Sabah aşağıdan gelen yemek kokusu eşliğinde uyandığımda ilk başta bu aşağıda ki hummalı çalışmaları ve güzel yemek kokularını anlayamasamda dün Babamın Barış'ın babasını bize akşam yemeğine davet ettiğini hatırladıktan sonra hemen aşağıda ki güzel kokulu yemeklerden biraz olsun yiyebilmek için yatağımdan kalaktım ve banyoya girip rutin işlerimi hallettikten sonra duşumu aldım ve üstümü giyinmek için dolabımın önüne geçtim dolaba biraz baktıktan sonra siyah pantolon siyah deri ceketin ve içimdeki yarım gri tişörtüm ile çok güzel olduğumu düşündüm.Aynanın önüne geçip saçlarımı hafif dalgalandırdıktan sonra çantamı ve telefonunu alıp aşağıya indim. Meltem ablaya gözükmeden mutfağa girdim oda o sırada arkası dönük tezgahda bir şey doğruyordu. Yaprak sarmalardan yedikten sonra Meltem Abla'nın arkasını dönmesi ile beraber mutfakdan çıkdım.
Salona doğru ilerlerken içeriden sesler geliyordu.
-Ömer Abim:Baba evi başımıza yıkacak çok sinirlenecek.
-Yapacak bir şey yok evlat zorunda artık.
(Azra Yengem Ömer Abim'in karısı Altı aylık hamile Baran'ın annesi.-Nasıl söyliyeceğiz baba.
Ailem benden gizli bir işler karıştırıyordu yakında çıkar kokusu deyip salona daldım.
-Neyi söylüyorsunuz?
Ömer Abim hemen lafa atlayıp.
"Kumsalcım Yengem hamile ya Baran'a bunu nasıl söyliyeceğimizi düşünüyorduk hep birlikte.
-Kahvaltı etmediniz mi?
-Seni bekledik. Babam bunu söylerken masaya doğru ilerleyip sandalyeye oturmuştu bile bende yerime geçtikten sonra bütün aile yemeye başlamıştık. Masada sessizlik hakimdi.
Babam bu sessizliği bozarak:" Akşam yemekte herkes olacak itiraz istemiyorum. dediğinde Portakal suyundan bir yudum alıp kalktım.
"Ben gidiyorum. Deyip salondan çıkmak için biraz ilerlediğinde arkamdan gelen ses ile durdum.
-Kumsal akşam yemekte bize eşlik edeceksin öyle değilmi?
Arkama hiç dönmeden.
" Evet" deyip salondan çıktım. Evin kapısından dışarı çıktığımda.
Şoför'den araba'nın anahtarını isteyince;-Kumsal Hanım sizi biz bıraksaydık?
Bir yere şoför ile gitmeyi sevmediğimi bile bile her gün bıkmadan usanmadan bu soruyu soruyorlardı. Araba kullanmayı seviyorfum bu yüzden hiç bir yere şoförle gitmiyordum."Hayır, teşekkür ederim.
Deyip araba'nın anahtarını almayı başardığımda arabaya atlayıp çalıştırdım. Saatime baktığımda saat dokuzdu,kısa bir yolculuğun ardından mezarlığa geldğimin farkına vardım ve arabayı durdurdum.
Her sabah ki gibi yaşlı Teyze o bankta oturuyordu.
Ben buraya her sabah gelirdim ve her geldiğimde de o teyzeyi burada görürdüm. Öğrendiğime göre bir adamı çok sevmiş aşık olmuş adam da aynı şekilde onu çok sevmiş ama kader ya işte illa ayıracak sevenleri,sevdiği adamın ölümü ile yıkılan kızı ailesi başka biri ile evlendirmek istemiş. Genç kız ne kadar diretsede engel olamamış. Evlendirildiği gün nikahtan kaçmış ve buraya yerleşmiş. Bir daha kimse onu bulamamış ailesi de onu pek aramamış zaten herkesten uzakta hayayını süren kadın bu sebeple ne evlenmiş ne de başka birine aşık olmuş. Onu her zaman örnek almıştım. O benim için dünyada ki en sadık aşık, en temiz seven insanlardan biriydi. Bazen yanına giderdim bana aşkı anlatırdı bir gün bana ;
-Kızım seni bir papatya ya benzetiyorum öyle naif ve güzelsin ama şunu unutma;🌼Papatyalar öldükten sonra daha güzel kokarlar.🌼 demişti o sözünü hiç unutmamıştım.
Ara sıra mezarlığa geldiğimde ona güzel çiçekler alıyordum.
Yaşlı Teyzeye baktıktan sonra ona uzaktan selam verip kalbimi gömdüğüm yere geldim.
Önce yere eğilip toprağa oturdum toprağını elimle temizledikten sonra toprağını elime alıp kokladım avuçlarımdan dökülen toprağı tıpkı onun elimden kayıp gittiği gibi izledim. Ne kadar da özlemiştim öyle kokusunu ellerini,kalbini gözlerini, bakışını gülüşünü her şeyini kokusunu içime çektikten sonra yaşatan gözlerimi elimin tersi ile silip ayağa kalktım. Çünkü biliyordum o ağlamamı hiç sevmezdi onun yanında hiç ağlamamıştım.
O her zaman şöyle derdi;
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UMUT 1: Ölümün Getirdikleri!
Ficção AdolescenteSıradan başlayan hikayenin sonu imkansız bir "UMUT" Kötüye mahkum bir kız Çoktan vazgeçmiş bir Adam! Ve geçmişin gizemi ile; ÖLMÜN GETİRDİKLERİ!