Burkan gelmişti davete. Peki ama neden o geldi? Ne istiyordu, neydi çıkarı? Hiç bir şey anlamıyordum. Burkan daha önce hiç bir davete gitmemiş bir cin iken neden benim davetime gelsin ki? Nasıl bir çıkar bu? Çıkarını nasıl öğrenebilirim? Neden bana yüzünü göstermesin ki, daha önce onu defalarca kez gördüm. Allah'ım neden hayatımda hep sırlar olur ki? Neden sırlardan kurtulamıyorum? Yapılacak en iyi şeyin Baran'ın yanına gitmek olduğunu düşünerek yatağımdan kalktım. Fakat salona girince gözüme çarpan pencereye ilerlemek istedim. Ve öyle de oldu. Pencereye gittim.
Perdeyi açıp bakınca dışarıda bir kedi gördüm. Kedi kısa bir süre bana baktı. Ben de kediye gülümsedim. Etrafında cinlerin olduğunu biliyordum fakat onları umursamıyordum. Kedi bir süre daha bana bakıp gitti. Güzel, artık cinlerle kalmıştım. Akşamları hayvanlara sevgi göstermekte suçmuş gibi hayvanı bırakıp bize geliyorlar. Maddesel bir yapıya bürünen cinler pencerenin önüne geldiler. Onlardan korkmuyor olmam sinirlendirmiş olmalı ki biraz sinirli bir tavır takındılar. Pencereyi açtım ve onlarla konuşmaya başladım:
- Sizden korkmuyor olmama mı kızdınız?
-Onun arkanda olduğunu biliyor musun?
Tuhaf sesine karşılık tuhaf hissettim. Arkamda birisinin olduğunu söylemesi ise o kişinin annem, yengem ya da dayım olması konusunda korkmama neden olmuştu. Arkamı dönünce karşımda Burkan 'ı gördüm. O buradaydı. Sanırım ne istediğini öğrenme zamanım gelmişti. Kafir olduğunu bildiğim cinlere dönerek konuştum:
-Siz mi gidersiniz ben mi göndereyim?
Burkan Müslüman bir cindi ve bu nedenle kafir cinler onun varlığından rahatsız oluyordu. Az önce bıraktıkları kediye geri döndüler. Ben de pencereyi kapattım. Burkan 'a döndüm:
-Dün gece ne çıkarından söz ediyordun?
-Ben kafir değilim. Bu nedenle kötü çıkarlarım olmaz. Ama senin için ne kadar iyi Allah bilir.
-Ne söylemek istiyorsun?
-Senin benimle gelmeni istiyorum.
O an beynim durdu. Gözlerime, kulaklarıma inanamadım. Burkan beni çağırıyordu. Beni cinlere çağırıyordu.
-Nasıl yani? Ne söylemek istiyorsan açıkça söyler misin?
Bu kez cevap alamadan gitti. Fakat nasıl hissetmem gerektiğini bilmiyordum. Çok tuhaftım. Bu bir oyun olamaz, Burkan Müslüman bir cin. Yatağıma gittim ve sağ kolumun üstüne uzandım. Odada hiç cin bulunmadığını hissedebiliyordum. O zamanlar içimde bir kasvet oluyordu, daralıyordum. Fakat şu an gayet ferahtı içim. Gözlerim uyumak istiyordu ama ben istemiyorum. Gözlerime karşı adeta direniyordum fakat bu çok güç olduğundan gözlerimi kapattım.
''Bir cin kabilesi, bir adama gidiyorlar. Cinlerden biri soruyor:
- Biz sorun çıkarmadan her şey usulüne göre olacak bir şekilde kızınızı oğluma istiyoruz.
-Siz de kimsiniz?
-Cin, biz de sizler gibi kabileler halinde yaşarız.
Adam bilge gibi duran yüzünü net göremediğim birine gidiyor. Ve durumu soruyor. Bilge kişi : ''Dinde cinle evlenmek caizdir ancak hoş görülmez.'' diye yanıt veriyor. Adam bu sözler üzerine kızını cinle evlendirdi. Fakat Müslüman olmalarına rağmen Hanefi mezhebinden değillerdi.''
Gözlerimi açınca sabahın altısı olduğunu fark ettim. Bu nedenle yataktan kalkmayıp uyumaya çalıştım. Fakat olmuyordu, uyandıktan sonra uyuyamıyor insan işte. Sinirle yataktan doğruldum. 4 saatlik bir uykuyla gün boyu dinç olamam. Uyumam gerekiyor. Kafamı battaniyenin altına soktum ve gözlerimi kapatıp uyumaya çalıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CİNE AŞIK
ParanormalAilesini kaybettikten sonra tek hayali avukat olmak olan Dicle'nin hayatında normal olmayan bazı şeyler var. Kabuslar,gölgeler, fısıltılar... Aylar sonra görünen bir umut ışığı ve ardından zifiri karanlık... Fırtına öncesi yaşanan sessizlikte...