"Senden hiç beklemezdim Uzay!"
Uzay annesinin karşısında bas bas bağırmasından oldukça rahatsızdı ama bir şey demedi. Annesi küçüklüğünden beridir ona kavga etmemesini söylüyordu çünkü.
Ama bu da onun ilk kavgasıydı. İlk defa biriyle yumruk yumruğa kavga etmişti. Zaten bundan da pişmandı. Poyraz'ın canını acıttığını bilmek Uzay'ın da canını yakıyordu.
"Tamam anne, pişmanım, özür dilerim. Gidebilir miyim artık?"
Uzay bıkkınlıkla nefes verirken babası da olaya girdi.
"Tamam git oğlum."
"Hep sen yüz veriyorsun bu çocuğa Erdem!"
"Emine, ne yapmamı istiyorsun?! İlk defa kavga etmiş çocuk! Asalım mı istiyorsun?!"
"Burada psikolog olan benim! Bu yaşta bu kavga işine böyle başlarsa devam edebilir!"
"Ya anne uyuşturucu mu bu?! Kavga ettim alt tarafı! Başlarsa devam eder ne demek?!"
"Sus Uzay!"
Emine Hanım oğlunu da kocasını da bastırırken Uzay derin bir iç geçirdi. Odasına gitmek istiyordu artık.
"Ama neyse... Aramanız da bir nevi hayatımı kurtardı."
"Neden?"
Babam gülerek yanıma oturduğunda annem de gülerek karşı koltuğa oturdu.
"Randevudaydım işte ve çocuğu daha fazla dinleyemezdim. Kaçmak için bahane oldu. Bir daha da randevu verdirtmem zaten."
"Ne anlatıyordu ki?"
Annem ve babam kendi aralarında konuşurken ayağa kalktım. Salonun kapısında annem konuşmaya devam etti.
"İbnenin tekiydi. Yok ailesi reddetmiş yok aşık olduğu çocuk kendini saklamış tek bu rezil olmuş... Ailesi ne yapsaydı yani, bağırlarına mı bassalardı? Midem bulandı ama bir şey de diyemedim."
"Sizin işin de kötü yanı bu. Bunları dinlemek zorunda kalıyorsunuz işte."
"Bunlar bu kadar fazla değildi ki."
"Yeni nesil ile birlikte iyice arttılar. Nesil bozuldu cidden... Sen dua et, bizimki kız kavgalarına giriyor."
"O da doğru. Aferin benim oğluma."
Uzay annesinin coşku dolu sesi üzerine arkasını dönüp gülümsedi ve salondan çıktı.
Çıktığı gibi gözyaşları yüzündeki gülümseyi ıslatmaya başlamıştı. Aldığı nefeslerle göğüs kafesi delinecekti neredeyse ki odasına girdi.
Kapıyı kilitlediğinde ise gözyaşları iyice akmaya başlamıştı gözlerinden. Bacakları güçsüzlükten kendini bırakırken yere çöktü Uzay.
Kapının önünde hüngür hüngür ağlarken ses çıkarmamaya özen gösteriyordu. Sesini duyarlarsa yapacak bir açıklaması yoktu.
Arada sırada annesine eşcinsel gençler geliyordu. Annesi de o akşamlar eve gelip bunun ne kadar iğrenç olduğundan bahsedip dert yanıyordu ve Uzay'ı öyle olmadığı için kutluyordu.
Yani eğer şimdi kavganın sebebinin Betül değil de, Poyraz'a duyduğu aşktan olduğunu öğrense bu sefer kendisi evden kovulurdu. Ne annesi ne babası suratına bakardı kendisinin.
Derin bir nefes verdi ve gözyaşlarını sildi. Ama bu yeterli değildi çünkü her düşen gözyaşının yerini başka bir gözyaşı alıyordu.
Poyraz'ın canını acıttığı için mi, ona arkasını döndüğü için mi yoksa ailesinin gerçeği öğrendiğinde onu asla kabullenmeyeceği için mi ağladığını bilmiyordu.
Bir kaç dakika daha oturduğu yerde ağladı. Ardından başka çaresi olmadığından duvara tutamasak ayağa kalktı.
"Kendine gel Uzay... Üç senedir dayanıyorsun. Biraz daha sıkabilirsin dişini."
Bir buçuk yıl sonra hiç görmeyecekti Poyraz'ı. Bu hem acı veriyordu hem de rahatlamasını sağlıyordu.
Kazağının koluna gözlerini sildi ve odadan çıktı. Ses çıkarmadan elini yüzünü yıkayıp odasına tekrar kapattı kendini.
Burnunu çeke çeke yatağına uzandı. Daha fazla ağlamak istemiyordu ama havanın kararık olması ve yaşadıkları ona ağlamaktan başka bir çare bırakmıyordu.
Derin bir nefes alıp verdi ve yatağının başında duran çerçeveyi eline aldı. Hafifçe gülümsedi çocuk.
Okulun ilk senesinin ikinci ayı falandı bu fotoğraf çekindiğinde. Yasmin, Sarp, Işık, Alara, kendisi ve Yasmin'in fotoğrafa zorla kattığı Poyraz.
Kendisi, Poyraz ve Yasmin'in ortasında duruyordu. Bir kolunu Yasmin'in beline sarmıştı, Poyraz'la da elleri sürtüşüyordu. O anı hatırlayınca gülümsedi.
Yasmin'e karşı hiç bir zaman bir şey hissetmemişti. Ama hissetmek için kendisini çok zorlamıştı. Aşık gibi davranmıştı, gerçekten aşık olmak için. Yanından ayrılmamıştı, sadece onunla konuşmuştu.
Ama olmamıştı. Hiç bir zaman olamayacaktı ama Uzay bunu geç fark etmişti.
Sonrasında fotoğrafın devamına baktı. Yasmin'in yanında olan ve kolunu sarmaladığı Sarp'a baktı ilk.
İlk defa bu kısımla ilgilenmişti Uzay. Hiç bir zaman fotoğrafa baktığında Yasmin'in kene gibi Sarp'ın koluna yapıştığını ya da Sarp'ın Yasmin'e baktığını dikkat etmemişti. Hep kendisine ve Poyraz'a bakıp fotoğrafı yerine koyuyordu çünkü.
Sonra Sarp'ın yanındaki Alara ve Işık'a baktı. Şu ana kıyasla aşırı mutlu görünüyorlardı. İç geçirdi Uzay. Işık eğer eşcinsel olduğunu öğrense onu fena ederdi. Ailesinden sonra tanıdığı en homofobik insan Işık'tı.
Fotoğrafı yeniden baş ucuna bıraktı Uzay. Ardından sırtını döndü be yorganıyla bütün bedenini kapattı ve bütün gece uyudu.
••
Selam!Bence şimdi biraz da olsun Uzay'ı anlamışsınızdır. Annesi de babası da "okumuş" insanlar olmalarına rağmen homofobikler ve Uzay bu konuşmaları bu şekilde duyuyor. Poyraz'ın başına hiç böyle bir şey gelmiyordu.
Uzay ve Yasmin ilişkisi de biraz açıklanmış oldu. Uzay'ın neden Yasmin'e öyle davrandığı. Poyraz da bu yüzden Yasmin'i "günah keçisi" bellemişti.
Ve şey... Uzay'ın baş ucundaki fotoğraf da hikaye sonunda belki değişir ;)
Görüşürüz!