Korkuyu hayatımın en önemli yerine koymuştum. Korku beraberinde başarıyı getirirdi çünkü. Getirmişti de. Bu gün bir anne adayıyım ve kızıma ulaşmak için gün sayıyorum.
Cânn'ın yaşadığını düşünmeye başlamamın üzerinden bir yıl geçti. Zaman gerçekten hızlı akıyor. Üzgünüm günlük. Bunca zamandır bu kalemi elime almadığım için çok üzgünüm.
Ürkütücü bir rüya ile uyandım. Kabuslarım şu bir haftadır sıklaştı ve ben artık gerçekten korkuyorum. Cânn'ın ölmemiş olabileceği düşüncesi bile tüylerimi diken diken ediyor. Gördüğüm şeyler kabus boyutundan da çıktı ve ben artık emin olmak istiyorum. Bu konuyu Seda'ya açtım fakat o Cânn'ın öldüğünden emin olduğunu söyledi. Durumu Yalın'a anlattım. Doğumdan sonra bir hocaya gidebilecegimizi söyledi. Bilemiyorum... Ölü bir beden gibiyim. Bir ruhtan farksız yaşıyorum. Belki saçma, hatta çocukça fakat öleceğimi hissediyorum.
***
Hayatıma renk geldiğini hissediyorum. Hepsi kızımın sayesinde. Önceki kadar rüya görmüyorum , fakat paranoyak bir hal aldım. Saat 02.06 ve ben bu gece kabus gördüğüm için uyandım. Fakat uzun süredir iyi aldığım uykum nedeniyle mutluyum. Kızımın odasından ağlama sesi geliyor.
***
Merhaba günlük. Bu gün hocaya gittik. Fakat adamın biz gelmeden kalp krizi geçirip öldüğünü görünce Yalın ambulansa haber verdi. Ambulans gelince bizi eve bırakıp kendisi gitti. Hocaya ne olduğunu öğrenmek için gitmişti ve kalp kriziymiş. Bunu kabullenmekten başka çarem yok maalesef.
***
Merhaba. Aylardır yazmadığım için sinirli olmalısın. Ne kadar da bencil bir insanım. İşim düştüğünde geliyorum sana. Sen olmasan başka kiminle bu kadar açık konuşabilirim ki? Bu gün Yalın'ın izin günüydü. Bu nedenle evde idi. Durumumun kötüleştiğini o da fark ediyor. Bu nedenle bana bir yerlere gitmek isteyip istemediğini sordu. Çok üzgünüm ama onu da reddettim. Birkaç saat sonra Hira - Tekrar özür dilerim günlük. Hira kızımın adı. Söylemeyi unuttum.- ağlamaya başlayınca odasına gittim. Kapısının önüne gelmeden susmuştu. Biriyle konuşur gibiydi. Sohbet ediyordu resmen. Bu onda bebekken ağladığı geceden bu yana fark ettiğim bir durum. Küçük olması nedeniyle doğru düzgün konuşamıyor belki. Ama bu onu anlamadığımız anlamına gelmez. "Anne!" dedi bir anda. O an çok korktum ve ona döndüm. Benim orada olduğumu nereden biliyordu? Günlük hiçbir şey bilmiyorum. Yalnızca çok korkuyorum.
***
Hayat sence de adaletsiz davranmıyor mu? Kimi insan çok uzun yaşar. Günümüzde yüz yaşında insanlar mevcut. Fakat bu ne kadar güzel olabilir ki? Sevdiğin insanların ölümlerini izlemek yani. Bence berbat bir duygu. Bazı insanlar ise çok kısa yaşıyor. Tamam daha doğduğu gibi ölenler var. Hatta doğmadan ölenler var. Bebekken ölenler de var. Fakat hayatını bir düzene sokup, ömrünü tüketecek olduğu insanları bulan birinin ölümü bana çok acı geliyor. Bilemiyorum, belki bencilce düşünüyorum ama ben annemle babamı kaybettiğimde annem yirmi dokuz babam otuz iki yaşındaydı.
Dün köye geldik. Geçen yıl şubat ayında dedemi kara toprağa vermek zorunda kalmıştık. Söyleyebileceğim tek şey var o da kader. Dedem hastalıktan falan ölmedi. Kendine her zaman çok iyi bakıyordu. Onca yıldan sonra ilk kez o gün, cenazede İstanbul'dan gelen amcamı gördüm. Amcam dedemle kavgalı olduğu için gitmiş Almanya'da çalışmıştı. Oradan büyük bir servetle Türkiye'ye dönmüştü fakat dedemle halen konuşmuyordu. Bu nedenle İstanbul'a yerleşti. Kavga nedenlerini hiç bir zaman öğrenemedim. Dedeme her sorduğumda pamuk gibi yüzü sert bir şekil alırdı. Artık sormayı bırakmıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CİNE AŞIK
ParanormalAilesini kaybettikten sonra tek hayali avukat olmak olan Dicle'nin hayatında normal olmayan bazı şeyler var. Kabuslar,gölgeler, fısıltılar... Aylar sonra görünen bir umut ışığı ve ardından zifiri karanlık... Fırtına öncesi yaşanan sessizlikte...