20

7.8K 424 24
                                    

Kapıyı açan yaşlı bir kadınla hemen eğildim.

"Merhaba efendim." Beni süzüp, kaşlarını çattı.

"Merhaba genç adam. Sen kimsin?"

"Şey, ben bir arkadaşımı arıyordum. İsmi Jung. Min Jung."

Kahkaha atıp, omzuma hafifçe vurdu.

"Sen bizim güzel Min Jung'dan bahsediyor olmalısın. İçeri gel."

Arkasından yavaşça takip ettim. Yürümemizin sonunda salona geldiğimizi fark ettim. İçeri baktığımda toplantı varmış gibi toplanmışlardı. Bir sürü kişi vardı. Gözlerim Min Jung'u aradı. Arkamdan gelen sıçrama sesiyle oraya döndüm. Bu Min Jung'du. Sapasağlam karşımdaydı. Tek sorun gözlerinin şişmesiydi. Sanırım önemli bir şey olmuştu ki ağlamıştı. Güler yüzle ona baktım. Yanıma gelip bana seslendi.

"Jungkook, burda ne işin var?"

Sessizce fısıldadım.

"Seni bulmaya geldim."

Şaşırarak bana bakıyordu. Sonra arkasını dönüp anne ve babası olduğu tahmin ettiğim kişilere baktı.

"Bu Jungkook. Buraya işi olduğu için gelmiş olmalı. Giderken de beni ziyarete geldi. Onu uğurlayıp geri geleceğim."

Söylediklerine kaşlarımı çatıp ona baktım. Kolumdan tutup dışarı doğru çıkardı. Bana dönüp derince nefes verdi.

"Cidden soruyorum. Burada ne işin var?"

"Senin için geldiğimi söyledim zaten."

"Ben iyiyim. Şimdi gidebilirsin."

Ne yani? Ben onca yolu boşuna mı gelmiştim?

"Bir yere gitmiyorum. Sen de benimle geleceksin."

Gözleri tekrar dolmaya başlayınca başka yere bakmaya başladı.

"Hayır, Jungkook. Gelemem git lütfen. Busan'a geri dön."

"Neler oluyor? Neden buraya geldin?"

"Bir şey olmuyor. Şimdi git lütfen."

"Anlat Min Jung."

"Ha-

"Min Jung, teyzen uyandı!"

Min'in sözünü kesen kadınla gözlerimi devirdim. Hep bizim konuşmamızı kesmek zorundalar mıydı? Min'e baktığımda gözleri parıldıyordu. Hızlı adımlarla eve girdi. Ardından onu takip etmeye başladım. Yukarı kata çıktığımızda neredeyse herkes buradaydı. Bir odaya girdiğimizde gözümü yatakta yatan kadına çevirdim. Min Jung, direk ağlamaya başlayıp kadına sarıldı. Bu teyzesi olmalıydı ki teyzesi hiç iyi görünmüyordu. Bir sürü aletlere bağlıydı, göz altları çökmüş ve saçları beyazlamaya yakındı. Beni dışarı çeken kadınla düşüncelerimi sonlandırdım. Bu kapıyı açan kadındı. Kaşlarımı çatıp ona bakmaya başladım.

"Min Jung'un nesi oluyorsun?"

"Okul arkadaşıyız, efendim."

Kafasını yavaşça sallayıp, gözlerime bakmaya devam etti. Aklımdaki soruları karşımdaki kadına sormaya karar verdim.

"Siz, Min Jung'un nesi oluyorsunuz?"

"Büyükannesiyim."

"Oh, o zaman içerde yatan kadın kızınız olmalı."

"Evet öyle."

"Sorumu mahsur görün lütfen. Kızınızın nesi var?"

"Kan kanseri... 3-4 gün öncesiye kadar komaya girip uykuya daldı. Şu anda uyandı. Ayağın uğurlu gelmiş olmalı, genç adam."

Gülümseyince ben de hafifçe gülümsedim. Odadan çıkan diğer aile bireylerine baktım. Birkaçı beni süzüp aşağıya inmeye başladılar. Tahminen içerde sadece Min Jung vardı. Girmem uygun olur muydu bilemiyorum.

"Hadi içeri girelim!"

Kadının sözleriyle peşinden yavaşça odaya girdim. Min Jung, teyzesinin yanına oturup elini tutuyordu. Kadının gözleri annesine gelince ağzı kulaklarına varıncaya kadar güldü.

"Beni korkuttun, birtanem."

Teyzesi, gülümsemeyle karşılık verdi. Gözleri bana gelince gülümsemesi yavaşça söndü. Kaşlarını çatarak bana baktı.

"Genç adam, kim?"

Daylight / Jeon JungkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin