Aniden gelen çığlıkla gözlerimi açıp, sesin geldiği yöne baktım. Bir grup serseri benim yaşlarımda kızı sıkıştırmıştı. Jungkook'a baktığımda şaşkınca onlara baktığını gördüm. Daha fazla dayanamayıp, ayağa kalkıp onların yanına gitmeye başladım. Kızı asla bırakamazdım. Beni farketmeleri için boğazımı temizledim. Sesimi duymalarıyla bana bakmaları bir oldu. Her ne kadar ürpersem de kafamı dik tutup cesaretli olmaya çalıştım. İçlerinden birisinin öne atılmasıyla bir adım geriledim.
"Vay güzellik."
"Bu gün şanslıyız ha?" Arkadaşlarına bakıp gülerek sormuştu.
"Birdi iki oldu?" Artık bir şeyler demem gerektiğini anladım.
"Bırakın kızı."
"Şuna bakın. Senin demenle bırakacağız değil mi?"
"İğrençsiniz."
"Hey. İkile burdan yoksa.."
"Yoksa?"
Jungkook'un sesini duymamla ben dahil hepimiz ona bakmıştık.
"Yoksa ona da aynı şeyleri yaparız."
Jungkook sırıtıp, "hahlayıp" başka yere bakmasıyla tekrar ciddileşip korkunç şekilde adamlara bakmaya başladı. Ben bile burdan korkuyu iliklerime kadar hissediyordum. Yavaşça yürümeye başladı. Beni arkasına alıp, adamın yüzüne yaklaştı. Burnunu çekip, söze başladı.
"Sevgilime ileri geri konuşacaksın ve ben izleyeceğim değil mi?" Sözleri sayesinde kalbim de kelebekler uçarken sözünü bitirmesiyle adama yumruk atması bir olmuştu. Gözlerimi şaşkınca açıp onları izlemeye başladım. Jungkook, 4 serseriye karşı gayet iyi dövüşüyordu. Yerde yatan adam eline bıçak almasıyla kalkmıştı. Jungkook'a saplayacağı sıra koşup adamın bacağına çerme takıp düşmesini sağladım. Jungkook arkasına dönüp bana teşekkür edercesine bakıp son adama vurmuştu. Hepsi kaçtıktan sonra Jungkook yanıma gelip yüzümü ellerinin arasına aldı.
"İyi misin?"
Kafamı sallayıp ağzımı açtım.
"Sen iyi misin?"
"Sen iyiysen ben de iyiyim."
Gülümseyip kızın yanına gittim.
"İyi misin?" Ağlayarak bize baktı.
"Evet iyiyim. Size nasıl teşekkür edeceğimi bilmiyorum. Gerçekten çok minnettarım."
"Sorun yok. Seni şurada taksiye bindireceğiz tamam mı? Bir daha bu saatlerde buralarda dolaşma her an tekrar gelebilirler."
"Pekâlâ. Teşekkür ederim!"
Omzuna kolumu atıp caddeye doğru yürümeye başladım. Boş bir taksi görmemle o tarafa doğru ilerlemeye başladım. Kıza dönüp gülümsedim.
"Dikkatli git olur mu?"
"Teşekkür ederim. Ugh, kaçlısınız?"
"97."
"Oh, eonnie. Ben 98'liyim. Kendinize iyi bakın! Teşekkür ederim."
Taksiye bindikten sonra geriye çekilip, Jungkook'a baktım.
"Baya aksiyonlu akşamdı?"
"Evet öyleydi."
"Artık gitmem gerekiyor. Saat geç oldu."
"Taksiye binelim. Seni bırakacağım."
"Gerek yok! Gerçekten yok."
"Hadi gel."
Elimden tutup çekiştirmesiyle boş taksiye ilerlemeye başladık. Kapıyı açıp içeri girmemi bekledi. İçeri girip oturduktan sonra onu bekledim.
"Nereye gidiyoruz?"
Adresimi söyleyip cama bakmaya başladım. Birkaç dakika sonra yanıma baktığımda Jungkook'un beni izlediğini gördüm. Utandığım için hemen cama döndüm. O da farketmiş olacak ki gülme sesi geliyordu. Evimin önüne geldiğimde ona bakıp iyi akşamlar diyecekken beni kendine çekip yanağımdan öptü. Şok olmuşçasına ona bakıyorken o gülümsüyordu. Taksiden inip evin önüne gittim. Taksi ilerleyince hâlâ şoktan çıkamamıştım. Ellerimi yanaklarıma değdirdiğimde yandığını hissettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Daylight / Jeon Jungkook
Fanfictionnochujk: Senin gibi özgüvensiz biri umrumda değil. mjjung: Yüzümü gösterdiğim gün peşimde koşacaksın, ama sana yüz vermeyeceğim Jeon Jungkook!