"Ey benim yetim gönlüm, bırak yanlış düşünmeyi ve intikam alma hesabını. Sus ve sabret gözyaşının hesabını Rabbin sorsun, sen hakkını helal et"
🍃🍀🍃
Yeni doğmuş kış güneşi usulca pencereden odaya sızmış, Burak'ın yüzünü kaplamıştı. Yeniden canlanan doğayla birlikte sanki Burak'ın da yeni bir güne başlamasını istiyordu. Burak kirpiklerini kırpıştırarak gözlerini açtı. Gelen ışıktan rahatsız olmuş olmalı ki elini gözlerinin önüne siper etti. Etrafına bakınca küçük bir şaşkınlık hissetti. Nerede olduğunu bir anda anlayamayan Burak dünü hatırlayınca suratı asılmıştı. Dün ne kadar çok acı çekmişti! Ama ağlayamadı. Çünkü gözyaşları kurumuş pınarlar gibi çatlamıştı.
O sırada kapının çalmasıyla irkildi. Kapıyı çalan Demet'ti. Kafasını kapıdan uzatarak, "Burak günaydın! Seninle birlikte şimdi yemekhaneye gideceğiz ve yeni arkadaşlarını göreceksin. Onlarla birlikte kahvaltı ederken tanışacaksın. Sonra en iyi anlaştığın arkadaşınla yeni odana taşınacaksın. Hadi hazırsan zaman kaybetmeden yemekhaneye gidelim. Hem sende yolu öğrenmiş olursun." deyip göz kırptı.
Burak zaten kıyafetleriyle yattığı için hazırlanmasına gerek yoktu. Hemen masadaki fotoğrafı alıp cebine soktu ve Demet'in peşine takıldı. Demet'le yürürlerken bir yandan da Demet ona etrafı tanıtıyordu. Ana bina aynı okula benziyordu. Bekleme alanı, müdür odası, öğretmenler odası, derslikler ve Demet gibi burada gönüllü olarak yatılı kalan öğretmenler için özel odalar vardı. Derslikler şuan boştu ve hademeler tarafından temizleniyordu. Çünkü yarıyıl tatili nedeniyle derslere ara verilmişti. Çocukların kaldığı bina yemekhaneyle birleşikti. Kızlarla erkekler aynı binada kalıyorlardı ama katları farklıydı. Ve birbirlerinin katlarına gitmek yasaktı. Kameralarla 7/24 izleniyor hiç taviz verilmiyordu. Çocukların kaldığı binada görevli öğretmen olarak İbrahim Bey kalıyordu. Bu adam burnu hep kırmızı, koca göbekli, hantal birisi olmasına rağmen çok disiplinliydi. Ama kendisinin çocuğu olmadığı için çocukları da çok severdi. Karısını ilk evlendikleri yıl trafik kazasında kaybetmiş o günden beri işine âşık biri olarak kalmıştı.
Bahçede basketbol, voleybol ve futbol sahaları vardı. Çocuklar havalar iyi olunca buralarda zaman geçirirlerdi. Birde ağaçlarla kaplı bir yürüyüş yolu vardı. Burayı Demet'in uzun istekleri sonrasında yapılmıştı.
Birlikte bahçeyi geçtikten sonra yurdun kapısını önüne geldiler. Demet yurdun kapısını anahtarıyla açtı (yurt akşamları kilitli olurdu sadece görevliler ve öğretmenlerde anahtarlar olurdu).
"Evet bakalım. İşte artık burası senin yeni evin. Arkadaşlarınla iyi anlaşmaya ve eğlenmeye çalış. Mutlu ol. Gülümsemek sana yakışıyor." dedi Demet. Bunun üzerine Burak istemsizce tebessüm etti.
"Hahaahaa. Bak işte gülümseyebiliyorsun." diyerek Burak'ın başını okşadı.
Yemekhanenin önüne geldiklerinde Burak derin nefes aldı. Artık onun için yeni yaşam başlıyordu. Demet yemekhanenin kapısını açınca Burak'ın yüzüne sıcaklık ve yemek kokuları geldi. Bir anda yükselen çocuk sesleriyle afalladı. Ne kadar da çok çocuk vardı burada. Demek hepsinin de kendisi gibi annesi babası yoktu. Burak'ın boğazı kurudu ve yutkunarak boğazındaki yumrudan kurtulmaya başladı.
Demet herkesin onu duyması için bağırdı, "Sessizlik! Arkadaşlar herkese günaydın. Bu yeni arkadaşınız Burak. Şimdi ona kahvaltıda eşlik etmek isteyen şanslı kişi kim olmak ister?"
Bir anlık bir sessizlik oldu. Kimse odasında fazladan bir kişiyi istemezdi. Demet'in onlara kaşını çatmasıyla birkaç kişi parmağını kaldırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zamana Direnenler
Aventure🏆Wattys2018 Büyük Buluşlar Kazananı!🏆 Nankör diye haykırırmış, Saatler her geçen an'a. Meğer arkadaş değilmiş, Akrep, yelkovanla. |-|-|-|-|-|-|-|-|-|-|-| Bir, İki, Üç... Kan akıtılmış, saflıkla sıvanan ruhlar kırmızıya boyanmıştı. Sırların ifşa...