm çalar şimdi. Kalk hazırlanmaya odaya git. ''Tamam'' dedi ve gitti. kalkıp hazırlandım ve kahvaltıyı hazırlamak için aşağı indim. Ben çayları bardaklara koyarken Seda geldi ve birlikte kahvaltımızı yapıp dişlerimizi fırçalamak üzere odalara gittik ve kapının önünde buluşup evden çıktık.
Okulda normalden farklı bir hava vardı. Sanki önemli bir şeyler olacak gibiydi.
Sınıfta cam köşesinde en arkanın bir önündeki cam tarafında yerimi aldım. Seda da yanıma geldi. Hoca sınıfa girince ciddi bir ifadeyle hemen ders anlatmaya başladı. Dersin 15. dakikasında kapı tıklatıldı ve sevgili müdiremiz, evet okul müdürümüz Aslı KAYA , son derece mutlu bir şekilde sınıfa girdi. Hocanın ciddi yüzü müdireyi görünce yumuşadı ve müdireye sordu :
- Önemli bir şey mi oldu hocam?
-Elbette. Yoksa siz de biliyorsunuz ki dersi bölmez idim. Neyse konumuza gelelim. Gel evladım.
Sınıfa son derece uzun ve yakışıklı ama son derece kendini beğenmiş bir erkek girdi. Sınıfa girmeden önce gülmüş olduğunu sınıfa girdiğinde kendisini susturmaya çalışan ifadesinden anlamak çok basit. En azından benim gibi hukuk okuyan birisi için. Müdire yeni arkadaşımızı bize tanıttı. Adı Can olan arkadaş arkamdaki sıraya oturdu. Ateşi mi vardır nedir arkama oturunca sıcaklık geldi. Dersin 20. dakikasında müdire sınıfı terk etti. Ve hoca yine aynı ciddiyetle dersi anlatmaya devam etti. Adamın psikolojisi bozuk mudur nedir soru soracağım, söz istiyorum '' Lafım bir bitsin de sor sorunu '' diyor. Lafı da bitmek bilmiyor ki. Neyse işte hocanın lafı zil çalınca bitti. Ben de çantama notlarımı koyup Seda ile sınıftan çıktım. Seda hem yürüyor hem de konuşuyordu.
- Yeni çocuk ateşli midir nedir ders boyu terleyip durdum sıcaktan.
- Evet ben de fark ettim. Ama bu his bana hiç yabancı gelmedi. Rüyalarımdaki ısıyı andırıyordu.
- Oha kızım çocuğun cin olduğunu mu söylüyorsun?
- Tefekkür fakiri. Canım rahatsız olabilir misin? Anma şu mükelleflerin adını bana. Sen de biliyorsun ki...
- Evet ben de biliyorum ki sen onlardan hiç hoşlanmıyorsun. Ve olabildiğine uzak durmak istiyorsun. ''Sahiden uzak mı durmak istiyorsun?'' dedi konuşmamıza dahil olan 3. bir ses. O yöne dönünce bunu söyleyenin yeni çocuk olduğunu fark ettim. Seda bana dönüp''kapak ol'' anlamında kafa salladı.
- Başkalarının diyaloglarını dinlemek hobin olamaz öyle değil mi?
- Hayır. Yalnızca diyaloglarınızda adımı duyar gibi oldum. Fakat ''canım'' demişsiniz. Benzerlikler duyuları güçlü olan kişileri bile yanıltabiliyor. Bağışla beni...
- Ancak Allah bağışlar, benim ne haddime?
- Cinleri görmediğin için inanmıyorsun.Peki Allah'a neden inanıyorsun?
- Tipin zeka seviyeni belli ediyor zaten. Ben cinlerden uzak durmak istediğimi söyledim. Şimdi rica etsem uzaklaşır mısın? '' Oldukça zor bir istek'' diyerek yürümekte zorlanır bir şekilde uzaklaştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CİNE AŞIK
ParanormalAilesini kaybettikten sonra tek hayali avukat olmak olan Dicle'nin hayatında normal olmayan bazı şeyler var. Kabuslar,gölgeler, fısıltılar... Aylar sonra görünen bir umut ışığı ve ardından zifiri karanlık... Fırtına öncesi yaşanan sessizlikte...