Yağmur çiselerken çalışma masamın sandalyesine oturmuş arkamdaki cama yavaş yavaş çarpan yağmur tanelerini izliyordum ne kadar da huzurlu hissediyordum kendimi birde onun yanında böyle oluyordum.
Daldığım bu düşüncelerden kapının açılması ile arkama dönünce çıkmıştım. Gelenin babam olduğunu görünce ona yer vermek için tam kalkarken babam eli ile işaret yapıp karşımda ki üçlü koltuğa oturdu.
-Buyur Baba bir emrin bir isteğin mi vardı?
-Ne düşünüyorsun öyle dalıp gitmişsin yine uzaklara, acını yasını kalbine gömdün biz görmüyoruz ama içten içe kendini harap ediyorsun.
-Ne yapabilirim nasıl unutabilirim kollarımda verdi son nefesini daha doğrusu biz birlikte verdik son nefesimizi.
-Kızım seni anlıyorum anlamaya çalışıyorum.
-Nereden anlayacaksın sen annemi kaybettin mi hiç?
-Kapatalım şu konuyu tadımız kaçmasın akşam akşam.
-Çünkü hiç kaybetmedin.
(Kapı çalar ve şoför Bilal girer.)
-Gel Bilal Amca gel babam ile sohbet ediyorduk bize katılmak istermisin?
-Sağol Kumsal kızım,geçen gün dışarıya çıktığında vurduğun adam gelmiş Levent Abi ile görüşmek istiyor.
-Tamam Bilal Amca gönder gelsin.
-Kumsal adamı neden vurdun kızım?
-Baba arkadaşlarıma sarkıntılık yaptı bizim çocuklar çıkartıyordu ayrıca vurmadım sıyırmış olması lazım.
(Adam içeri girer ayağı sarılıdır.)
-Levent Ağabey hanımkızımızın senin kızın olduğunu bilmiyordum affet Levent Ağabey affet ne olur.
-Bak bir de hanımkızımız diyor ya böyle giderse diğer ayağınıda saracaklar.Sen bir dön ben bir ayağına bakayım sıyırmış olması lazım ama ben vurmadan önce ayarladım sen ayağını hareket ettirmişsin senin suçun.
-Tamam çıkabilirsiniz.
(Telefon çalar)
-Efendin Hilmi tamam, tabi ki bizim çocukları yolluyorum hemen.
-Ne oldu baba ben giderim çocukların başında
-Tamam önemli olmasa seni göndermem ama acele etmelisiniz.
-Tamam hadi çıktım ben dedikten sonra hemen kapıya çıktım bizim çocuklar arabaların başında bekliyorlardı.
-Selim hadi hadi gidiyoruz
-Nereye ya ?
-Yolda söylerim atla atla hadi.
Babamın içeriden orman yolundalarmış dediğini duymuştum.
Selim:Çocukluk arkadaşım birlikte büyüdük babam ona çok güvenir ailemizde beni en çok o savunur babama karşı.
Orman yoluna yaklaştıkça silah sesleri daha da artıyordu geldiğimizde kurşunların hedefindeki arabaya yaklaşıyorduk Selim ile,arka kapıda duran kişi Hilmi Amca'ya çok benziyordu herhalde bir tanıdığı olmalıydı.
Önündeki adamın vurulması ile ön kapıya geçen adam az kalsın vurulacaktı arkamda ve onu vurmaya çalışan adama dönüp onu etkisiz hale getirdikten sonra adamın yanına biraz daha yaklaştığımda silahını bana doğrulttuğunda ellerimi kaldırdım o kadar afallamış duruyordu ki elimi salladım ve ;
-Biz size yardım etmeye geldik
Dedim ve ikimizin arasından bir kurşun geçmişti o kadar yakınımdan geçmişti ki eğer biraz kaysaydı bana geliyordu.
Silahımla adamın önünü işaret ederek
-İzin verirsen yanına geçeceğim dedim ve yanına geçtim.
-Sizi babam mı gönderdi?
-Hilmi Amca baban mı çok benziyorsunuz zaten
-Sen hiç benzemiyorsun ama
-Anneme mi benziyorum?
-Hayır daha önce tanıdığım hiç kimseye benzemiyorsun. "Şey bu arada" dediğinde arkamı dönüp ona baktığımda o kadar yakındık ki eğer kafamı biraz daha kaldırsaydım dudaklarımız birbirine değecekti.
Ellerini iki yana açıp silahının son şarjörünü yere atmıştı.
-Bende bir tane daha var al.
Deyip cebimden çıkartdığımı ona verdim. Tam bu sırada
Arkamızdaki Selim'in arkasından bir adamın sokulduğunu gördüğümde hemen o adamı da etkisiz hale getirdim.
Şu anda o kadar yakındık ki esen rüzgâr saçlarımı onun yüzüne savuruyordu. Ona baktığımda gözleri kapalı saçımı kokluyordu.
Bu sırada silah sesleri iyice azalmıştı.
-Selim bitdi mi?
-Ne bileyim ya bit gibi türediler bir bitmek bilmediler.
Ayağa kalkıp ona elimi uzattığımda kolundan yaralandığını gördüm.
-Kolundan yaralanmışsın ama büyütülecek bir şey değil küçük bir sıyırık ama istersen seni hastaneye götürebilirim.
-Hayır gerek yok.
-İsminizi bize bağışlıyacakmısınız?
-Barış
-Kumsal ben buyurun.derken elimle arabamın olduğu tarafı işaret ederek önden yürümeye başladım. Arabaya bindiğimizde Selim arabayı kullanıyordu bende yanında ki koltukta camdan bakıyordum. Barış ise arkada oturuyordu.
-Selim öyle değil mi?
-Evet sizin Barış sanırım diyen Selim kolumu dürtüp Hilmi Amca'nın oğlu dedi.
-Biliyorum.deyip kafamı salladım.
-Siz Kumsal ile evlimisiniz?
-Hayır
İstemeden de olsa ağızımdan bir kahkaha çıkıvermişdi.
Telefonum çaldı.
-Efendim baba tamam baba geliyoruz.
-Ne olmuş ?
-Hilmi Amcam'lar bize gitmiş siz de buraya gelin dedi.
-Eve vardığımızda arabadan iner inmez yiğenim Baran'ın bana doğru koştuğunu gördüm hemen kucağıma atlayıp;
-Hâla bana ne aldın?
Ömer abim de içeriden yanımıza geldi ve :
-Oğlum in hâla'nın kucağından yeni geldi yorulmuşdur.
-Hâlacım sana bir şey almadım ama yarın alabilirim ne istiyorsun bakalım söyle?
-Oyuncak arabaaa!!
Diye bağırınca onun bu neşesi benide neşelendirmişti ve onu döndürmüştüm o evimizin tek neşesi ilk torundu bu sırada Selim ve Barış da yanımıza gelmişlerdi.
Baran'ı yere bırakıp hep birlikte içeriye girdiğimizde Barış'a;
-Odama gidelim ve senin yarana bakalım gel deyip Meletem Abla ilk yardım malzemelerini getirir misin?
Barış'ı çalışma odama götürüp üçlü koltuğa otutturdum ve bende karşısındaki sehpaya oturdum.
-Bir şey sorabilir miyim?
-Sor
-Evli misin?
-Evet
-Hiç inandırıcı değildi.
Gülerek
-Neden çok mu kötü yalan söylüyorum?
-Hayır çok güzel gülüyorsun.
-Sen bana mı asılıyorsun?
-Erkek arkadaşın var mı peki?
-Yok
Meltem Abla; Kumsal kızım iyimisin vuruldun mu yoksa?
-Hayır Meltem Abla ben değil Hilmi Amca'nın oğlu Barış'ın kolunda küçük bir sıyırık var pek önemli değil dedim ve Meltem abla sehpaya ilk yardım malzemelerini bırakıp gittiğinde Barış çoktan üstünü çıkartmıştı bile üzerinde atleti olması ümidiyle önüme döndüğümde böyle bir vücut ile karşılaşmayı düşünmüyordum
-Koluna bakmalıyım.
Hemen bana doğru biraz daha dönmüştü çok yakındık yine..
Saçlarım yine yüzüne değiyordu yarasının dikişe ihtiyacı yoktu yarasını temizledim sargı bezi Barış'ın yanında koltuğun üzerinde duruyordu onu almak için uzandım yaraya geri döndüğümde Barış'a çok yakındım ve bu çok rahatsız ediciydi. Yarasını sardıktan sonra o üstünü giyinirken bende lavaboda ellerimi yıkayıp
Yanına geldiğimde
-Ne iş ile meşgulsün?
-Okuyorum ve özel ders veriyorum.
-Ne okuyorsun ?
-Önce tarih okudum şimdi ise güzel sanatlar okuyorum.
-Sen?
-Babamın Holdingin'de çalışıyorum.
-Hadi üstünü giyinde içeriye gidelim merak etmişlerdir.
Ben geniş salona giriş yaptığımda
Annem ile Barış'ın annesi Hülya Teyze bir köşede sohbet ediyorlardı abim ile Barış'ın aynı yaşta evli bir abisi vardı küçük kızları Baran ile aynı yaştaydılar.
Baran onunla oynarken abim ile yengemde onlar ile muhabbet ediyorlardı. Babam ve Hilmi Amca ise baş köşede kahvelerini içerken aynı zamanda da çok sevinçle bir şeyler konuşuyorlardı. Birden tüm dikkatler bir anda Barış ile bize toplandı annemin Hülya Teyze'yi dürtüp "Ne kadar yakışıyorlar" dediğini duymuştum.
Barış önüme geçip babamların çarprazındaki tekli koltuğa oturduğunda yanına gidip bende koltuğun koluna oturup Barış'ın omuzuna kolumu koymuştum.
-Oğlum nasılsınız iyimisiziniz?
-İyiyiz baba eğer Kumsal olmasaydı ölüyordum.
Dediğinde Barış'a bakıp gülümsemekle yetindim.
-Neyse çok teşekkür ederiz Levent cim biz artık kalkalım.
-Daha konuşacağımız çok şey vardı ama
-Bundan sonra hep buralarda olacağız nasılsa konuşuruz.
-Tamam o zaman şöyle yapalım siz bize yarın akşam yemeğe gelin
-Tamam ama siz de bir gün mutlaka bize.
-Tamam tamam. İki ailede vedalaştıktan sonra Hilmi Amcalar kapıya doğru ilerlerken Barış'ın yanımda olduğunu fark etdim bunu Hilmi Amca da fark etmiş olacak ki;
-Barış oğlum sen gelmiyor musun?
-Geliyorum baba Kumsal'ın odasından eşyalarımı alıp. siz gidin çocuklar benim arabamı getirmişlerdir.
Barış çalışma odamdan eşyalarını alıp geldikten sonra onu kapıya kadar geçirdim sonra odama çıkıp kısa bir duşun ardından üzerimi değiştirip biraz müzik dinledikten sonra uykuya dalmıştım sonrası zaten rüyalar...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UMUT 1: Ölümün Getirdikleri!
Teen FictionSıradan başlayan hikayenin sonu imkansız bir "UMUT" Kötüye mahkum bir kız Çoktan vazgeçmiş bir Adam! Ve geçmişin gizemi ile; ÖLMÜN GETİRDİKLERİ!