Birini arıyordu, bir kız sadece, onun elinden tutacak, onu dimdik ayakta tutacak birini. Bulamamıştı. En uzun ilişkisi 22 gün sürdü, bu devrin aşklarıda böyleydi be, nerede gerçek aşk? Nerede kara sevda? Nerede mutluluk? Hepsi yalan dolandı, en iyi Yeliz anlattı bunları, o güzel sesiyle...
Okulda bir kız gördü, çakma sarışın, kahverengi gözleri vardı. O kız hoşuna gitmişti, umutsuzluğa kapılmadan mutluluk için savaşıyordu kalbinde.
O kız, onun gözleminin tam tersiydi, kendini beğenmiş budalanın tekiydi. Birde akrabağsı çıkmıştı, kan bağı olan her insan havalanıyordu nedense. Her görüşünde;
-Sana mı bakıcam? salak, şuna bak. Diyerek gülüyordu. Hasan çok kez alttan aldı. Okulun kantininde tekrar sataştı, Hasan sinirlendi. Ağzına ne gelirse söyledi. Ego kastığı arkadaşlarıyla gitti, bir daha dönmediler, rahatlamış hissediyordu Hasan. Bir öğretmen çevirdi onu,
-Bir kızla böyle konuşamazsın!
+Konuşurum!
-Kimsin lan sen!
+Haketti! Her görüşünde beni ezdi, küçük düşürmeye çalıştı öğretmenim.
-Böyle mi karşılık veriyorsun?
+Evet, kusura bakmayın benimde sabrım var hocam.
-Neyse tamam, bu seferlik affediyorum. Hadi sınıfına.
Servisle gidip gelirdi okula, okulu: merkezdeydi, 2 kız vardı, ikizlerdi biri kibar ve nazikti, diğeride tam tersi.
Birgün sınıf arkadaşı Fatih: Kendini birşey sanan gereksiz, ona tekrar sataştı. Hasan çevimsizdi, güçsüzdü ama öfke onu bi anda hayvana dönüştürüyordu, elinde değildi kontrolü kaybediyordu.
Çocukken ona taş atan bir kızı nerdeyse öldürecekti: elinden zor aldılar. Yere yığıldı kızcağız, boğulduktan sonra suni tenefüs ile hayata dönen bir insan gibi davranıyordu. Hasan hayatı boyunca etkisinden çıkamadı.
Bunu bilerek sabretti 2. Yapışında uyardı 3. Tekrarında kendini kaybetti tekrar tutamadı o kabaran öfkeyi: çocuğu elinde oyuncak gibi ordan oraya vurmuştu, okulun camlarının çerçevesi maviye boyanmış demirdendi ve çocuğun kafası oraya geçti yere düştü. Hasan kendine geldi,
+İyi misin? Özür dilerim, kendimi kaybettim.
Bir yumruk geldi gözüne, hissetmedi. Fatih, elini tutarak ağlamaya başladı, ayırdılar.
-Hasan gözüne ne oldu? Şişiyor.
Dedi Mehmet, Hasan delirdi: 4 kişi zor tutmaktaydı, vuran çocuk ağlarken çıkartıldı.
Sonrasında Mehmet eşlik etti, okuldan çıkana kadar. Mehmet iyi çocuktu: Almanya'dan gelmişti, oda uzun boylu ve zayıftı, beyaz tenli kahverengi saçları vardı, biraz yaşıda büyüktü ilk geldiği zamanlar türkçeyi tam bilmediği için camdan ona öğreten çocuğa orus** çocuğu diyerek bağarırdı. sınıftakiler gülmekten ölür, duyan öğretmenler bir bakış atıp duymazlıktan gelirdi.
Hasan hastaneye geçtikten sonra babasını aradı, oda polis'i, hastaneden polis aldı, devriye gezdi.
Çocuk bulunamadı, babası karakola gelmişti, devriye arabasıda karakola bıraktı onları. Konuşuldu: babası özür diledi ve "ben ona soracağım, hiç merak etme diyerek ayrıldı."
Fatihin babası iri ve göbekliydi, balıkçıya benziyordu.
Hasan 3 gün rapor aldı, ertesi gün Fatih'in iki arkadaşı eve gelmişti, ilkay ve Oğuzhan "kurdukları çetenin önde gelenleri" konuşuldu: amcası. güzelce tembihledikten sonra gittiler.
Okula geldiği ilk gün önde oturan Mehmet, yanında oturmasını istedi. Türkçe öğretmeni bile dalga geçmişti:
-O korunmak için öne geldi.
Gülmüştü, Hasan bunalmıştı artık. Okul bitti ve servise bindi servis orta okul talebelerinin çıkışını bekliyordu.
Üç kız dikildi başına: ikizler ve bir kız vardı, onu tanımıyordu.
Kısa boyluydu, üniformasının üstüne kot ceket giymişti,
-hahaha. Dayak yemiş, salak.
Dalga geçti, Hasan zaten utanıyordu,
+Sanane! yürü git başımdan.
-Sana mı sorucam?
Kalktı hasan,
+S*ktir git.
-Gitmiyorum lan! Ne yapıcaksın?
Kafa tutuyordu, cesurdu. Hasan çok gıcık olmuştu.
+Senle uğraşamam, git lütfen.
Ağlayacak hale geldi hasan ondan nefret ediyordu, uyuzun tekiydi.
Birkaç gün sonra o kızla konuşmaya başladılar, yanlış zamanda yanlış şekilde tanışmışlardı. Hasan'a iyi davranıyordu. Adı Gece idi.
Gece güzel kızdı; zeki idi, mizah anlayışı iyiydi, esprileri severdi, hunharca gülerek karşısındakini mutlu ederdi, ilk başlarda garipsese bile sonralara doğru onda çok hoş gözüken bir özellik olduğunu fark etti. Fakat kendisi müzik dinleyerek geçirirdi vaktini, konuşmaz oldular.
Bir gün telefonu bozuldu ve garantiye gönderdi, canı sıkılınca Hasan'la konuştu. Çünkü, kızlar o gün gelmemişti ve tek yaşıtı Hasan'dı. Birbirlerini daha iyi tanıyınca her gün konuşmaya devam ettiler, sevmişti ikiside birbirini. Hasan ondan hoşlanmaya başladı zamanla. Fakat, yapamazdı neden mi? Üzeceğini biliyordu, karakteri hazır değildi, düzgün bir ilişkiyi sürdürebileceğini sanmıyordu. Başka birini aradı, Gece'ye olan hislerini bastırmak için. Bulamadı.
Başladığı yere geri döndü, ne yapabilirdi? Bilmiyordu.
Zamana bıraktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İki senem
Non-FictionHayali gerçeklikler güzeldir dimi? Aşk, tutku ve sen. Kadere karşı koyamayız: bazı sonlar kaçınılmazdır, gerçek dışı güzellikleri kendi ellerimizle mahvederiz! Bir sınavdayız ve acıya mahkumuz. Keşkeler dünde kaldı, sen yarının farklı olması için ne...