•17

9.6K 554 94
                                    

"KALDIM ŞEHİRLERDE SEN BANA KIZMA! HEP HABER EDEMEZSEM MORALİNİ BOZMA! BİLMİYORUM NE ZAMAN GERİ GELECEĞİM?! ALACAĞIM O YERLERDEN SANA MO- ay al olacaktı- AL YAZMA! SANA AL YAZMA!"

Sabah sabah bağırarak şarkı söylüyordum. Kafama da Dağ'ın verdiği al yazmayı bağlamıştım. Annem evde olmadığından rahat rahat bağırıyordum. Yalnız yine açtım. Annem bana kahvaltı hazırlamak konusunda niye böyle davranıyordu bilmiyorum.

Şarkı söyleye söyleye evin içinde koştururken kapı çaldı. Kim geldi lan yine?! Bir rahat bırakmadınız!

Kapıya koşup saçlarımı savurarak açtım. Gelen kişiye bakmadan tepinmeye başladım.

"Kimsin ya sen?! Yeter ya! Bir 15 gün var onda da bir rahat bırakın ya! Zaten annem inatla bana kahvaltı hazırlamıyor! Diyorum yapmayı öğret, ona da bir bahane buluyor! Yeter ya! Bıktım ben! Yaşamak falan istemiyorum!"

Sızlanmayı bıraktığımda kapının önünde şaşkın şaşkın bana bakan Yelda teyzeyi gördüm. Ehe, annem eve gelince ağzıma edecek.

"Aa Yelda teyze... Hoş geldin!"

Sevimli kız ayağına yatarak gülumsediğimde o da tereddütle gülümsedi. Kadın içinden deli olup olmadığımı tartışıyor, demedi demeyin.

"Hoş buldum... Annen aramıştı beni, gelmeyecekmiş eve. Dedi bizim kıza bir kahvaltı ettiriver... Ben de o yüzden seni almaya geldim. Hadi bizim eve geçelim de bir kahvaltı et."

Çok büyük ikilem.

Gitmek istemiyordum. Çünkü Yelda teyze oğlunu gözüme sokacaktı. Ama gitmek istiyordum da, çünkü acıkmıştım. Karnım gurulduyor be!

Galiba yemek daha önemli. Poyraz'a bir iki saat katlanabilirim.

"Tamam Yelda teyze, sen geç eve. Ben geliyorum."

"Tamam kızım, bekliyoruz biz."

Biz derken, kendisinden, Poyraz'dan ve küçük oğlu Talat'tan bahsediyor. Olsun, yemek için ayıya dayı da derim.

Buradaki ayı, Poyraz oluyor.

Bir aralar en yakın arkadaşım olan bu Poyraz şu aralar benden en nefret eden kişiydi. Hey gidi günler.

Yelda teyze giderken ben de kapıyı arkasından kapattım. Anında odama geri koşup şarkı söyleye söyleye üstün körü etrafı toparladım. Pijamalarımı eşofman ve tişörtle değiştirirken perdeyi çekmeyi ihmal etmedim. Şimdi telefonla da mesaj atan bir sapığım var, Allah korusun.

Dağ demişken... O ne yapıyordu acaba?

Telefonumu elime alıp mesaj geldi mi diye kontrol ettim. Geldiğini görünce istemsizce mutlu olmuştum.

Dağ: Günaydın.

Dağ: Ne yapıyorsun?

Yarım saat arayla attığı iki mesaja da hızlıca cevap verdim.

Yasmin: Sana da günaydın.

Yasmin: Kahvaltıya gidiyorum.

Telefonu yatağın üstüne atıp eşofman üstümü giydim ve anahtarımı da onun cebine attım. O sırada yine mesaj gelmişti. Bu çocuk telefonuyla mı yaşıyordu?

Dağ: Nereye?

Yasmin: Yelda teyzeye. Annem evde yok, o çağırdı kahvaltı etmeye.

Dağ: Gitmesen?

Yasmin: Aşırı açım.

Yasmin: Öyle böyle bir açlık değil bu.

Yasmin: Gitmek zorundayım.

Dağ: Poyraz'la konuşma. Lütfen onunla konuşma.

Yasmin: Poyraz'la aramda bir şey olamaz, anla bunu.

Dağ: O da öyle mi düşünüyor acaba?

Yasmin: Öyle düşündüğüne eminim.

Yasmin: Neyse, ben gidiyorum.

Yasmin: Görüşürüz.

Dağ: Görüşürüz.

Dağ: Poyraz'dan uzak dur.

Yasmin: Dağ!

Dağ: Tamam be! Demedim bir şey!

Yasmin: Bir zahmet.

Telefonu kilitleyip cebime attım ve saçlarımı geriye attım.

Neden Poyraz'dan bu kadar şüpheleniyordu ki? Gerek yoktu buna.

Yani... Yoktu.

YOKTUR DEĞİL Mİ?!





••
Var mı yok mu?

•Gün 1 • 15 Gün | texting |Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin