Dün akşam gördüğüm bu mesajdan sonra yarın müsait olduğum için Barış'ın bu teklifini kabul edecektim. Barış haklıydı. Bu benim içinde onun içinde önemli bir konuydu konuşup bu konu hakkında bir karara varmalıydık. Büyüklerimiz bizden de bir cevap bekleyeceklerdi. Barış'ın bu konu hakkında önceden bir bilgisi olduğunu tahmin etmek pek de zor değildi.
Bu konuyu benimde öğrenmem ile birlikte her iki ailede bir bekleyiş içerisindeydiler.
Yani benim kararımı bekliyorlardı sanırım. Babam pek benim kararıma saygı göstermiyeceğe va umursamayacağa benziyordu. Ama babam pek de gözümü korkutmak için o lafları söylemişe benzemiyordu dediğini yapardı. Benimde dediğim dedikdi. Her zaman bu fikrinde kararlıydım. Ama Barış ile konuşup bir karara varmalıydım. Hiç bir zaman sadece kalbimin sesini dinleyip gençliğime kapılıp duygularımla karar vermemiş ve durum ne olursa olsun zamanın şart ve koşullarını göz önünde bulundurarak hareket etmiştim. Çünkü; biliyordum ki alabileceğim yanlış bir karar bana çok büyük bir zarar verebilirdi. Bu yüzden hep akıla ve mantığa uygun işler yapardım. Etrafımda ki çoğu insan da benim bu özelliğimin bir nevi soğukkanlılığımın farkındalardı.
Ama babam tarafından böyle yetiştirilmiştim. Hiçbir kere,de sonunu düşünmeden özgürce bir şey yapayım diye düşünmemiştim. Bu konu hakkında fazla düşünmeden telefona biraz daha bakıp şarj'a takdım. Bir bardak su içtikten sonra gözlerimi kapattım.
Sabah gözüme vuran ışık ile uyandım ve doğrulup esnedim.
Sabah erken kalkmaya alışkındım. Toplu ortamda ayak uydurmam gereken bir düzen ve maraton gibi bir hayatım vardı. Asla söylenip isyan etmez sorumluluklarımdan kaçmamaya bakardım. Babam bir iş adamı olduğu için beni böyle yetiştirmişti. Plan düzen, disiplin ile büyümüştüm. Banyoya girip elimi yüzümü yıkadım duş alacaktım ama Barış ile buluşacağımız için acele etmem gerekiyordu. Saat dokuz'a geliyordu. Üzerime mavi uzun sweat bir tişört altına ise mavi jeans saçlarımk düzleştirip dudağıma kırık vişne çürüğü bir
ruj sürdükten sonra krem rengi düz taban spor ayakkabılarımı giydikten sonra aşağı indim. Salonda masa hazırlanmamıştı.
Benimde canım pek bir şey istemediği için bir kahve içsem kendime gelirim diye düşündüm.
Hemen askılıkta asılı olan buz mavisi geniş kabanımı giyip dışarı çıktım. Sonbahardaydık hava biraz soğuktu, mavi konbinimi tamamlayan gri atkım ve kabanım ile aynı renkteki şapkamı taktım. Arabam'a atladım çiçekçime gidip zambaklarımı aldım. Ve biraz ilerisindeki kahveciden kahvelerini alıp yola koyuldum bir yandan kahvemi içip araba sürüyordum saat buçuk'a gelirken yollar o kadar da dolu değildi. Telefonumu arabamdaki telefon tutkacına koydum bu sırada telefonun çaldı ve ...
Selin Arıyor..
-Alo efendim.
-Sen evleniyorsun.
-Hayır canım evlenmiyorum.
-Babamın sesi gayet ciddi geliyordu. Ayrıca o kardeşine söyle eğer Barış ile evlenmesse bir tek ona değil abisine de dünyaları dar ederim. Dedi
-Anlamıyorum bu adamı Selin abimden ne istiyor?
-Vallaha orasını ben bilmiyorum ama babam çok ciddi bu durum beni etkilemesine ikiz hadi öptüm kapatıyorum.
-Tamam canım.
Selin telefonu kapattıktan sonra mezarlığa gelmiştim bile.
Ve bu sırada ilk kahvemde bitmişti. Zambaklarla dolu buketi elime alıp
Arabadan inip hızlı adımlarla mezarlığa girdim. Yaşlı teyze yine her zamanki yerinde oturuyordu. Mezarlığın başına vardığımda yere eğilip zambakları ona bıraktım.
Biraz yanında durup söylemek istediklerini konuşmadan toprağına döktüm. Sonra hızlı adımlarla buradan çıkıp arabaya bindiğimde Barış'ı aradım. Ona buluşabiliceğimizi konum atması gerektiğini söyleyip kapattım. Çok geçmeden konumun telefonuma gelmesi ile birlikte yola koyuldum Barış'ın konumunu attığı kafe bana neyse ki çok yakındı. Kafenin önüne geldiğimde bitirdiğim ikinci kahve bardağını kafenin girişindeki çöp kutusuna attıktan sonra içeriye girdim Barış bir masada oturmuş beni bekliyordu. Karşısına bir anda oturdum.
-Hoşgeldin bir şeyler içermisin?
-Hyır teşekkürler seni dinliyorım.
-Peki. Kumsal ben diyeceğimi bilmiyorum babamın söylediklerinden haberim yoktu deyip ne seni ne de kendimi kandırabilirim. Babama bu durumu söylediğimde annem ile bana katıldıklarını senin ailemiz için iyi bir gelin olacağını düşündüklerini söylediler. Ve bu konuyu babımında Levent Amcaya açmak istediğini eğer sende istersen bu evliliğin iki aile tarafından da hoş karşılanacağını söyledi.
Bunların hepsini neden mi yaptım.ÇÜNKÜ SENİ SEVİYORUM
HEM DE DELİ GİBİ SANA İLK GÖRDÜĞÜM AN AŞIK OLDUM...!duyduklarım karşısında şok oldum ilk defa biri karşıma geçip böyle şeyler söyleniyordu ama yinede şaşırmıştım.
Buradan hızla ayrılıp arabama atladıktan sonra bir an olsun onu unutma düşüncesi ile sağ gözümden bir damla yaş akmıştı ve bir daha ardı arkası kesilmeden arabamı durdurup telefonumu ve anahtarımı alıp arabadan indim anahtarı şoför'e verip bir hışımla eve girdim. Tüm aile salonda oturuyordu. Ama dalgınlığımdan dolayı son anda fark ettiğim Barış'ın annesi Hülya Teyzeyi es geçmiştim. Salona girmeden önceki iki küçük basamağın başında durup gözmdeki yaşı hızlıca silip;"BARIŞ İLE EVLENECEĞİM...!"
Deyip merdivenlerden hemen yukarı çıkıp odama girer girmez yatağa atladım.
BARIŞ'DAN....
Kumsal aniden karşımdan hiç birşey demeden kalkıp gittikten sonra orada on beş dakika öylece kala kalmıştım sonra kendimi toparlayıp arabama atladım şirkete gidecekken. Telefonun çaldı.ANNEM ARIYOR....
-Efendim anne.
-Oğlum ben Asiye teyzenlerdeyim.
-Evet anne biliyorum ne oldu ?
-Az önce Kumsal geldi ve" Barış ile evleneceğim" dedi.
-Ge-..rçekten mi?
-Evet hadi gel.
-Tamam geliyorum deyip telefonu kapattım.ARKADAŞLAR TEŞEFONUM BOZULDU VE bir ŞEKİLDE BİR DEĞİŞİK YAZIYOR. DÜZELDİĞİNDE YENİ BÖLÜM YAYINLIYACAĞIM YORUMLARINIZ BENİM için ÇOK DEĞERLİ....
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UMUT 1: Ölümün Getirdikleri!
Teen FictionSıradan başlayan hikayenin sonu imkansız bir "UMUT" Kötüye mahkum bir kız Çoktan vazgeçmiş bir Adam! Ve geçmişin gizemi ile; ÖLMÜN GETİRDİKLERİ!