Bir sabah uyandı, uzun kırmızı perdelerin arasından gün ışığı sızarken alarm çalıyordu, kapattı. Telefon yere düştü. Sabaha karşı uyumuştu ve yorgundu. Kalktığında evde hiç ses yoktu, terkedilmiş bir çöplük gibiydi: dün parti vardı, evin her köşesinde bir uyuyan vardı, hepsi sızmıştı, küçük yalanlarla geceyi gündüz ediyorlardı, hayat onlara güzeldi. Yalanlarla yaşamak güzeldi tabi, bu güzellik tıpkı rüya gibiydi, sabah olunca herşey bitiyordu. Tıpkı uyuşturucu gibi, gaz gibi ama ben seni Kırmızı Şaraba benzetiyorum, rengini meyvenin kabuğu veriyor ve Beyaz Şarap'a göre daha güzelsin. Vazgeçilmezsin.
"baba, ben arkadaşımda kalıcam." diyen gençler, "anne, mervelerde yatayım mı?" diyen kızlar ve birkaç tanesi daha ölü gibi yatmaktaydı.
Banyoya girdi, arkadaşı klozette uyuya kalmıştı, onu görünce gülümsedi. Sıcak suyu açtı, yüzünü yıkadı ve odasına geçti. Odasına dostları hariç kimse izinsiz giremezdi, ayrıca simetriye çok dikkat ederdi Hasan, dağınıklık olmazdı asla. Kırmızı perdeler arasında beyaz bir tül, duvarlar siyah renkte ve tavan beyazken odanın her yerinde siyah bir eşya vardı. Dolabını açtı: pantalonunu giydi, gri kazağını geçirdi kafasından, askıdaki kaşesini aldı giydi ve amcasından kalan atkısını boynuna taktı, kesik parmaklı siyah eldivenini giydi, saate baktı 15 dakikasi vardı, bir bardak su içti ve çıktı evden: sallana sallana yürüyordu, tükenmişti, halsizdi. Aklında o vardi: "Gece" işte bu yüzden uyumazdı, gündüz olsun istemezdi evde uyumaya pek müsait değildi, insanlar ona bakardı hep, siyahlar içinde bir adamdı ve yakışıklıydı, kendine pek bakmazdı kız düşkünü değildi, partideki kızlar tuvalet sorma bahanesiyle odasına dadanırdı, pek yüz vermezdi. Kendi halinde yaşardı, ev arkadaşları vardı yanında: onları aradı fakat ulaşamadı dün gecenin etkisindeydiler, derin bir nefes aldıktan sonra köşeyi döndü.
Bir grup adam ona bakıyordu: bu mahalleden değillerdi, bakışlarıda iyi değildi, niyetleri belliydi Hasan adamı gözünden anlardı. Kot ceketli olan büyük ihtimalle ele başlarıydı: bakışlarından belliydi, kendinden emin duruyordu ayrıca omuzları dikti, kendini daha üstün görmekteydi ki öküz gibi bakıyordu. Korkusuzdu Hasan, hızlandı ve önüne geçerek yolunu kestiler.
+İşinize bakın. (geçmek istedi)
-Bizim işimiz sensin, dur bi soluklan.
+Havamda değilim beyler.
-Biz seni istediğin ruh haline sokarız, dert etme.
+Çekirge iki defa sıçrar, şansınızı zorlamayın.
-Zor severim.
Cevabıyla arkasını döndü etrafını sardılar. Gülümsedi, hasan deliydi biraz, bir yumruk yedi:
+Gücün bu kadar mı?
Bir yumruk daha geldi,
+Kız gibi vuruyorsun.
Adamlar sersemce bakarken, yumruk atanı bir tekmede yere serdi.
"Türk Tekmesi" kavgaya başlarken ideal ve etkilidir, göğüse geldiğinde nefes kesikliğini ve zeminin sertliğini iliklerine kadar hissettirir. Diğerinin de kolunu kırdı. İki adam tuttu kollarından, dayak yiyordu.
+Daha sert vur ş*erefsiz.
Kot ceketli: "Dur, daha yeni başladık." demeye kalmadan iki kişi tutsada manî olamadılar Hasan'a, kafayla yere serdi adamı, küfürederek kıvrandıktan sonra ayağa kalktı ve silah çekti.
+Bende yeni ısınıyorum.
-Kes lan! sıkarım kafana.
+Ama sıkmazsan o silah g*tünde patlar, haberin olsun.
Elleri titriyordu, vuramazdı. Bunlar: beyni bulanık ve bir küreğe sap olamamış insanlardı, milletin maşası olmaya mahkum kişiliklerdi.
-Dur daha işimiz bitmedi.
+Ben bu oyunu sevmedim.
-Fazla cesursun.
+Fazla korkaksın.
Derken bir silah darbesiyle Hasan 'ı bayılttı. Siyah bir arabanın bagajına attılar, başı kanıyordu. (gülümsedi)
+Çocuk mu kaçırıyonuz lan! Mafya mısınız mk.
-Sustur şunu.
+Sustursana.
Kafasına bir tekme daha geldi. Kulağı çınlıyordu, gözleri kapanmaktaydı.
İşler bu hale nasıl gelmişti ?
Bu başlangıç beklentiyi arttırdı dimi? Bir aksiyon hikayesi olmayacak, bir dibe vuruş hikayesi, bir aşk hikayesiydi ama şehirimdeki kaybolan sokaklar daha temizdi.
Hasan, Giresunda doğmuştu: 9 yaşındayken ailesi dağıldı ve 3 ay boyunca kayıp arandı, annesiyle kaçmıştı, gazetelere televizyonlara dahi çıktı. Annesinin yanındaydı artık, kurtulmuşlardı, otobüste giderken bir mesajla hayatından çıkarmıştı babasını. Adını dahi etmiyordu, 3. Sınıfı yarım okudu Hasan, evinden çok uzaklara kaçmıştı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İki senem
Non-FictionHayali gerçeklikler güzeldir dimi? Aşk, tutku ve sen. Kadere karşı koyamayız: bazı sonlar kaçınılmazdır, gerçek dışı güzellikleri kendi ellerimizle mahvederiz! Bir sınavdayız ve acıya mahkumuz. Keşkeler dünde kaldı, sen yarının farklı olması için ne...