Yatağımda yatmış öylece tavanı izliyordum.
Okula zaten gitmemiştim. Telefonumu da kapatmıştım. Ders çalışasım da yoktu.
Yani yattım hayatımı sorguluyorum.
Küçüklüğümde kendinin kurtarmak için bana iftira atıp ailede beni kötü çocuk gösteren ikizimi sorguluyorum. Işık her ne kadar bana iftira atmış olsa bile bunu büyütüp beni vebalı gibi büyüten ailemi sorguluyorum. Hasta olmamı sorguluyorum.
Ama özellikle Yasmin'i sorguluyorum. Aslında onu sorgulamıyorum, onu düşünüyorum.
Güzelliğini düşünüyorum, iyi kalpliliğini düşünüyorum, beni sevmesini düşünüyorum. Sonra da sorguladığımız şeylerle karşılaştırıyorum ve sonuç yine aynı çıkıyor. Yasmin benim hayatıma girmeyi hak etmiyor. Daha iyisini hak ediyor.
Bu yüzden kah ağlayarak kah da sızıp uyanarak günümü geçiriyordum. Aynaya bakmıyordum zaten, baksam kendimi göremezdim. Gördüğüm insan başka biri olurdu.
Ben böyle uyuyup uyanırken kapının çalınmasıyla sıçradım. Yeniden sızmak üzereydim çünkü.
Zorunda olduğumdan ellerimle gözlerimi ovuşturarak yatakta oturur pozisyona geçtim. Derin bir iç geçirip kapıya bakmak için ayağa kalktım.
Ben kapıya giderken kapı bir kaç kere daha çalındı. Klasik Işık. Ne anahtar taşırdı ne de beklemekten hoşlanırdı.
"Patlama Işık! Geldim!"
Kapının kilidini çevirip açtığım anda sertçe yutkundum.
"Sarp?! Senin bu halin ne?!"
"Yasmin?"
Yasmin benim hiç bir şey yapmama izin vermeden beni ittirdi ve içeri girdi. Elleriyle yüzümü avuçlayıp telaş dolu gözlerini yüzümde gezdirdi.
"Ağladın mı sen?! Yine mi içtin yok-"
"İçmedim."
"Ağladın mı o zaman?"
Yasmin'in sorusu üzerine kendimi geri çektim. Hem daha fazla ellerinin yüzümde olmaması gerekiyordu. Onun bana ufak da olsa dokunuyor olması cennette gibi hissettiriyordu ama ben kendi cehennemimi seçmiştim.
"Seni ilgilendirmiyor."
"Sarp, biz ayrılmadık. Tek tarafın isteğiyle olmuyor o iş. Yani sevgilin olarak, hala senin hakkında bileği sahibi olma hakkım var. Tekrar soruyorum, ağladın mı?!"
"Ağladım! Oldu mu?!"
Hiddetli çıkışımla Yasmin kendini biraz geri çekti. Ama gitmeyeceğini de belli edercesine bu geri çekilişle kapıyı kapattı.
"Yasmin, ne yapıyorsun?"
"Sevgilimin evinde sevgilimle konuşuyorum."
Alay dolu cevabına karşılık gözlerimi devirdim. Anlamıyordu.
"Işık gelir birazdan. Seni burada görürse-"
"Birincisi Işık'ın beni burada görmesi umrumda bile değil. İkincisi ise Işık şu ana kadar gelmediyse gelmez."
İkinci cümleyi söylerken ki rahatsızlığı benim de kaşlarımı çatmama neden olmuştu. Alara'yla mı buluşacaktı ki okul çıkışı?
"Neden gelmeyecek?"
"Onu sonra anlatırım ama ilk önce... Benden neden ayrılmak istedin?"
Yasmin'in konuyu değiştiren sorusuyla beraber yeniden yutkundum. Bu soru cevap vermek istediğim türden bir soru değildi.
"Dün de söylediğim gibi. Bendekinin sevgi olmadığını fark ettim. İstemediğim bir ilişkiyi yürütemem Yasmin."
Ona bakmamaya çalışarak kurduğum cümlelerden sonra tepkisini ölçmek için baktım. İlk gördüğüm şey ise öfke dolu mavi gözler olmuştu.
"Sevgi değilmiş ne demek?! Bana gizli numaradan mesajlar atıp' "Aşığım." deyip, ortaya çıkıp, aklımdaki ve kalbimdekini yerini bana fark ettirip bunu yapamazsın! Ben senin oyuncağın değilim!"
Sesindeki öfke benim de canımı yakarken özür dileyip sarılmamak için kendimi tuttum.
"Yasmin, böyle yaparak zorlaştırıyorsun. Bizimkiler gelecek zaten şimdi, gider misin artık?"
Bu cümlemin ardından yediğim tokat ile kafam sola doğru savruldu. Gözlerimi yumup derin bir nefes verdim ve Yasmin'e döndüm yeniden. Gözlerinden yaşlar akmaya başlamıştı.
"Sen benim tanıdığım Sarp değilsin. Benim tanıdığım Sarp, karşısındakini kırmamak için tek kelime etmezdi. Sen Sarp değilsin. Sarp nerede?! Nerede benim tanıdığım, sevdiğim Sarp?!"
Yasmin göğsümü yumruklayarak beni ittirip evin içinde dolandı. Peşinden ilerleyip omuzlarından tuttum.
"Yasmin dur! Yasmin yapma!"
"Asıl sen bırak beni! Ben Sarp'ı istiyorum!"
Beni itmeye ve elimden kurtulmaya çalıştı. Hareketlerinde ve yüzünde hayal kırıklığı vardı, mutsuzluk vardı, biraz da umut vardı.
Onu durdurmak adına özlemini çektiğim dudaklarına bastırdım dudaklarımı. Kollarımı göğsümde kilitli kalırken ellerini yumruk yapıp beni ittirmeye çalıştı.
Onun beni itmesi karşılığında da Yasmin'i kollarımın arasında tutabilmek için bir elimle belini bir elimle sırtına sardım. Sıkı sıkı onu tutarken kafasını geri çekiyordu.
"Yap-ma. Do-dokun-ma. Ya-yap-ma."
Her geri çekilişinde konuşmaya çalışsa da izin vermeyip yeniden öptüğümden heceleyerek bile zor konuşuyordu.
En sonunda dayanamayıp bana karşılık verdiğinde sanki hiç öpüşmemişiz gibi öpüşmeye başladık. Kollarını boynuma sarıp saçlarımı tutarken ben de ona yön vererek odama soktum. Kapıyı ayağımla arkamızdan kapattığımda beni yeniden kendine çekti.
Öpüşmeye devam ederken Yasmin üstümdeki eşofman üstünü çıkardı. Ben de karşılık olarak montunu çıkarttığımda öpüşmemiz hızlanmıştı.
Ellerim istemsizce Yasmin'in kalçalarına indiğinde o da tişörtümün içinden sırtımı okşamaya başlamıştı. Öpüşmeyi bırakıp boynunu öpmeye başladığımda kafasını iyice geri attı.
Aramızda hiç bir zaman oluşmayacağını düşündüğüm bir tutku ikimizin de bedenini sarmıştı. Her zaman bu tarz şeylerde utangaç olmuştum ama şu an olduğum durum akıl almazdı.
Boynunu bırakıp dudaklarına çıktığımda nefes nefeseydik ama yine de öpüşmeye devam ettik. Ama en sonunda durmamızı sağlayan bir şey oldu.
"Sarp! Ben geldim!"
••
Selam!Sırf Yasmin Sarplar'a gitsin diye ayırmıştım şimdi Yasmin o eve girdi dlslfmsşdöşsdlsşfmöd Ayrıca bunlar niye bu kadar öpüşken oldu ben de bilmiyoru dösldlsşödşqdllsmd
Neyse, sizce eve gelen kim?
Görüşürüz!