22

7.6K 437 70
                                    

Ağzım açık aniden ayağa kalktım.

"S-sen beni nasıl buldun?"

"Asıl sen beni nasıl buldun?"

Min Jung ayağa kalkıp anlamaz ifadeyle baktı.

"Siz ne diyorsunuz?"

"Uçakta bu kızı gördüm peşime takıldı!"

"Yah! Takılacak kadar yakışıklısın ama. Sevgilinin yanına geleceğini söylemiştin. Sevgilin Min Jung mu?"

Min Jung bana baktı. Konuyu değiştirmek amaçlı hemen başka bir soru sordum.

"Min Jung'u nerden tanıyorsun?"

Min Jung gözlerini devirip kıza bakmaya başladı.

"Teyzemin kızı."

Anladığıma dair mırıldandım. Yani bu yılışık kız, Min'in ailesinden miydi? Min Jung kıza geri dönüp ağzını açtı.

"Teyzem uyandı, Soo Bin. Hadi yanına git."

"Tamam gidiyorum."

Demek adı Soo Bin'di. Geri yerimize oturup, Min'in dediği şeyle ona baktım.

"Ondan uzak dur."

"Neden?"

"O yılışık biridir. Seni elde etmek için her şeyi yapar."

"Gayet sevimli ve güzel."

"Yah! Uzak dur dedim."

Gülümseyip kolumu omzuna sardım.

"Benim için tek sevimli ve güzel kişi sensin."

Somurtup bana bakmaya başladı.

"Öyle mi?"

"Evet, öyle."

Gülümseyip pilavı ağzına tıktım.

"Aç kalacaksın hadi ye."

Ben de yemeğe başlayıp devam ettim.

"Hadi seni ailemle tanıştırayım!"

Yemeği bitirdiğimizde Min Jung'ın dediği şeyle ona şaşkınca baktım.

"N-ne? Heyecanlandım. Şu an yapmasak ?"

"Hayır, hayır. Bak dediğim gibi onlar çok sıcak kanlıdır. Bu kadar korkak olma."

Derince nefes verip, ayağa kalktım. Min'de kalktıktan sonra onu takip ettim. Bahçeye çıktığımızda anne ve babası olduğunu tahmin ettiğim kişiler orda oturuyordu. Yavaşça yanlarına ilerleyip, biz de oturduk. Anne ve babası anlamsızca bakarken, ister istemez geriliyordum. Min, gülerek bakışlarına anlam verdi.

"Anne, baba bu Jungkook. Benimle aynı yaşta diğer sınıftan arkadaşım."

Gerilerek, onlara baktım. Boğazımı temizleyip, bir şeyler demek için ağzımı açtım.

"Merhaba, efendim."

Birkaç saniye öylece baktıktan sonra ikisi de aynı anda gülmeye başlamıştı. Tebessüm ettim. Annesinin gülmesini bitirip, ağzını açmasıyla ona baktım.

"Bu kadar gerilmene gerek yok, oğlum. Min'in arkadaşısın demek."

Kafamı sallayıp, gülümsedim. Gerçekten çok sıcakkanlılardı. Babasının, annesine dönüp söylediği şeyle utandığımı hissettim.

"Karıcığım, görüyor musun? Güzel Min'imizin yakışıklı bir arkadaşı var."

"Evet, hayatım. Bizim ilk zamanlarımıza çok benziyorlar."

Bahsettikleri sanırım bizi yakıştırmalarıyla ilgiliydi. Biz gülüp sohbet ederken, tekrardan başıma bela olan kız gelip yanıma oturmuştu. Koluma sarılıp, gülümseyerek bakıyordu. Min'in anne ve babasına dönüp, ağzını açtı.

"Ne kadar yakışıklı değil mi? İlerde bu çocukla evleneceğim!"

Anne ve babasına baktığımda yüzleri düşmüştü. Sanırım onlar da benim gibi bu kızı sevmiyordu. Min'e baktığımda, kızgınca bakıyordu. Kaş göz hareketi yapıp, yanımdan kaldırmamı işaret ediyordu. "Ben ne yapabilirim" bakışı atıp, geri kıza döndüm. Elini, kolumdan çektim. Somurtsa da sonradan gülümseyerek baktı. Bu kız uslanmazdı. Babasının dediği şeyle şaşkınca baktım.

"Soo Bin-ya, Jungkook Min'in sevgilisi. Ablanın sevgilisine bu kadar yakın davranmamalısın."





Daylight / Jeon JungkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin