"Biraz geri çekilir misin? Eziliyorum."
Poyraz, Uzay'ı geri ittirip kendine yer açmaya çalışırken Uzay sırtını acıtan raflardan dolayı homurdandı.
"Raflar sırtımı acıtıyor. Ne yapabilirim?"
"Yedi dakika acısın. Ölmezsin."
"Yedi dakika ezil. Ölmezsin."
Uzay da Poyraz'ın şekliyle konuştuğunda Poyraz burnundan derin bir nefes verdi.
"Yasmin'in de ağzına sıçayım. O kadar küçük değil demişti bir de."
"Sen bilmiyor muydun bu kadar minik olduğunu?"
Uzay'ın sert sesine Poyraz onu hafifçe ittirip raflara çarpmasını sağladı.
"Bizim evdeki bu oda o kadar dolu değildi Bay Çokbilmiş. Duygu teyze ne bulduysa tıkmış buraya."
Uzay üstündeki hırkasını düzeltip yeniden Poyraz'a yaklaştı. Raflar sırtını acıtıyordu açılmasına ama asıl istediği Poyraz'a yakın olmaktı.
Normal zamanlarda ona yaklaşacak cesareti bile olmuyordu. Ama şu anlar tam beklediği anlar gibi bir şeydi. Hem kendi kafası da içkiden dolayı biraz mayhoştu.
"Ne yapıyorsun sen?"
Poyraz'ın şaşkınlığı hat safaadaydı. Bir adım yaklaştığı anda kendisinden tiksinerek kaçan çocuk şu anda dibine giriyordu.
"Ne yapıyorum ben?"
Uzay'ın da sırıta sırıta verdiği yanıtla Poyraz gidebildiği kadar geri gitti.
"İlla elleşecek birini arıyorsan sevgilin içeride Uzay. İğrendiğin çocuğa yanaşmak yerine bir kaç dakika sonra git ona yanaş."
Poyraz da az buçuk nefes nefeseydi. Uzay'ın bu kadar yakınında durması onun da başını döndürüyordu. Değişik bir histi bu. Hem uzanmak, dokunmak, hissetmek istiyordu hem de bunu yapamayacağını biliyordu. Ama yine de hiç bir şey çocuğun isteklerini köreltmiyordu. Tek isteği Uzay'ın kendisini dinlemesiydi.
Ama Uzay'ın da Poyraz'ın dediklerini dinlediği yoktu. Onun kafasında takıldığı başka bir nokta vardı.
"Poyraz?"
"Ne var?"
"Ufuk'u sevdin mi cidden?"
Uzay'ın sorusuyla Poyraz yutkundu. Kendini zorlayarak kafasını kaldırıp Uzay'ın gözlerine baktığında ise gördüğü şey saf bir öfkeydi.
"Seni ilgilendirmiyor. Bir ara ilişkimiz vardı, bitti. Bunları sorgulamak sana düşmez."
"Poyraz, sevdin mi diye sordum."
Uzay'ın dişlerini sıkarak tekrarladığı soruyla Poyraz da diklendi.
"Ben de seni ilgilendirmiyor dedim. Ben sana Betül'ü sevip sevmediğini soruyor muyum?!"
Poyraz fısıldayarak bağırdığında Uzay ona doğru eğildi.
"Sormuyorsun çünkü cevabı biliyorsun. İmkanı olmadığını biliyorsun! Ama ben? Düşündükçe deliriyorum ben!"
Uzay'ın kalın ve gür sesi gereğinden fazla yüksek çıkıyordu. Bir eliyle de duvarı yumruklamak gibi bir hata yapmıştı çocuk. Ama öfkesinden onu hissedemiyordu bile.
"Uzay, bağırma."
"Bu seni ilgilendirmez!"
Uzay bu sefer Poyraz'ı taklit ederek cevap verdiğinde Poyraz dayanamayıp onun ağzını kapadı.
"Yeter artık zevzekliğin! Bir iki dakika kaldı bir sabret!"
Uzay sertçe Poyraz'ın elini geri itti. Poyraz da onun bu sinirli hallerine iç çekip sıkıldığı için biraz sağa kayacaktı ki Uzay uzun kollarını çocuğun yanına engel gibi uzattı.
"Gidemezsin."
Poyraz'a doğru eğilirken fısıldadığı cümle ile Poyraz titredi. Uzay'ın her kelimesiyle yüzüne çarpan nefesi, alkol koktuğu için iğrenç olmasına rağmen Poyraz'ı baştan aşağı titretmişti.
"Uzay, yapma."
"Neyi yapmayayım?"
Uzay burnunu çocuğun burnuna sürttü. Poyraz'ın gözleri dolmuştu artık. Ne yapacağını bilemiyordu.
"Sonradan pişman olacağın şeyleri."
Poyraz her zaman akılcı davranırdı. Öyle kalbinin sesini çok dinlemişliği yoktu. Beyni ne diyorsa onu haklı bulur onu yapardı. Şu anda da aynısını yapıyordu. Ama tek bir fark vardı, o da kalbi ilk defa ona haklı geliyordu.
"Tek pişmanlığım var. O da şu zamana kadar korkak oluşum."
Poyraz cevap vermeyerek yutkundu ve titrek bir nefes verdi. Bu nefes yüzünden baştan aşağı titreyen de bu sefer Uzay olmuştu.
"Poyraz..."
Uzay biraz daha eğilip ikisinin dudaklarını birbirine sürterken Poyraz'ın dayanacak gücü kalmamıştı.
İki çocuk da anlaşmış gibi birbirlerini çektiler. Dudakları birbirine baskı yaparken Poyraz daha ufak olduğundan eğilen Uzay olmuştu.
Poyraz ellerini Uzay'ın ensesine sarmıştı. Bir yandan çocuğun öpüşüne sertçe karşılık veriyor bir yandan da o dipteki saçlarını çekiştiriyordu. Uzay da bu sırada Poyraz'ın belinde gezinen kollarını bir anda çocuğun tişörtünden içeri soktu.
Poyraz, Uzay'ın soğuk ellerini çıplak bedeninde hissedince dayanamayarak inledi. Bu da Uzay'ın hoşuna gitmiş olacak ki sırıttı.
Poyraz da daha fazla çocuğun ellerinin geçinmesine engel olmak için geri çekildi. İki çocuk da alınlarını birbirine yaslarken nefes nefeselerdi.
"Seni seviyorum."
Uzay'ın cümlesiyle Poyraz yutkundu. Kalbi gümbür gümbür atıyordu. Çocuğun dudaklarına kısa bir öpücük kondurup geri çekildi.
"Ben de seni seviyorum."
"Ufuk'u değil ama. Beni değil mi?"
Uzay'ın çocuk gibi kıskanç bir tavırla kurduğu cümleyle Poyraz güldü ve çocuğun saçlarını karıştırdı.
"Seni. Onu değil."
İki çocuk tekrar birbirlerine eğildiler. Bu ikinci öpüşmenin o ilk öpüşmedeki tutkusu yoktu. Daha aşk dolu bir öpücüktü bu. Birbirlerini incitmeden, yavaşça.
O sırada da kapının kilidi döndü ve hızla açıldı. İki çocuk da elektrik çarpmış gibi geri çekilirken nefes nefeselerdi. İkisi de kapıya bakmaya korkuyorlardı.
"Sıkıntı yok, sadece benim."
Yasmin'in sırıttığını belli eden sesiyle Poyraz utanarak kendini dışarı attı. Uzay ise sersem sersem içeride duruyordu.
"Ben... İçeri gidiyorum."
Poyraz başka bir şey demeden telaşla içeri giderken Yasmin de Uzay da şaşkındı. Yasmin Uzay'a dönüp onun da buna anlam veremediğini fark ettiğinde Uzay duvarda yere doğru kaydı.
"Bu sefer de arkada bırakılan benim galiba."
••
Selam!Siz şimdi diyeceksiniz, bölüm iyi hoşta yedi dakikada bunlar yaşanır mı amk? Ben de diyorum ki, yaşandı farz ediverin fldşcöşdclldc Bir şey daha diyeceksiniz, Poyraz neden kıçını dönü gitti? İki üç bölüme de onu da yazacağım ama çok gerilmeyin siz onun için (:
Ve bir şey diyeceğim... NEDEN BÜTŞN ÖPÜŞME SAHNELERİNİ YAZRKEN UTANIYORUÖ
Hadi görüşürüz (: