Uykum yok. Yatakta bir sağa bir sola dönüp duruyorum. Yalnız olmadığımı hissediyorum ve bu ürkmeme neden oluyor. Ama bir yandan Cânn'ı görmek istiyorum. Bu nedenle dua okumuyorum. 'Günah mı ediyorum?' diye düşünmeden duramıyorum. İçimde bir sıkıntı var. Yatakta doğruluyorum. Ayaklarımı sessizce yere koyup ses çıkarmamaya çalışarak odamdan çıkıyorum. Seda'nın odasına gidiyorum. Seda uyuyor. Onu uyandırmaya korkuyorum. Uyanınca çok sinirli oluyor. Odama geri gitmeye karar verdim ve adımlarını kendi odama çevirdim. Buraya yaklaştıkça kasvet artıyor. Yatağıma oturdum ve derin bir nefes verdim. Dudaklarımı oynatmaya çalıştım. Ama sesimi çıkaramadım. Sonra kendi kendime ne konuşabilirim diye düşündüm. "Çok sessiz." dedim kendi kendime. Saatlerdir konuşmuyordum. Tuhaf geldi bir an için konuşmak. Kendimi garip hissettim. "Burada mısın?" ne demiştim ben? Burada mısın? Sanırım aklımı oynatıyorum. "Buradaysan görmek istiyorum seni." dedim kendimden hiç beklemediğim bir hamle yaparak. Cevap gelmeyince kendi kendime korktum. Nedenini bilmiyorum ama sanki bana musallat olarak kalmasını istiyorum. Göz kapaklarım ağırlaşmaya başlayınca yatağa uzandım. Ve bu güne dek yaşadıklarımı düşündüm. Annemle babamı... Annem üniversiteyi okumuştu ve biyoloji öğretmeniydi. Babamla evlendikten sonra babam çalışmasını istemedi. Babam ünlü holding sahibi falan değildi. Komiserdi. Ve biz Çanakkaleli değildik. Annem de, babam da Ankaralı aslında. Yani bende. Ama babamın işi için buradaydık. Yani ben kendimi bildim bileli buradayım. Ama ben iki yaşına gelene kadar Ankara'da idik. Sonra buraya geldik. Anaokulunda Seda ile tanıştım. Başlarda benden uzak durmaya çalışıyordu. Bense onu mutlu etmek için uğraşıyordum. Senenin sonlarına doğru ise ayrılmaz bir parça olduk. Bir gün anneme kızıp "Seda'ya gitmek istiyorum." Diye ağlamış idim. O nedenle Seda'nın annesiyle tanışmıştı. Sonra bizi buluşturmak için bazen kafeye ya da birbirimizin evlerine giderdik. Sonra kafeye babalarımız da gelmeye başlayınca arkadaşlık ortamı oluşmuştu zamanla.
"Yengem karşıma oturmuş saçlarını tarıyor. Ben de onu izliyorum. Sohbet ediyoruz. Laf arasında bana 'Kimseyi hafife alma.' dedi. Sonra bir anda başka bir yere gittim. Karşımda bir şey var. 'Bizi hafife aldın.' dedi."
Yine kabus görmüştüm. Ve terlemiştim. Saate baktım. . Kalktım ve duşa girdim. Duştan sonra üstüme siyah havuç pantolon ve beyaz gömlek giyip saçlarımı yukarıdan topladım. Saate baktığımda olmuştu. Seda'nın odasına gidip onu uyandırdım. Bu sabah farklı olarak suyla... Su ile uyandırmanın elbet bir cezası olur ama hala uyku sersemiyken bunu sonraya erteledi. Arkadaşlığımızı seviyorum. Kahvaltı için mutfağa gidip yumurta haşladım. Ve çay yaptım. Seda mutfağa gelince yumurtalara ters ters baktı. "Ne oldu Seda? Neden yumurtalara öldürmek ister gibi bakıyorsun?" dedim. "Ben yumurta yemek istemiyorum." dedi mızmız bir çocuk gibi. "Ne istersin o zaman tatlım?" "Bilmem, sen bir şeyler bul işte." "Ben neden buluyorum? Neden sen değil de ben yani?" "Ben karar veremedim çünkü." "Ben yumurta yiyeceğim. Sen yemeyeceksin. O zaman bu karar sana kalıyor." deyip ben de somurttum. "Ya Dicle patates mi yesek?" Şu an bana psikolojik baskı uyguluyor. Patatese 'hayır' diyemem. "Soymaya başla sen." dedi. "Sen ne yapacaksın?" "Oturacağım." "Ne! Şaka mı yapıyorsun? Hayır işte ben yumurta yiyeceğim. Nok-ta!" "Tamam yap yumurta." Yapıyorum zaten."
***
- Konuşabilir miyiz Dicle?
Cânn idi bunu söyleyen. "Tamam." dedim sessizce. Konuşmak istiyordum çünkü. Onun insan olmadığına inanamıyorum. Sanki bir insanmış gibi. Aklım almıyor daha fazlasını. "Ne oldu?" dedim kısık çıkmış sesimle. Şu an kazan dairesinin önündeyiz ve ben buraya ne ara geldiğimizi anlamadım. Bana döndü , ciddi bir ifade vardı yüzünde.
- Bizi hafife aldın!
- Nasıl yani? Ne söylemeye çalışıyorsun?
- Biz sizden üstünüz ve sizi öldürebilecek güce sahibiz. Tıpkı halanı öldürdüğümüz gibi.
- Ne?
Benim halam mı vardı? Benim neden bundan haberim yoktu?
- Şimdi sıra sende.
- Beni öldürmek mi istiyorsunuz?
- O hocaya git ve ne derse yap.
- Sen ne diyorsun? Bana yardım mı ediyorsun?
- Yardım falan etmiyorum. Söylediğim şeyi yap.
- Sonra ne olacak? Kurtulacak mıyım sizden?
- Evet.
- Gitmek istemiyorum!
- Ne?
- Duydun, gitmek istemiyorum!
- Ne saçmalıyorsun sen? Neden?
- Çünkü... Ben... Seni seviyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CİNE AŞIK
ParanormalAilesini kaybettikten sonra tek hayali avukat olmak olan Dicle'nin hayatında normal olmayan bazı şeyler var. Kabuslar,gölgeler, fısıltılar... Aylar sonra görünen bir umut ışığı ve ardından zifiri karanlık... Fırtına öncesi yaşanan sessizlikte...