3. Bölüm-KUMAR BORCU NAMUS BORCUDUR.

317 42 44
                                    

Merhaba arkadaşlar. Yeni bölümle karşınızdayım. Umarım beğenirsiniz. Şimdiden keyifli okumalar...
(Medyada Ahu var.)

İnsan bazen uyandığında yaşadığı şeylerin bir rüyadan ibaret olmasını ister. Yaşadığı acılar bir rüya olsun,  uyanınca hepsi geçsin umut eder.

Ya da sihirli bir değneği olup hayatında değiştirmek istediği anları çabucak değiştirebilme hayali kurar sürekli...

Ece'de yaşadıklarının bir rüya olmasını isteyerek uyanmıştı. Tek fark yaşadığı son iki günün değil de  bu iki günden önceki hayatının bir rüya olmasını istemesiydi. Çünkü iki gün önce Ahu'nun söyledikleri ona hayatın gerçeklerini öğretmiş, kendi boş hayatının aslında ne kadar anlamsız olduğunu göstermişti. Ece bu yaşına kadar kendinden başka kimseye bir faydası olmayan  biri olarak yaşamış, kimsenin derdi onun hayatında tırnağının kırılması kadar önem arz etmemişti. Kendinden başka herkesi gözünde o kadar önemsizleştirmişti ki, bir seferinde sosyal medyada oğlunu paylaşıp ilik ve maddi yardım isteyen anneye dakikalarca '' para için oğlunu kullanıyor'' diye eleştirmişti.Oysa şimdi oturup düşündüğünde o annenin başka bir çaresi kalmadığını ve çaresizliğin ne kadar zor olduğunu anlıyordu.

 Daha önceleri riya ve kibir bataklığında çarpana çalan (bocalayan) genç kız artık mazide kalmış, yüzüne tokat gibi çarpan gerçekler bu bataklıktan kurtulması için kendine uzatılan dal parçası olmuştu. Kibir bataklığından küçük sıyrıklarla kurtulan Ece, Ahu'yu ikna ederek toplum tarafından küçümsenen, dışlanan ve aşağılanan o kadınların hayatlarını yazıp herkese aslında onların hiçbir suçunun olmadığını hayatın onları bu yola sürüklediğini ispat edip içinde yanıp tutuşan pişmanlık ateşini bir nebze de olsa söndürecekti.

Genç kız bu düşüncelerle yataktan kalkarak, hazırlanıp aşağıya indi. Ailesiyle birlikte kahvaltısını yapan Ece onlar işe gittikten sonra eline kahvesini alarak Ahu'yu aramak için kış bahçesine geçti. Dışarıda nisan yağmurları başlamıştı ve şu an yağan yağmuru izlemek Ece için ilk defa sinir bozucu değil de huzur verici görünüyordu. Aslında genç kız yağmurlu havaları hiç sevmezdi. Onun için yağmur, bitmeyen trafik çilesi, altı yağmur suyu dolu sinsi kaldırım taşlarının tasarım elbise ve ayakkabılarını mahvedip güzel başladığı gününü kabusa çevirmesi anlamına geldiğinden yağmurlu havalar genç kıza hep itici gelmişti. Oysa şuan kış bahçesinin camına vuran yağmur taneleri ona harika bir dinginlik bahşediyordu.

Ciğerlerine derin bir nefes çekip Ahu'nun numarasını tuşlayan Ece karşıdan duyduğu Ahu'nun sesiyle oldukça heyecanlanmıştı.

" Alo."

"Merhaba Ahu Hanım. Ben Ece."

"Hangi Ece lan. Tanıtsana kendini bacım. Müneccim bokumu yedim ben Ece deyince şıp diye şeceresini dökeyim."

" Eee şey... Ahu Hanım geçen Görkem'in evinde talihsiz bir şekilde karşılaşmıştık."

Ece'nin kendini tanıtmasıyla hiddetlenen Ahu sert bir şekilde Ece'ye çıkıştı.

"Ne var lan niye arıyorsun beni. Git sevgilinle hesaplaş. Sanki zorla pazarladık kendimizi adama. Kapat şu telefonu canımı sıkma benim sabah sabah. Zaten daha afyonum patlamamış."

Bu kadar sert tepki beklemeyen genç kız duyduklarıyla bir anda nasıl cevap vereceğini bilememiş, yüzüne kapanan telefondan gelen dıt sesiyle öylece kalakalmıştı. Bıkmadan usanmadan tekrar tekrar arayan Ece sonunda illallah ettirmiş olacak ki Ahu bir hışımla açtığı telefonla daha Ece'yi dinlemeden saydırmaya başlamıştı.

" Ne var lan ne var. Ne arayıp duruyorsun. Sana dedim kızım. Nişanlını zorla üzerime çekmedim. Parayı veren düdüğü çalar hesabı parasını verdi,  muamelesini gördü,  işim bitti. Hani o gün demiştin ya. Ben basit bir orospuyum. Git hesabını nişanlınla gör."

HAYAT'ın KADINLARIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin