Sarp, apartmandan çıkar çıkmaz kendini merdivenlere bıraktı.
Hüngür hüngür ağlarken elini ağzına kapattı sesi çıkmasın diye.
Karanlık, sadece sokak lambasının cılız bir ışıkla aydınlattığı kar kaplı sokakta genç adam sevdiği kız için ağlarken bile sesinin duyulmamasını istiyordu.
Ama Sarp hiç bir zaman, hiç bir durumda sesini çıkartmamıştı. Çünkü sesini çıkartınca kötü olduğunu deneyimlemişti çocuk.
İlkokulda parasını çalan çocuklara bağırdıktan sonra, okul çıkışında dayak yedikten sonra deneyimlemişti.
Ortaokulda bir şeyler kontrolü altında değil diye kızdığında öğretmeni onu dersten bırakınca deneyimlemişti.
Ailesinin gözde oğlu Işık'ın hatalarını yüzüne vurduktan sonra babası onu küçük karanlık bir odaya kapatınca deneyimlemişti.
Bu yüzden Yasmin'e karşı ilk günden beridir hissettiği aşkını içine gömmüş sesini çıkartmamıştı. Arkadaş olarak yanına gitmiş, kendini Yasmin'in arkadaşlığıyla tatmin etmişti.
Ama üç senenin sonunda bu arkadaşlık artık onu tatmin etmemeye başlamıştı. O da şansını denemek ve Yasmin'e gizliden de olsa onu sevdiğini itiraf etmek için mesaj atmıştı.
O konuştukları bir buçuk hafta da, Sarp'a umut vermişti. Yasmin'in onu sevebileceğine dair bir umut. Bu sefer sesini çıkardığı için iyi olacakmış gibi hissetti.
Ama yine ses çıkarmanın kötü bir sonuç olduğunu en acı şekilde deneyimlemişti.
Gözlerinden yaşlar süzülürken nefes almakta güçlük çekti Sarp. Yine panik atak geçiriyordu.
Elleri titreye titreye montunun önünü açtı biraz. Derin nefesler almaya çalışırken bir yandan anılarında iyi şeyler arıyordu.
Bulduğu iyi şeylerin hepsinin Yasmin'le olması ise iyi miydi kötü müydü bilmiyordu.
Bugünü düşündü. Bugün Yasmin'in gözleri için güzel demesini. Markette üstüne düşmesini, atkısına sarılmasını.
Bütün bunları yüzüne baka baka yapan kız nasıl ona nasıl böyle arkasını dönmüştü, nasıl geri adım atmıştı?
Tekrardan ağlamaya başladığında üstüne düşen gölgeyle gözlerini sildi hemen. Kafasını eğdiğinden gelenin kim olduğunu görmüyordu.
"Sarp? Ne işin var burada?"
Poyraz'ın sesini duyduğunda kafasını kaldırdı. Yasmin'in deli gibi ağlamasının sebebi oydu ama sinirlecek hali yoktu.
"Yasmin'e gelmiştim."
"Ne lan bu halin?!"
Sarp kafasını kaldırdığı an Poyraz şaşkınlıkla karşısına oturdu. Sarışın çocuğun dediğini tam duymamıştı ama şu halinden dolayı pek umrunda değildi.
"Ne varmış halimde?"
"Niye ağladın bu kadar? Önün niye açık? Neden boğazın kıpkırmızı?"
Yasmin yüzünden. Panik atak geçirdim. Panik atak geçirirken manyak gibi boğazımı sıkıyorum.
"Boş ver."
Sarp omuz silkince Poyraz alay ve sinir karışımı bir şekilde güldü.
"Tabii... Sizin biricik arkadaş grubunuz Poyraz'a neden güvensin? Neden umursasın değil mi? Neden bir sırrını anlatsın?"
Poyraz ayağa kalktığında Sarp kaşlarını çatarak arkasından baktı çocuğun. Bir şey demeyecekti ama içinden gelen hisle konuştu.
"Sen de öyleymişsin."
"Ne?"
Poyraz anlamayarak Sarp'a döndü. Sarp ise yeniden omuz silkti.
"Yasmin'e kendin hakkında bir şey itiraf etmişsin ya-"
"Sana söyledi mi?!"
Poyraz sinirle Sarp'ın yakasından tutup kaldırmaya çalıştığında Sarp onu ittirdi. Pek güçlü bir ittiriş değildi, zira hâlâ beyni pelte gibiydi ve vücudu gücünü toplayamamıştı.
Poyraz, Sarp'ta bir sıkıntı olduğunu fark ederek geri çekildi. Sarışın çocukla arkadaş değildi, hatta ikizinden istikrarlı bir şekilde nefret ediyordu ama şu an, Sarp hissettikleri açısından ona fazla yakın gelmişti.
"Söylemedi. Sadece nasıl fark edemedim diyerek ağlamış tüm gün."
"O ağladığı için mi ağladın sen?"
Poyraz'ın şaşkınca sorduğu soruyla Sarp kafasını kısmen anlamında salladı.
"Sen Yasmin'e... aşık mısın?"
"İnsanlardan sır saklayan sadece sen değilsin ya."
Sarp başka bir şey demeden olduğu yere çöktü yeniden. Poyraz da karşısına oturdu çocuğun.
"Ne zamandan beri?"
"Okulun ilk günü."
"Üç senedir seviyor musun onu?"
Başını salladı Sarp. Şu anda sevdiğini söyleyecek gücü yoktu.
"İtiraf ettin mi-"
"Yarım saat önce ettim. Halimi görüyorsun."
Sarp'ın gözleri tekrardan doldu. Bir damla gözyaşı gözünden düşerken Poyraz da kendini kötü hissetti.
Sevdiği için ağlamak neydi o da biliyordu. Kendisi de Sarp gibi şanssızdı.
"Bugün bunu itiraf ettiğim ikinci kişi olacaksın..."
Poyraz sertçe yutkunurken Sarp başını iki yana salladı.
"Ben sana itirafta bulundum diye kendini zorunda hissetme. Anlatmak istemiyorsan sorgulamam."
Zorunda hissetmiyordu Poyraz. Hissettiği şey aynı şeyleri hissettikleriydi. Sarp'ın onu anlayacağını da biliyordu. İkizi gibi homofobik olmadığını da.
"Eşcinselim. Ve o biricik arkadaşın Uzay'a aşığım."
Sarp şaşkınlıkla kafasını kaldırırken soğuktan kızarmış burnu ve pespembe dudakları çok komik görünüyordu. Poyraz hafifçe güldü.
"Pekala... Bunu beklemiyordum."
Sarp gözyaşlarını sildi ve gülümsedi.
"Normal. Müneccim değilsin ya."
İki genç çocuk da güldü. Bir yandan da ikisinin de gözlerinden yaşlar geliyordu. Psikolojileri o kadar kötüydü ki, hem gülüyor hem ağlıyorlardı.
"İkimiz de boka batmışız be Poyraz."
"Battık be Sarp. Battık."
••
Selam!BEN BU İKİLİYİ ÇOK SEVDİM!
Sarp için üzülüyorum ya. Başına gelenler oradaki üç paragraf ile de sınırlı değil. Evet, hâlâ bilmediğiniz şeyler var. Evet, hâlâ ortaya çıkmaları için zaman var.
Ve evet, Işık homofobik. Alara değil. Ayrıca, Işık'tan ben deli gibi nefret ediyorum ;)
Görüşürüz!